Efe Can TAN/GERÇEKİZMİR - Türkiye Millet İttifakı cephesinde yaşanan sıcak gelişmeler ve aşılan krizler ile Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan'ın '10 Mart'ta açıklayacağız' mesajının gölgesinde 14 Mayıs'ta yapılması planlanan tarihi seçimler için geri sayıma geçti.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in yaşanan aday tartışmasının ardından 6'lı masadan kalkmasıyla başlayan ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş için Cumhurbaşkanı Yardımcılığı formülü uygulanarak aşılan krizin ardından Millet İttifakı adayını CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olarak açıkladı.
Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun Millet İttifakı cephesinde yaşanan krizi tüm detaylarıyla değerlendirirken, seçmen gözünde 6'lı Masa'nın yaşadığı kısa süreli depremin ‘Ülkeyi yönetemezler’ algısına dönüşüp dönüşmeyeceği sorusunu da yanıtladı.
Prof. Dr. Tosun, son tahlilde Akşener ve Kılıçdaroğlu arasındaki gerilimden kazan-kazan sonucunun çıktığını belirtirken, ‘Kılıçdaroğlu aday olma’ diyen kesimlerin ikna olup olmayacağı konusunda önemli mesajlar vererek Akşener ve İYİ Parti için masaya dönüş olmasaydı İzmir başta olmak üzere ülke çapında tabanında kırılma yaşanabileceğinin altını çizdi.
Tosun, seçmenin hangi saiklerle oy vereceği yönünde de önemi tespitler yaparken, HDP'nin konumlanması üzerinden 2 cephede yaşanacak etkileri de değerlendirdi.
‘KOALİSYON EŞİTTİR İSTİKRARSIZLIK’ ŞEHİR EFSANESİ!
-Kriz seçmende Millet İttifakı ülkeyi yönetemez algısı yaratır mı?
-Yok, Türkiye’de seçmenin en önemli beklentisi sert politik kutuplaşmanın sona ermesi ve Türkiye’de yaşanan ekonomik krizi kim çözecek... Kim çözecek sorusunun yanıtı tek kişi veya parti değil, kadrolar. Türkiye’deki siyasal kutuplaşmanın karşısında 6 partinin farklı siyasal gelenekten gelmesi farklı ideolojilerle beslenmesi ve Türkiye’de seçmenin uzlaşma arayışı bence seçmenin tam tersine bu çoklu yapıyı umut olarak görmesine neden olacaktır. Bir de dünyada koalisyonların çok başarılı ile uygulandığı bir sürü örnek var. İskandinav ülkelerinde mesela. Türkiye’de de 1999 sonrasında kurulan DSP-ANAP-MHP koalisyonunun başarısız olduğu söylenemez. Ekonomik kriz çıkmışsa bu krizin dinamikleri 80’li yıllarda uygulanan ekonomi politikalarıdır. Koalisyonlar istikrar üretmez bir şehir efsanesidir. Öyle bir şey yok. Doğrudan koalisyonlar eşittir istikrarsızlık, tek parti iktidarları eşittir istikrar değil. Kaldı ki mevcut hükümet de bir koalisyon hükümeti bunu da unutmayalım. Bu koşullar altında olumlu olarak algılıyor seçmen partilerin koalisyon içindeki varlığını.
ÇARPICI İZMİR ÖRNEĞİ: AKŞENER MASAYA DÖNMESEYDİ…
-Yaşanan krizin ardından kim kazandı, kim kaybetti?
-Son tahlilde Sayın Akşener’in masaya dönmesi kazan-kazan stratejisinin uygulanması olarak okunabilir ve tüm tarafların kazandığı bir sonuç ortaya çıktı. Sayın Akşener masaya geri dönmeseydi kendi seçmen tabanında azımsanmayacak ölçüde İzmir başta olmak üzere bir kırılma yaşanabilirdir. İYİ Parti’nin seçmen tabanında kentli liberal, seküler yaşam tarzı itibariyle laik ve CHP’ye uzak durmayan politik mesafesi AKP ve MHP’ye daha uzak bir seçmen var ve bu seçmenlerin hatırı sayılır bir kısmı büyük kentlerde CHP’ye kayabilirdi. Bu ortadan kalktı. Akşener masaya dönerek uzun günün kazananı olacaktır kendi cephesinden. Zaten diğer partiler kazanan ama uzun vadede hem parti içinde kendi liderliğinin güçlenmesi hem de partiyi merkez sağa taşıma konusunda eli rahatlayacak. Seçmen nezdinde bir karşılığı da olacak olumlu anlamda...
KILIÇDAROĞLU’NUN KAZANAMAYACAĞINA DAİR ALGI KIRILDI!
-‘Kılıçdaroğlu aday olma’ diyenler ikna olacak mı?
-Akşener’in konuşmasından sonra ortaya çıkanları dikkate aldığımızda bu ciddi bir hayal kırıklığı yarattı aday olma diyenlerin Kemal Bey’in bu süreçteki sakinliği oyun kuruculuğu inşa edici bir lider oluşu bence bir şekilde bu seçmenin özellikle negatif algısını dönüştürdü. Süreci çok iyi yönetti. İnşa edici lider oldu. Uzlaşmacı bir lider oldu. Birleşe birleşe kazanacağız söylemi bununla ilişkili. Aday olma diyen seçmen bunu görmüş oldu. Kılıçdaroğlu’nun kazanamayacağına ilişkin algı tamamen kırıldı. Günün sonunda ortaya çıkan tabloda Millet İttifakı yoluna devam ediyor. Bu koşullar altında o itirazın hiçbir gerçekliği kalmamıştır. Süreci yönetme konusunda ciddi bir başarısı oldu.
İMAMOĞLU VE YAVAŞ KAR TOPU ETKİSİ YARATACAK!
-İmamoğlu ve Yavaş seçime giden sürece nasıl etki edecek?
-İmamoğlu ve Yavaş açısından baktığımızda özel bir sosyolojik destekleri var o destek hem liberal hem milliyetçi kesimden gelen destek bir sinerji yaratacak bir kar topu etkisi yaratacaktır. Yavaş’ın ve İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak kurgulanmaları.
SİYASAL BİR MEŞRUİYET KANALI AÇTI!
-Kılıçdaroğlu’nun ’84 milyonun adayıyım’ vurgusuyla yaptığı konuşmayı nasıl değerlendirirsiniz?
-Kemal Bey’in konuşması tüm kesimlere kucak açan zaten onu daha önce de ‘Halil İbrahim Sofrası’ olarak anlatmıştı. Özellikle anmış olduğu isimler farklı kesimlerden mağdur olan isimler. Aday onlar diyerek bir siyasal meşruiyet kanalı açtı. Cumhurbaşkanlığı şahsında temsil etme anlamında. Bu açıdan önemli konuşmadaki mesajlar.
KATILIMCI, DEMOKRATİK BİR SİSTEM!
-İttifakın 12 maddelik yol haritasını nasıl değerlendirirsiniz?
-12 madde genel anlamda geçiş yolunda bir takım kurumsal düzenlemeler getiriyor. Yürütmeyi ittifak içindeki aktörler ve partiler arasında paylaştıran esnek iş birliğine dayanan bir yürütme öne çıkıyor. Daha katılımcı daha demokratik bir sistem önerisi dikkat çekiyor. Bir de yürütmenin kararnamelerle, kararlarla, düzenleyici işlemlerle yönetilmesi özellikle bu süreçte diğer parti liderlerinin desteklerinin alınması koşulu ile devam edecek bu da önemli. Yürütmenin çoğulculaşması anlamında önemli. OHAL ilanı başta olmak üzere bazı yetkilerin masadaki liderlerin görüşü alınıp uzlaşması ile çıkacak olması yürütme gücünün müzakereye dayalı kullanılması anlamında önemli. Geçiş süreci tamamlanıncaya kadar partili Cumhurbaşkanlığı ile yola devam edilecek ve CHP’de bir liderlik tartışması yaşanmaması için düzenlenmiştir bu da doğru bir ilke olarak dikkat çekiyor.
MATEMATİK REFERANS ALINIRSA…
-Seçimlere kadar 6’lı Masa’da başka tartışmalar yaşanır mı, milletvekili listeleri vs. konusunda bir başka fay hattı ortaya çıkar mı?
-Şimdi liderlerin ellerinde yakın dönemde yapılmış kamuoyu araştırmaları devreye girecek. Partilerin oy oranı hem stratejik illerde nasıl listeler oluşturulacağına karar verecekler. Bundan sonra süreçler matematik referans alınarak hazırlanırsa milletvekili listelerinin hazırlanması konusunda sorun yaşanmaz bu anlamda listeler ve aday sıralaması anlamında maksimum kazandıran bir strateji uygulanmış olur.
SEÇMEN GEÇMİŞE DEĞİL GELECEĞE BAKACAK!
-Türkiye çok önemli bir pandemi ve deprem atlattı ve devam eden bir ekonomik krizin içinde. Bunların ışığında seçmen hangi saiklerle oy kullanacak?
-Benim izlediğim kadarı ile Türkiye’de seçmenin talebi öncelikle demokrasi ve uzlaşı ama eş zamanlı olarak da ekonomik krizin çözülmesi var. Seçmen burada karar verirken değer temelli siyasetin referansları üzerinden değil yani kimlik üzerinden bir tercihte bulunmayacak. Sorun temelli boyutlu bir takım meseleler üzerinden oy verme davranışında bulunacak. 20 yıl seçmen hep geçmişe bakarak biz buna retrospektif oy verme davranışı diyoruz. İktidarın yaptıklarına bakarak onu ödüllendirmeyi tercih etti 2015’e kadar. 2015’in ardından önümüzdeki seçimlerde oluşacak iktidar bize ne verebilir diye prospektif ileriye dönük olarak bakacak. İleriye dönük bakarken geçmiş referans olacak, ama hangi geçmiş. 2007-2010 değil. 2020 sonrası. Ekonomik kriz önemli bir referans olacak. Depremin ilk günlerindeki iktidarın performansı referans olacak. Bunları olumlu yeterli görürse iktidarı destekleyecek ama olumsuz bakarsa bu prospektif oy verme anlayışı ile kendi hayatını hangi parti daha iyileştirecek o çerçevede oy verecek.
HDP’NİN DESTEĞİ…
-HDP Kılıçdaroğlu’na desteğini açıklarsa seçimi nasıl etkiler? AK Parti bunu kullanır mı?
-Şu anda kimlik eksenli bir oy verme davranışı olmadığı için HDP’nin Kılıçdaroğlu’nu desteklemesi burada oy verme davranışında belirleyici bir etken olmayacak.