GERÇEKİZMİR - Bayraklı Belediye Başkanı CHP’li Serdar Sandal, gazeteci Sercan Avcı’nın sorularını yanıtladı.
Sandal, geride kalan 10 aylık zaman zarfında ilçede ve belediyede neyi değiştirmeye, neyi düzeltmeye çalıştığını anlatırken, 2020’de öncelik verecekleri konuları anlattı.
Mart 2019’daki yerel seçimlerde 106 bin oy ve yüzde 55’lik oy oranıyla başkan seçilen Sandal, bu Pazar seçim olsa alacağı oyla ilgili iddialı konuştu.
Sosyal projelere ağırlık vereceklerini ifade eden Sandal, çılgın projesini açıkladı.
Geçmiş yıllarda partide il başkan yardımcılığı da yapan Sandal, sürprizle sonuçlanan ilçe kongresi için "oluşan tablodan memnunum" derken, 8 Şubat’ta yapılacak olan il kongresine yönelik de “Genel başkan kimi işaret ederse biz orada dururuz” dedi.
ÖNCELİKLE BARIŞTIK
Beş yıllık görev sürenizin 10 aylık bölümünü 2019 yılında geride bıraktınız. İlk 10 ay ne yapmaya çalıştınız? 2019 yılını özetlerseniz neyi değiştirmeye, neyi düzeltmeye çalıştınız?
Kocaman bir kent… Aslında 10 ay çok sınırlı bir süre. Bunun zaten üç dört ayı yoğun ziyaretlerle geçti. Burada günde binin üzerine yakın vatandaşımızı ağırladık. Bunun dışında baktığınızda aslında çok daha kısa bir süre geçmiş gibi düşünebiliriz. Burada da aslında yeni işlerden ziyade düzenlenmesi gereken işlerle ilgilendik. Sonuçta belediyeler vatandaşa hizmet etmekle yükümlü bir kamu kurumu. Bu hizmeti sağlıklı yapabilmesi için bileşenlerle barışık olmaları lazım. Bu bileşenlerden birincisi İzmir Büyükşehir Belediyesi... Biz de önce Büyükşehir ile barıştık. Diğeri kamuyla olan ilişkilerimiz… Kamu kurum ve kuruluşlarımızla ilişkilerimizi daha sistematik hale getirdik. Meslek odalarıyla barıştık. İnanmazsınız ama muhtarlarımızla barıştık. Vatandaşla barıştık. Şifreli kapılar, anahtarlar, şunlar, bunlar… Hepsini kaldırıp vatandaşla buluştuk. Öncelikle, bu barışı sağladık. Belediyenin ilk işi buydu ve biz de bunu yaptık.
Diğer mesele de belediyenin kendi iç işleyişiydi. Yani belediyeyi liyakat esasına göre yeniden şekillendirmek lazımdı. Siz bir kentin sorununu çözeceğiniz zaman ilk olarak iş yapacağınız adamlarla barışık olacaksınız. İkinci olarak içerideki kadronuz iş yapma yeterliliğinde olacak. Kentin ana meselelerini doğru tespit eden ve doğru çözüm önerileri üreten bir ekiple iş yapmak zorundasınız. Bu anlamda sıkıntıları aşmak için çabaladık. Yaklaşık 20’ye yakın müdür arkadaşımızın yeri değişti, başkan yardımcılarımızın görevi değişti. Bazı birimlere dışarıdan arkadaşlar getirdik. Düşünün, en önemli noktalardan biri Fen İşleri, Temizlik İşleri… Onlarca mühendisimiz var ama müdürümüz tekniker. Kent tasarımıyla ilgili bir kızımız projeleri yürütüyor. Smyrna ve çevresinden tutun da Altınyol’a kadar bütün çalışmalarımız ona ait. Bu kızım normalde kütüphanede atıl durumdaydı. Öncelikle böyle yetenekli arkadaşlarımızı aktif hale getirdik. Bu meseleyi tam çözdük mü, hayır tam çözemedik. Çalışan arkadaşlarımızın ücretleri arasında ciddi adaletsizlikler var. Siyasal görüşümüzün de ekseninde ‘Eşit işe eşit ücret’ dinleyenlerdeniz ama aynı işi yapıp farklı ücret alan arkadaşlarımız var. Şirketler arası geçişler var, kurumdan geçişler var. Herhalde önümüzdeki hafta bu konuda da düzenlemeler yapacağız.
Bir diğer ana sıkıntımız, bizden daha büyük belediyeler bizden daha az personel ile işlerini yapıyorlar ama biz Fen İşleri’nde, Temizlik İşleri’nde, park ve bahçelerde personel eksikliği içindeyiz. Çok ilginç değil mi? Ancak kanun hükmünde kararname gereği burada böyle bir şey yapamıyoruz. Haziran ayına kadar bu süreci bekleyeceğiz. Bütün müdürlükler kendi işlerini kendileri yapmışlar. Şimdi bunların hepsini ortak bir havuza toplayacağız. Haziran ayına kadar içteki yapılanmayı bitirdikten sonra ana iki sorunumuzu halledeceğiz. Kocaman işler tasarlayıp büyük hayaller kurmanın anlamı yok. Öncelikle herkesle barışık bir belediye, liyakat esasına göre kadroları oluşturmuş, sorunları doğru tespit eden ve doğru çözen bir belediye. Burada ciddi anlamda adımlar attık.
Kentin temel meseleleriyle ilgili bence vatandaşa da vaat ettiğimiz işlerin yüzde 60-70’inin temelini attık. Kentin birçok şeye ihtiyacı var. Mesela Büyükşehir ile barışık olmamız şu an bütün yollarımızda serim var. Belki de Bayraklı, Bayraklı olalı şu ana kadar döktüğümüz asfaltın onda biri dökülmemiştir. 250 bin metrekareden söz ediyoruz… Her gün 3-4 kamyon yama yapıyoruz. Bu aynı zamanda kentin ne durumda olduğunun da bir fotoğrafı…
MARKA KENT OLMAK İSTİYORUZ
Peki 2020 yılı Bayraklı’da nasıl geçecek? Bu yıl öncelikleriniz ne olacak?
Önceliğimiz insan. Bayraklı’da yaşayan kadınlarımızın, gençlerimizin, çocuklarımızın her bir yurttaşımızın mutlu ve huzurlu olmasını istiyoruz. Daha sağlıklı bir çevrede yaşamasını, kamusal hizmetlerden bütün vatandaşlarımızın eşit olarak yararlanmasını istiyoruz. Aşağıdaki mahallelerimizde vatandaşlarımızla ilgili ne gibi imkanlar varsa bunu yukarıdaki mahallelere de taşımak istiyoruz. Yoksullukla mücadele edip eğitim meselesini çözmek istiyoruz. Sorunlu demek doğru değil ama ekonomik durumu iyi olmayan 6 bin aile tespit ettik. Banka ile görüşmelerimizi bitirdik. Bu yurttaşlarımızın temel ihtiyaçlarını o kartla almalarını sağlayacağız. Önümüzdeki aylar içerisinde çocukların eğitimiyle; yani ihtiyaç duyan ama ekonomik durumdan ötürü okula gitmekle ilgili sıkıntılar çeken çocuklarımızla ilgili bir proje başlatacağız. Konuyla ilgili şu anda çok detay vermeyeceğim ama belki de yapacağımız en önemli projelerden biri bu olacak. ‘El ver gönül al’ projenin adı, ileriki günlerde lansmanını da yapacağız. Biz marka bir kent istiyoruz…
ÇILGIN PROJEMİZ…
Sosyal belediyecilik ön planda anlattıklarınızda…. Sosyal projeler ön planda… Ülke çapında da ses getirecek, ‘çılgın proje’ diye tabir ettiğimiz bir projeniz var mı?
Çılgın projelerimiz de olacak tabi. Ana projemiz ekseninde ‘Dünya Çocuk ve Gençlik Kenti Bayraklı’ aslında çok çılgın bir proje. İddiası çok büyük. İzmir’in en popüler ilçesi olacağımızı söylemiyoruz. Türkiye için de böyle bir iddiamız yok şunu söylüyoruz: Dünyada marka olacağız. Bu iddia da olabildiğince çılgın bence…
POTANSİYELİMİZ HİÇBİR İLÇEDE YOK
2009’da ilçe olan bir kent Bayraklı…Sizin ‘Marka kent’ iddianız var. Bayraklı nasıl marka kent olacak?
Marka kent işi sonuç itibariyle kentin ana meselelerini doğru kaydetmek ve kentin önümüzdeki süreçte vizyonunu doğru belirleyip o marka kent hedefine doğru ulaştıktan sonra da o yeni kenti koruma altına aldığı bir hedef. Yani işte sakin şehir… Birçok sınırlama getiriyor. Bizim de marka şehir olmakla ilgili kastımız elde ettiğimiz oluşturduğumuz o yeni kenti koruma altına almak. Bayraklı’nın altında bir tarih var. Biz İzmir’in ilk kurulduğu bölgeyiz. Sonra bu üstünlüğü Karşıyaka’ya vermişiz, Konak’a vermişiz, Bornova’ya vermişiz. Biz bu hakkımızı geri istiyoruz. Smyrna bizim, Tantalos bizim, Homeros bizim. İzmir’in merkeziyiz biz. Körfezdeyiz. Jeopolitiğimiz hiçbir ilçede yok. Potansiyelimiz hiçbir ilçede yok. Geriye sadece doğru proje üretmek kalıyor. Burada antik dönemden gelenlerle birlikte bir de Cumhuriyet değerlerimiz var; 23 Nisan ve 19 Mayıs. Onu da projenin bir parçası haline getiriyoruz ve Dünya Çocuk ve Gençlik Kenti diyoruz. Bunu söylerken, bunun altını neyle dolduracağız, asıl proje bu. Bir kentin meydana ihtiyacı var. Dünyanın çocuklarını ve gençlerini bir yere toplayacaksın, o çocuklara burada bir parlamento oluşturacaksın, o çocuklar gelecek burada dertlerini anlatacaklar, gelecekle ilgili beklentilerini anlatacaklar, sosyal etkileşim olacak, burada kalacaklar. Buna uygun bir kent şekli var mı? Meydana ihtiyaç var, yollara ihtiyacımız var, sosyal donatı alanlarına, parlamento binasına, spor komplekslerine, bilim kampüslerine, ARGE birimlerine ihtiyacımız var. Bunlarla ancak marka kent olur. Oldukça da kontrollü gidiyoruz. Çocuk ve gençlik parlamentosunun temellerini attık. İlki Bayraklı sınırları içerisindeki çocuklar ve gençler, önümüzdeki yıl İzmir, sonra Türkiye…. Sonraki hamleleri, diğer altyapıları oluşturduğumuzda belki de hizmetimizin dördüncü, beşinci yılında diyeceğiz ki evet buna eriştik. Onun için kent meydanı için Altınyol’un yer altına alınması gerekiyor. Onun projelerini şuan Büyükşehir Belediyemiz çiziyor. Bornova Laka Deresi var, oranın Eskişehir Porsuk Çayı gibi insanların gondollarla gezdiği, sosyal donatı alanları olduğu modern bir kentten bahsediyoruz. Turistlerin gemilerle gelip bizim onları daha küçük yolcu gemileri ile aldığımız, köprümüzü daha modern daha kent estetiğine uygun hale getirip, oradan Sevgi Yolu’ndaki caddenin iyileştirilmesi, süs havuzları, ara sokaklar dahil sokak sağlıklaştırması, oradan çıktığımızda Atatürk Anıt var, o taraftaki alanın tamamını kent meydanına dönüştürmek, yeniden düzenlemek, kamusallaştırmak, yeşil alan oluşturmak. Yani bir anda 2 tane meydanımız olacak.
KENTSEL DÖNÜŞÜMDE YENİ FORMÜL ÜZERİNDE ÇALIŞIYORUZ
Yılan hikayesine dönen Kentsel Dönüşüm konusunda Büyükşehir’den yetki alma noktasında bir adımınız var. Bu yetki alındığında bu işin çözülmesine ne kadar yansıyacak?
Konak ve Bornova’ya baktığımızda oralarda 50’şer 60’şar ruhsat alındığı yerler, Bayraklı’da 1,2 … Bunun 2 nedeni var; bir, işveren kendini o bölgede güvende hissetmelidir. İkincisi gerekli yasal düzenlemeleri yapamamışızdır. Kentsel dönüşüm meselesinde de aslında Büyükşehir bürokrasisi Aziz Bey döneminde de doğru bir çalışma yapmış. Eksikleri olabilir ama ana hatları itibariyle doğru planlanmış. Doğru değerlendirmeler içinde olan bir proje üretilmiş. Biz de geçmiş süreçte belediye olarak buradaki kendi arazilerimizi Büyükşehre satmışız, parasını almışız, meclisten kararımızı geçirmişiz. Büyükşehir de çalışmalara başlamış. Ama sonra birileri vatandaşa el altından ‘projeye evlerinizi vermeyin’ demiş ve vatandaşın beklentisini yükseltmiş. Doğal olarak süreç sıkıntılı bir hal almaya başlamış. Büyükşehir ile barışmak dediğimiz mesele bu. İlçe belediye başkanının yerini ve konumunu doğru belirlemesi lazım. Büyükşehir belediye başkanının konumunu doğru algılaması lazım. Doğru pozisyon alırlarsa doğru işle yapılır. Biz Tunç Bey’i çok severiz, sayarız ama bunun dışında Büyükşehir Belediye Başkanı. Bir noktada bizim amirimiz. Bunu hazmetmek kabullenmek lazım! Sorununuzu doğru tespit etmişseniz, doğru projelendirmişseniz ve vatandaş tarafından da kabul gördüyse büyükşehre gittiğinizde geri dönmüyor.
Büyükşehir Belediye Başkanımız buradaki çalışmalar ile ilgili bizim daha aktif rol almamızı istiyor. Biz de bununla ilgili hem işveren hem vatandaşımızla hem de daha önce bu işleri yapmış arkadaşlarımızla bir araya geliyoruz. Mevcut projede ne var ne yok, eksiği fazlası, yeni bir ortak nokta nasıl oluşturulur diye çalışıyoruz. Bu çalışmaların sonunda meclisimizin tamamını da bilgilendireceğiz, sonra dersimize birazcık daha çalışıp tekrar Tunç başkanımızı ziyarete giderek taleplerimizi anlatacağız. Sonra da vatandaşımızla bir araya geleceğiz. Burada asıl olan; 3 bileşen var kentsel dönüşümde… Bir, vatandaşın kendisi, ikna etmeniz lazım. İki, işveren ona da doğru bir şey sunacaksınız ki gelsin iş yapsın. Üçüncüsü biz belediyeler. Bizim de taleplerimiz var; donatı alanlarından, parklara, bahçelere, yollara vs. Bu üçünü doğru organize edebilirsek bir sonuç alırız. Ama umutluyuz. Orada doğan sıkıntıları biliyoruz. Ufak tefek esnemelerle, hep belediye ve işverenden değil, er 3 bloğun da esnemesiyle yeni bir formül üzerinde çalışıyoruz. Kafamızda yüzde 80 netleşmiş durumda. Yüzde 20’lik kısmı da hallettiğimizde projeyi net açıklayacağız.
BU PAZAR SEÇİM OLSA…
Yerel seçimlerde 106 bin oyla, yüzde 55’lik oyla başkan seçildiniz. 10 ay geride kaldı. Bu Pazar seçim olsa oy oranında nasıl bir değişiklik olur? Bununla ilgili bir anket çalışması yaptınız mı?
Şuan seçim olsa 130 binden aşağı oy almayız!
Beş yıllık zaman zarfında bu makas ne olur?
Açacağız. Benim amacım kimseyi yok saymadan, ötekileştirmeden, tüm boyutlarıyla, siyasi görüşüne, dini etnik yapısına bakmadan toplumun tamamına hizmet vermek. Siz samimiyetiniz içtenliğiniz ile şova kaçmadan vatandaşın derdini dinleyip çözüm üretiyorsanız bunun sokakta karşılığı olur. Ben mesele korumasız çıkıyorum, kahvedeki vatandaşın, esnafın, balkondaki yurttaşın tepkisini görüyorum.
TABLODAN MEMNUNUZ
Bayraklı’da partiniz ilçe kongresi süreci yaşadı. Bayraklı Belediye Başkanı olarak siz bir profil tarif ettiniz, kadın ilçe başkanı dediniz. Sonra isim de verdiniz. Pınar Susmuş! Daha sonra ibre başka bir isme döndü. Selçuk Ayhan’a… Onla ilgili fotoğraf paylaştınız, kongrede Ayhan için taraf oldunuz diye biliyoruz. Bu konuşmanıza da yansıdı kongrede... Ve finalde sandıktan sürpriz tabir edilen bir sonuç çıktı. 300'ün üstünde imzayla salona giren Ayhan kaybetti. Sürecin başında söylediğiniz kişi Pınar Susmuş ilçe başkanı seçildi. Sonuçta nasıl bir tablo oluştu? Bu süreçte siz ne yapmaya çalıştınız?
Ben öğretmenim ama 30 yıllık da siyasetçiyim. Kentin ihtiyacı neyse doğru olan neyse o olur. Şuan ki tablodan memnunuz.
İLK KEZ İŞ AŞ DIŞINDA BİR SÜREÇ OLDU
Sonuçtan memnun olduğunuzu vurguluyorsunuz. Siz genel anlamda bütün süreç boyunca ne yapmaya çalıştınız? Yapmaya çalıştığınız sonuca yansıdı mı?
Belediyenin nasıl tüm bileşenlerle barışmasını, içerde de toparlanmasını istiyorsak aynı talebimiz siyasette de var. Kavganın, küslüklerin bittiği, kimsenin bir başkasının iradesi üzerine ipotek koymadığı yeni bir anlayışın geliştirilmesi lazım. Ben iddia ediyorum; Bayraklı delegasyon seçiminde ilk kez aş, iş dışında bir süreç yaşandı. Hiçbir arkadaşımıza falancayı çizin, falancayı yazın demedik! Hiçbir arkadaşımıza iş ya da başka bir vaatte bulunmadık! Sadece şunu söyledik; parti iktidara yürüyor. Mahallelerde kavga tartışma olmasın. Emek veren arkadaşlarımız gelsin çalışsın. Tüm anlayışımız bu. Siyaseti dar grupçu, başka bir işin malzemesi getiren arkadaşların da yavaş yavaş bu süreçten ayıklanması lazım. Vizyonu olan, emek sarf eden, toplumun tüm kesimlerine hitap eden özverili arkadaşlara ihtiyaç var. Bence bu yüzde 80-90 oranında ilçe örgütünde de gerçekleşti. Ben oradaki konuşmamda da net bir tanımlama yapmadım. Sadece bir şeylere cevap vermem gerekiyordu onlara cevap verdim. Çünkü biz yelpazenin solunda duran bir siyasi partiyiz ve değerlerimiz var. Parti tüzüğünü okuyan her arkadaşın duyarlılıkları olması lazım. Kendi partili arkadaşlarını yok saymanın, ötekileştirmenin, farklı anlamda sağa sola itmenin, bunun propagandasını yapmanın bir anlamı yok! Biz bu ülkenin birleştirici partisiyiz. O yüzden bu kafa yapısında olan arkadaşlarla yol yürümeyeceğiz.
İLÇE ÖRGÜTÜ-BELEDİYE İLİŞKİSİNDE FARKLI MODEL GELİŞTİRECEĞİZ
Bundan sonra ilçe başkanı-belediye başkanı diyaloğu nasıl sürecek?
Ben diyorum ki; gerçekten örnek model bir ilçe olsun. Belediyeyle ilçenin ilişkileri istenen düzeyde olsun. İlçenin, belediyenin ana meselelerine karışmadığı, belediyenin de ilçeye tahakkum de bulunmadığı yeni bir atmosfere ihtiyacımız var. Biz çalışacağız üreteceğiz, onlar anlatacak. İlçeyle farklı bir model geliştireceğiz. Ben ayda ya da 2 ayda bir, belki 6 ayda bir, personelimiz meclis üyelerimiz muhtarlarımız örgütümüz bir otelde, günü birlik kala da biliriz, gideceğiz arkadaşlar sunumlarını yapacak, ne yaptık ne ettik, ne eleştiriler var, nerede yanlış yaptık, bunları görececeğiz. Ben de ayda 2 ayda bir ilçeye gideceğim diyeceğim ki; ‘ben bunları yaptım. Sizin bizden bir isteğiniz beklentiniz var mı’ Not alacağız. Bir dahaki ay gideceğiz, onlar bizi anlatabilmişler mi, biz dediklerimizi yapabilmiş miyiz... Tüm mesele bu.
GENEL BAŞKAN KİMİ İŞARET EDERSE…
İl başkan yardımcılığı görevi yaptınız geçmişte… Parti bir il kongresi, olağan kurultay sürecinde… 8 Şubat’ta il kongresi var. Koltukta Deniz Yücel var. Tek aday çift aday tartışması var. Genel Başkan’ın Yücel’i işaret ettiği iddiası var. Nasıl bir il kongresi süreci götürecek CHP İzmir Örgütü? Siz bu sürecin neresinde olacaksınız? Genel anlamda neler söylersiniz?
Biz geldiğimiz günden bugüne bu konuda tek bir şey söyledik; Biz Genel Başkanımızın işaret ettiğinden yana oluruz. Bu bizim kırmızı çizgimiz... Genel başkan kimi işaret ederse biz orada dururuz. İlk gün de böyleydi, şimdi de böyle.
Bir işaret olmazsa?
Mesela şu; Partinin en üstteki lideri işaret ediyorsa bizdeki bilginin 5 katı orada var. Biz Bayraklı çerçevesinde İzmir çerçevesinde bakarken birileri Türkiye geneli ve başka dengeler açısından bakıyor. Bizim, onun doğruluğuna yanlışlığına karar verme, yorumlama gibi bir lüksümüz yok. Şu olur; kendi ilçemizde doğru temsiliyet, ilde doğru temsil eden arkadaşlar… Hiçbir arkadaşımız şunu unutmayacak; aday adaylığımızda o kapılarda hepimiz bekledik, randevu alabilmek için günlerce beklediğimiz oldu. Bu yapıyı yok saymak partililik ahlakıyla birleşen bir şey değil! Genel başkanın talimatı dendiğinde akan sular durur!
BELEDİYE BAŞKANININ KURULTAY DELEGESİ OLMASI DOĞAL
Kurultay delegeliklerinde belediye başkanlarının yazılıp yazılmaması ve il yönetiminde belediye çalışanlarının olup olmaması noktasında tartışma var. Siz kurultay delegesi yazılmak ister misiniz. Bayraklı’da belediyeden bir ismin il yönetiminde yer almasını ister misiniz? Onay verir misiniz?
Daha önceki süreçlerde belediye başkanları kurultay delegesi yazılıyordu. Son dönemlerde Aziz Bey’in önerisiyle belediye başkanlarımız kurultay delegesi olmadı ama biz bunun sancılarını yaşadık. Bir daha böyle sancılı bir sürecin olabileceğini tahmin etmiyorum ama sonuç olarak partinin belediye başkanının ilçe başkanının kurultay delegesi olması çok doğal bir şey. Biri örgütü kamusal alanda temsil ediyor diğeri örgütsel anlamda temsil ediyor. Genel merkezin bu anlamda bir tasarrufu olursa söylenecek bir şey yok.
Arkadaşlar özgür iradeleriyle siyaset yapabiliyorlarsa, belediye başkanları ile ilgili organik bağları bulunarak siyaset yapmayacaklarsa tabi ki çalışan arkadaşlarımızın da siyaset yapma hakkı var. Ama, kendi özelimde söylüyorum; Bayraklı’dan gidecek arkadaş direkt benim talimatlarımla oradaysa, direkt benim söylediklerimle hareket ediyorsa böyle bir çalışanın yönetimde olmaması lazım. Genel hatlarıyla söylüyorum; çok abartılmamak kaydıyla birkaç arkadaşımızın olmasında sıkıntı yok. Ama genel hatlarıyla belediye çalışanları ile oluşmuş bir yönetimin çok sağlıklı olacağını düşünmüyorum. Zaten oluşacak il yönetiminin ili tamamen kapsayacak şekilde hem sosyolojik hem eğitim hem farklı alanlarda hem siyaset ve teknik anlamlarda ihtiyaçları karşılayabilir oranda temsiliyetlerin olması gerektiğini düşünüyorum.