Efe Can TAN/GERÇEKİZMİR – Türkiye’de 2023 yılının haziran ayında gerçekleşmesi beklenen genel seçimler öncesi siyaset gündeminin nabzı giderek yükseliyor.
Gündeme son olarak Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) İzmir’in Seferihisar ilçesinde gerçekleşen, yeni yasama yılının yol haritası ve seçim stratejilerinin masaya yatırıldığı 3 günlük kampı ve bu kampın açılış konuşmasında Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun verdiği mesaj damga vurdu.
CHP Lideri kamptaki açılış konuşmasında yol arkadaşlarına “Şunu artık bilmek zorundayım. Siz gerçekten benimle birlikte misiniz? Bazılarınızın sesi çıkmıyor. Bazılarınızın da isteyerek veya istemeyerek zarar verdiğini görüyorum. Artık beraber karar verelim; bu halk düşmanlarını beraber yenecek miyiz? Benimleyseniz benimle olduğunuzu da artık hissetmek istiyorum. Sırtımı size yaslayacağımı bilmek istiyorum” diye seslenmişti.
Bu açıklamayı ve Kılıçdaroğlu’nun mesajı ışığında Millet İttifakı cephesinde merakla takip edilen adaylık gündemini yorumlayan Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in kentin 100.yıl kutlamalarında verdiği ve Cumhur İttifakı’ndan aldığı tepkilerle günlerce konuşulan mesajlarının etkilerini ve iktidar ile muhalefet açısından sandık yolunda son durumu da değerlendirdi.
KEMAL BEY BÖYLE BİR SES DUYMAK İSTİYORDU!
Söze Kılıçdaroğlu’nun ‘Benimle misiniz?’ mesajıyla başlayan Prof. Dr. Tansu Tosun şunları söyledi: Kılıçdaroğlu Seferihisar’daki konuşmasına benzer konuşmaları daha önce de yapmıştı. Orada da özellikle parti içinde bir takım mesajlar verdi. Kendisinin yanında olmaları konusunda. Bu parti içine yönelik bir mesaj. Kime yönelik bir mesaj; Özellikle İstanbul ve Ankara gibi büyükşehir belediye başkanları kamuoyu önünde çok net olarak ‘Kemal Bey’in adaylığını destekliyoruz, istiyoruz’ şeklinde açıklama yapmamışlardı. İmamoğlu Elazığ’da orada net olarak ifade etti, ilk olarak... Ondan sonra Seferihisar’da Kemal Bey’in açıklamasından sonra dile getirdi Mansur Yavaş da aynı şekilde ‘yanındayım’ diye açıklama yaptı. Bence Kemal Bey İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye başkanlarından özellikle böyle bir ses duymak istiyordu. Çünkü Kemal Bey aday olmak istiyor ama kamuoyunda ister CHP içinde isterse diğer çevrelerde 6’lı Masa’da İmamoğlu ve Yavaş’ın da adaylığı gündeme geliyor. Bu da ister istemez Kılıçdaroğlu’nun adaylığını sisli bir ortamda tutuyordu, bir berraklık yoktu ama yanındayız açıklamaları ile İzmir bu konuda zaten tavrını koymuştu, Kemal Bey beklediği desteği almış oldu.
KILIÇDAROĞLU’NUN MESAJI MANSUR YAVAŞ’A!
Kılıçdaroğlu’nun ‘Cumhurbaşkanlığı adayılığının ilanı’ olarak yorumlanan açıklamayı değerlendiren Tosun çarpıcı bir yorumda bulunarak CHP Genel Başkanı’nın açıklamasının Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’a yönelik olduğunu kaydetti.
Tosun, “Kılıçdaroğlu bir de teşkilatlara değil ama belki CHP’ye oy veren ama partizan olmayan seçmen kitlesine de bu şekilde bir soru sorarak o seçmenin de zihinlerinin netleşmesine aracılık etmiş oldu. Onu tabi bilmiyoruz seçmen nasıl bakıyor ama zaten klasik CHP’liler, partililer destek veriyor ama CHP ile organik ilişkisi olmayıp sandıkta gidip CHP’ye oy veren daha önce başka partilere e oy verebilen seçmen kitlesinin de desteğini duymak için söylenmiş bir söz. Çok büyük ölçüde bu geri dönüşü aldı, bu anlamda eli son derece güçlü. Aslında daha ziyade Mansur Bey’e yönelik çünkü İmamoğlu Elazığ’da o desteği verdi. Ondan önce netlik yoktu, bu son konuşmasında net olarak kamuoyunda adı geçen Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adaylarına mesajı vermeyi amaçlamıştı, verdi ve istediğini de aldı” diye konuştu.
İZMİR’DEN YÜKSELEREK ÇIKMAK KOLAY DEĞİL!
Prof. Dr. Tosun, Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer’in Cumhur İttifakı cephesinden gelen tepkilerle gündeme oturan 100. kurtuluş yılı konuşmasını ve bu tepkiler ile konuşmanın etkilerini de yorumladı.
Tosun, “Soyer’i ülke genelinde daha tanınan daha bilinen bir politik figür olmasında katkı yaptı. Türkiye siyasetinde etkili, CHP’de bu düzeyde etkili bir figür olmak için yerelden yükselen seslerden ziyade çok çeşitli çoğulcu bir takım networkler gerekiyor. O networklerin inşa edilmesi de İzmir örneğinde biraz daha zor. CHP siyasetinin merkezine İzmir’den yükselerek çıkmak çok kolay değil… Çünkü evet Tunç Soyer’in yerelden daha popüler hale gelmesine neden oldu ama bunun dışında çok farklı dinamikler, ilişki ağları, sosyal bir takım networkler etkili o çerçevede bakıyorum ben. Bu söylem bu popülariteden ulusal bir aktöre dönüşme bu ancak ve ancak bu sosyal networkleri ülke genelinde genişletme ile ilgili bir şey. Maalesef İzmir bu anlamda biraz Ankara ve İstanbul’a göre uzak kalan bir kent” ifadelerini kullandı.
DONMUŞ SEÇMEN VURGUSU!
2023 Haziran ayında yapılması planlanan genel seçimlere 9 ay kalması ile birlikte Türkiye seçim atmosferine girerken Siyaset Bilimci Tosun son anketler, partilerin söylemleri ve iktidarın ekonomi hamleleri ışığında son gelişmeleri değerlendirdi.
Tosun sözlerini, “Türkiye’de çok keskin bir siyasal kutuplaşma var. Bu sert siyasal kutuplaşma hem partilerin hem partilerin dahil olduğu blokların kendi içine kapanmasına, seçmen tercihlerinin donmasına yol açıyor. Bu seçmen tercihleri bir buzulun altında kalıyor, hareket etme alanı kalmıyor. Bu iki ittifak içinde böyle. Yaşanan ekonomik kriz son 1 yıldan beri Cumhur İttifakı’nın tabanında azımsanmayacak bir değişime yol açtı. Bugün iktidar ve muhalefet bloğu olarak düşündüğümüzde yüzde 35-40, yüzde 60-65 gibi iktidar karşısında bir muhalefet bloğunun toplam oyu olduğu araştırmalarda yer alıyor. Ekonomik vaatler, seçmen geri çağırmaya yönelik seçim ekonomisi politikaları bu seçmenin o buzulun altından başını çıkarmasına imkan vermiyor çünkü ekonomik mesele dışında olayın bir de olayın politik-kültürel olayı var. Politik yönü çok keskin bir kutuplaşma var. Kültürel boyutu da var. Kültürel boyutu her partinin temsil ettiği bir kültürel bölünme var. Millet İttifakı açısından bakıldığında sosyal demokrat, Atatürkçü ve seküler kesimi temsil eden bir CHP, ılımlı milliyetçi, Atatürkçü yine seküler bir İYİ Parti, diğer tarafta Kürt seçmenleri temsil eden bir HDP var. Bu güçlü kültürel siyasal bölünmeler, ekonomi ile birleşince o seçmenin hareket etmesine yön değiştirmesine imkan tanımıyor. Bu da donmuş seçmen tercihlerinin bir sonucu’’ diyerek noktaladı.