Pakistanlı Ahmed, evli ve üç çocuk babası... Ülkesindeki şiddet ortamı ve ekonomik nedenlerle 2017 yılında zorlu göç yollarını aşarak İran üzerinden Türkiye’ye geldi. İstanbul’da yaşama tekstil atölyelerinde çalışarak tutunmaya çalıştı ancak parasını alamadı. Hayat şartları giderek ağırlaşınca ailesiyle birlikte üç kez Yunanistan’a geçmeyi denedi. Her defasında denizde durdurularak Türkiye’ye geri gönderildi. Yunanistan yolu kapanınca geldiği İzmir’de iş bulamadı, günlerce Basmane sokaklarında yatıp kalktı. O günlerde tanıştığı bir insan kaçakçısının teklifi ise Avrupa’ya gitme hayaline kapı araladı.
İlkses Gazetesi'nden Çağla Geniş'in haberine göre Ülkesinde balıkçılık yaparak geçimini sağlayan 27 yaşındaki Ahmed, İtalya’ya gidecek teknenin kaptanlığını yaparsa para ödemeyecekti. “Başka çarem yoktu” diyen Ahmed, 40 mültecinin bulunduğu ‘umut teknesi’nde dümenin başına geçti. İzmir kıyılarında başlayan 6 günlük yolculuk havanın bozması ve erzakların bitmesiyle kabusa dönse de o umudunu asla kaybetmedi ve gemiyi İtalya’ya ulaştırdı. Karaya ayak bastığında önce eşine ve çocuklarına sımsıkı sarıldı sonra tren yoluyla Fransa’ya geçtiler. Şimdilerde ailesiyle yaptıkları iltica başvurusundan olumlu bir yanıt bekleyen Ahmed, “Başvurumuz kabul edilirse Fransa bizim için son durak olacak. Yollarda geçti hayatımız, artık yeter. Çok yorulduk” diyor.
GÖÇ VE YOKSULLUK
2017 yılında ailesiyle birlikte ülkesini terk ederek zorlu göç yoluna çıkan Ahmed, “2, 4 ve 8 yaşlarında üç çocuğum var. Pakistan’da balıkçıydım. Evimiz, arabamız vardı. Mutluyduk ama ülkedeki şiddet ortamı nedeniyle kaçmak zorunda kaldık. Türkiye’ye geldiğimizde yaklaşık 1,5 sene İstanbul’da ikamet ettik. Kimlik alamayınca İzmir’e geldik. Tekstil atölyesinde çalıştım ama paramı alamadım. Hayat şartları giderek zorlamaya başlayınca Yunanistan’a geçmeye çalıştık. Kişi başı bin dolar istiyorlardı, çocuklardan ise almıyorlardı. Üç kez denedik ama her seferinde yakalandık ve geri gönderildik. Elimizde para kalmayınca Basmane sokaklarında yatıp kalkmaya başladık. İl Göç İdaresi’ne başvuru yaptık ancak kimlik vermediler. İş buldukça depoda çalışıyordum. Plastik ve kağıt topluyordum. İstanbul’dayken kimliksiz iş bulabiliyordum ama İzmir’de çok fazla bulamadım” dedi.
“TEKNEYİ KULLANIRSAN PARA ALMAM”
Hayat şartlarının giderek zorlaştığı günlerde tanıştığı bir insan kaçakçısının teklifiyle Avrupa’ya gitme hayaline yeniden kapı aralanan Ahmed, “İtalya’ya gidecek bir mülteci teknesini kullanırsam bizden para almayacağını söyledi. Burada bizim için bir hayat olmadığını çoktan anlamıştım ve teklifi kabul ettim. Başka çaremiz yoktu! Yolculuk 6 gün sürdü... Hava bozuldu, yemek ve su bitti. Herkes perişan bir haldeydi. Teknede bizimle birlikte 40 kişi vardı. Dümenin başında ben vardım, tüm idare bendeydi. Yolda bazı kişiler çok korktu. Hasta insanlar vardı. Çocuklar da çok korktu ama ben asla umutsuzluğa kapılmadım. İtalya’ya vardığımızda tren yoluyla Fransa’ya geçtik. Burada iltica başvurusunda bulunduk. Kalabileceğimiz bir ev sağlandı, her ay maaş veriyorlar. Ve en önemlisi çocuklarımız okula gidebiliyor. Biz de eşimle birlikte dil kursuna gidiyoruz. Dil kursunu bitirdikten sonra çalışmaya başlayacağım. Aslında Türkiye’ye geldiğimde kafamda Avrupa’ya geçme düşüncesi yoktu. Başka bir ülkeye gitmek istemiyordum. Ama Türkiye’de yaşamanın çok zor olduğunu gördüm. Hayat bizi buraya kadar getirdi” ifadelerini kullandı.
HAYATIMIZ YOLLARDA GEÇTİ
Mülteci olmanın zorluklarından bahseden Ahmed, geleceğe dair umudunu ise her daim koruyor: “Denizde herhangi bir yakalanma tehlikesi yaşamadık. Tekne İtalya’ya yaklaştığında çok mutlu ve heyecanlıydım. Bir yandan da inanamıyordum. Böyle bir yolculuk yapacağımız asla aklıma gelmezdi. Eşim ve çocuklarım şu an çok huzurlular. Belki burada da kaptanlık üzerine kendimi geliştirmeyi düşünebilirim. Eğer iltica başvurumuz kabul edilirse Fransa bizim için son durak olacak. Yollarda geçti hayatımız, artık yeter. Çok yorulduk. Burada yaşamak istiyoruz. Kabul etmezlerse mecburen başka bir yere gitmemiz gerekiyor. Mülteci olmak çok zor... Başkalarının düşünmekte bile zorlandığı şeyleri siz bizzat yaşarsınız eğer mülteciyseniz. Türkiye’ye gelirken de çok zorlanmıştık. İran yolları da çok tehlikeli ve sıkıntılıydı. Bir araba şoförü arabayı kullanırken zorlanır mı, korkar mı? Ben de gemiyi kullanırken korkmadım. Neticede her şeyi çocuklarım için yaptım. Buraya gelmek en büyük hayalimdi. Çocuklarım burada büyüsün, okusun ve kendilerine güzel bir hayat kursunlar istiyorum. Kendim için bir hayalim yok, çocuklarım için var sadece.” (Çağla Geniş / İlkses Gazetesi)
*Güvenlik gerekçesiyle haberde isim değiştirilmiş ve fotoğraf kullanılmamıştır.