Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, AA Editör Masası'nda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ailesiyle ilgili iddialarda bulunduğu hatırlatılarak, "Cumhurbaşkanı'nın avukatı tarafından sahte olduğu açıklanan bu belgelerle ilgili yeni bir yargı süreci işleyecek mi? Kılıçdaroğlu neden şu ana kadar suç duyurusunda bulunmadı?" diye sorulması üzerine Bozdağ, Türkiye ve Türk siyaseti adına utanç verici bir tabloyla karşı karşıya olduklarını belirtti.
Bozdağ, "CHP'nin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, çamur siyaseti dediğimiz bir siyaset tarzını Türk siyasi hayatına maalesef istikrarlı bir şekilde yerleştirmeye çalışıyor. Daha önce de defalarca benzer iftiralarda bulundu. Pek çok şey atıyor, soru soruyor, 'Siz şöyle yaptınız mı, yapmadınız mı? Yoksa belgeleri açıklayacağım' diyor. Açıkladığı bir belge yok." ifadesini kullandı.
Bekir Bozdağ, "Bir kağıt parçası gösterdi. Daha o kağıt parçasının gösterilmesinin üzerinden fazla bir zaman geçmeden hemen Avukat Sayın Ahmet Özel, 'Bunların hepsi yalandır, gösterilen kağıt parçaları da sahtedir. Gönderilen bir kuruş para yoktur.' dedi." değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu'nun, "vergi cenneti bir adada şirket kurulduğu ve bu şirketin üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yakını olan bazı kişiler tarafından para aktarıldığı" iddiasında bulunduğunu belirten Bozdağ, bu kişilerin de hemen akabinde çok net bir şekilde bu iddiaların tamamının yalan olduğunu söylediğini anımsattı.
Bir iddiada bulunan kişinin bu iddiasını ispatla mükellef olduğuna işaret eden Bekir Bozdağ, "Yalan söylemeyen birine düşen görev, iddiasını ispatlamaktır. Her müddei iddiasını ispatla mükelleftir. Çıkıp demesi lazım gelmez mi, 'İşte benim elimde belgeler şunlar. Ben bu belgeleri size dağıtıyorum'. Demez mi?" diye konuştu.
"Neden dağıtmamış olabilir?"
"Gösterdiği evrakları neden dağıtmamış olabilir sizce?" sorusu üzerine ise Hükümet Sözcüsü Bozdağ, "Elinde bomba patladı, perişan oldu da ondan dağıtamadı." değerlendirmesini yaptı.
Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çünkü elinde gösterdiği kağıt parçalarının gerçekten kağıt parçası olduğu, kendisini iftiracı durumuna düşüren ve kendisinin müfteri olduğunu ispat eden belge halini aldığını fark etti, çünkü kafa basmıyor. Gelen evrakın üzerindeki gönderen, giden yerler, bu nedir ne değildir bunları anlayacak kadar bir hesap bilmeyen hesap uzmanı olduğu için ne yaptı? Çuvalladı, bomba elinde patladı. Sahtekarlığı, müftericiliği, yalancılığı, ahlaksızlığı deşifre olduğu için bunu ispat eden bu kağıt parçalarını medyaya dağıtmaktan çekiniyor."
'Gözü kin ve nefretten hiçbir şeyi göremez hale gelmiş'
Bozdağ, şunları söyledi:
"Kim Türkiye'nin, Cumhurbaşkanının aleyhine bir iftira veriyorsa eline, adam 'bu iftira mıdır, değil midir' diye bakmıyor bile. Aldığı gibi bodoslama dalıyor. Nedir, ne değildir, ne getirir, ne götürür bakmıyor. Gözü kin ve nefretten hiçbir şeyi göremez hale gelmiş.
Merkel, 'Türkiye güvenli ülke değildir gitmeyin.' dedi. Kendisi açıklama yaptı Alman gazetelerine 'Türkiye güvenli bir ülke değil gelmeyin.' dedi. Onlar Türkiye'nin aleyhine ne açıklama yapıyorlarsa, uluslararası güçler, istihbarat örgütleri, gazeteler, devletler, terör örgütleri, onun Meclis'teki ve Türkiye'deki legal görünümlü sözcüsü hiç tereddütsüz CHP. Burada aynısını görüyoruz."
"Dürüst adam, ahlaklı, şerefli olduğunu iddia eden birisi bir belge açıklıyorsa bu belgeyi kimden aldığını da açıklaması lazım." diyen Bekir Bozdağ, şöyle konuştu:
"'Ben haber kaynağımı gizli tutarım'. Sen gazeteci falan değilsin, böyle bir yeminin falan yok. Ben şimdi soruyorum, diyorum ki 'Bunu kim verdi sana? FETÖ'cüler mi verdi, yoksa bazı ülkelerin istihbarat örgütleri mi verdi, yoksa diğer terör örgütlerinden herhangi birisi mi verdi, yoksa Türkiye düşmanlarından bizim bilmediğimiz başka birisi mi verdi veya siz mi oluşturdunuz bu sahte belgeleri veya çarpıtıyor musunuz?' Yani seni kim kullanıyor?"
'Yaptıkları yenilir yutulur şeyler değildir'
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, "Ben diyorum ki Sayın Kılıçdaroğlu'na, 'Siz Türkiye'den, Türkiye'nin hükümetinden, Türkiye'nin Cumhurbaşkanından ne istiyorsunuz da siz Türkiye'nin bütün düşmanlarıyla Türkiye'ye, Türk milletine, Türkiye'nin hükümeti ve Cumhurbaşkanına karşı ittifak ve işbirliği yapmaktan çekinmiyorsunuz.' Böyle bir şey olabilir mi? Kılıçdaroğlu, bugün Türkiye'nin ulusal güvenlik sorunu haline gelmiştir, milli bir sorunu haline gelmiştir. Yaptıkları yenilir yutulur şeyler değildir." dedi.
Bozdağ, "Fısıltı gazeteleri dolaşıyor, 'şunlar verdi, bunlar verdi'. Ben de merak ediyorum, herhangi bir istihbarat örgütü mü verdi? Verdiyse sen veren ülkenin çıkarlarına mı çalışıyorsun? O istihbarat örgütlerinin angaje ajanı mısın? Nesin sen, kendi ülken aleyhine çalışıyorsun? Yok bir terör örgütü verdiyse o zaman sen bu örgütünün destekçisi misin? Bu terör örgütüyle arandaki ilişki nedir, onu açıkla. Türkiye düşmanları verdiyse senin bu Türkiye düşmanlarıyla olan muhabbetinin sebebi nedir, bunu açıklaması lazım."
"İftiracılar münafık adamlardır, ikiyüzlü adamlardır, konuştuğu zaman yalan söylemek münafıklığın alametlerinden biridir. Türk siyasetinin baş münafıklarından bir tanesi Kılıçdaroğlu ve konuştuğunda yalan söylüyor. Bu münafıklık alametidir ve bu alameti de üzerinde maalesef taşıyor." ifadesini kullanan Bozdağ, şunları söyledi:
"Sağduyulu, aklını ideolojinin emrine vermemiş olan, kin ve düşmanlıkla kalbini ve aklını rehin etmemiş olan Cumhuriyet Halk Partililerin, bizim sorduğumuz bu soruların tamamını Kılıçdaroğlu'na sorduklarını düşünüyorum. 'Bizi bu kadar rezil kepaze etmeye, bizi müfteri duruma düşürmeye hakkın yok' dediklerini duyar gibiyim. 'FETÖ'nün, başka ülkelerin istihbarat örgütlerinin, Türkiye düşmanlarının taşeronluğunu yaparak Atatürk'ün partisini Atatürk'ün partisi olmaktan çıkarmaya senin hakkın yok' dediğini düşünüyorum."
Bekir Bozdağ, "Şimdi gelmişler, 'Meclis araştırsın.' Sen araştırmadın mı, incelemedin mi bunu? Doğru mu, eğri mi diye teyit etmedin mi? Belli ki kağıdın geldisine, gittisine, şurasına, burasına bakmamış. Veriyorlar, kullanıyorlar. Türkiye'de kullanımı en kolay malzeme Kılıçdaroğlu'dur. Onun için uluslararası örgütler, terör örgütleri veya istihbarat örgütleri Türkiye'de kimi kullanacaklarını çok iyi biliyorlar. Hemen geliyorlar, kullanıyorlar. Bu kullanışlı malzemeden CHP'yi, Cumhuriyet Halk Partililerin kurtarması lazım." diye konuştu.
'Acaba Kılıçdaroğlu bu kağıt parçalarını partide kaç kişiye verdi?'
"Böyle bir şey yok. Niye yok? Yapmadık, dışarı para aktarmadık, para göndermedik, bir kuruş para göndermedik diyoruz." diyen Bekir Bozdağ, şu ifadeleri kullandı:
"Dışarı bir kuruş para göndermedik, diyoruz. 'Doğrusunu ben söylüyorum, ben göndermedim' diyorsam, bunu gönderdiğimi kim ispat edecek, 'gönderdi' diyen ispat edecek. Bunu neyle ispat etmesi lazım? Kendisi 'Ben gönderdiğini ispat ediyorum' dedi salı günü grup toplantısında, o kağıt parçalarını öyle kullandı. Ben de diyorum ki 'Ben göndermedim, o kağıt parçaları sahtedir, senin söylediklerin de yalanlandır.' O zaman üzerine düşen ne, bu kağıt parçalarının sahte olmadığını veya tahrifat yapılmadığını ve doğru olduğunu söylediğini ispat etmesi lazım."
'Acaba Kılıçdaroğlu bu kağıt parçalarını partide kaç kişiye verdi?'
Bozdağ, "Ben şimdi soruyorum Sayın Kılıçdaroğlu ve ekibine, medyaya bu kağıt parçalarını niye vermiyorsunuz? Daha başka bir şey soracağım, acaba Kılıçdaroğlu bu kağıt parçalarını partide kaç kişiye verdi?" dedi.
Başbakan Yardımcısı Bekir bozdağ, "İftirayla rakibini yıpratmak, halkın gözünden, gönlünden düşürmeye çalışmak çok net, çok büyük bir şerefsizliktir, çok büyük bir namussuzluktur, çok büyük bir ahlaksızlıktır, çok büyük bir alçaklıktır hiç tereddütsüz ama iftirayla rakibinin çocukları, akrabaları, arkadaşları, dostlarını da lekeleyerek rakibine zarar vermeye kalkmak ise daha büyük bir namussuzluktur, daha büyük bir şerefsizliktir ve daha büyük bir ahlaksızlıktır, daha büyük bir alçaklıktır." diye konuştu.
Bazı uluslararası çevrelerin, 'Türkiye DEAŞ terör örgütüne yardım ediyor' iftirasını ortaya çıkardığını belirten Bozdağ, şöyle konuştu:
"Sonra FETÖ terör örgütü eliyle Türk yargısı üzerinden bu iftirayı, kurdukları kumpasla ispat etmeye kalktılar. Şimdi, 'Terör örgütüne Türkiye yardım ediyor' sözünü Türk siyasetinde en çok kullanan parti hangisi, CHP. Genel başkan hangisi, Kılıçdaroğlu. Böyle bir şey olmadığını kendi de bildiği halde bunu niye kullanıyor? 'Türkiye devleti teröre yardım eden devletlerden biri olsun. Türkiye'yi yönetenler uluslararası ceza mahkemesinde yargılansın. Türkiye uluslararası toplumdan izole edilsin, Türkiye'ye yaptırım uygulansın' diye. Bir insan kendi ülkesinin aleyhine uluslararası alanda sonuçlar çıksın diye bunu yapar mı?"
'Bunların büyük karşılığını da halk sandıkta soracak'
Bozdağ, "Bu konu artık CHP'nin yargıdan kaçırabileceği bir konu değil, 'Onlar versin, götürsün' falan değil. Sen ister ver ister verme, zaten tazminat davaları açıldı. Savcılıklara suç duyurusu yapıldı. Dolayısıyla bunların karşılığını yargıda verecektir ama bunların büyük karşılığını da halk sandıkta soracaktır."
Bekir Bozdağ, "Darbe girişimi oldu, herkes yurt dışında FETÖ'yü himaye ediyor. Amerika, Almanya himaye ediyor, diğerleri himaye ediyor. Şimdi bu himayenin Türkiye'deki yansıması kim? Aynısını onlar yapıyor, başka bir şekilde. 'Türkiye güvenli ülke değil, gitmeyin' deniliyor, kendisi (Kılıçdaroğlu) açıklama yapıyor, 'Evet gelmeyin, Türkiye güvenli ülke değil' diyor. Neden? Türkiye zarar görsün. Basın özgürlüğü ve diğer konularda Batı'yla aynı dili kullanıyor." ifadesini kullandı.
'Cumhurbaşkanımızın Türk halkı nezdindeki saygısını yok edemeyecekler'
"İftiralarla hedefe varamayacaklar. Cumhurbaşkanımızın Türk halkı nezdindeki saygısını ve sevgisini yok edemeyeceklerdir." diyen Bozdağ, şöyle konuştu:
"ABD New York'ta yargı eliyle bir tiyatro oynuyor, çok açık. O tiyatronun bir parçası da Cumhurbaşkanımız ve değerli ailesi üzerine karşı CHP eliyle Türkiye'de bir başka tiyatro oynanıyor, bu ikisini birbirinden ayrı düşünmemek lazım. Çünkü ikisinin hedefi de Türkiye, ikisinin hedefi de Türkiye'nin Cumhurbaşkanı ve hükümetidir."
'Afrin de bizim ana gündemimiz'
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, "Afrin'de Türkiye'nin aleyhine gelişmelere izin vermeyeceğimizi bütün muhataplarımıza söyledik, hem ABD hem Rusya hem İran'la yaptığımız bütün görüşmelerde. Bu bölgelerde olup bitenler bizim ana gündemimizdir. Afrin de bizim ana gündemimizdir." dedi.
OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunun başvuruları değerlendirme sürecine ilişkin Bekir Bozdağ, "Başkanvekiliyle görüştüğümde, önümüzdeki hafta veya bir sonraki hafta karar verebileceklerine dair değerlendirmeleri var. Göreve iade edilirse, iade edilmiş olacak. İade edilmeyenler yargı yoluna müracaat etme hakkı elde edecekler. Dolayısıyla bu verilen kararların yargıya açılması anlamı da taşıyor." diye konuştu.
Bozdağ, "Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği mezunları bugüne kadar istihdam edilmiyordu. Bundan sonra Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesindeki din hizmetleri görevlerinde de Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği mezunları, İlahiyat Fakültesi mezunları gibi istihdam edilecektir. Hayırlı olmasını diliyorum." dedi.
'Taşeron konusu çözülecek'
Taşeronlarla ilgili Bozdağ, şu ifadeleri kullandı:
"İnşallah bundan sonra, taşeronla ilgili sorunları tamamen kökünden çözen bir yasal düzenlemeyi Parlamentoya sevk edeceğiz. Aralık ayının sonu, bütçeden sonra ve ocak ayının içerisinde büyük bir ihtimalle bu taşeron konusu Türkiye'de çözülmüş olacaktır."