MENÜ
İzmir 22°
Gerçek İzmir
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Siyaset Bilimci Tosun yanıtladı: Öcalan Türkiye’de siyasi bir aktör olabilir mi?
Güncel
25 Ekim 2024 Cuma 08:21

Siyaset Bilimci Tosun yanıtladı: Öcalan Türkiye’de siyasi bir aktör olabilir mi?

Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tosun MHP Lideri Bahçeli’nin gündeme damga vuran ‘Öcalan’ sözlerini değerlendirdi. Tosun, ‘Öcalan Türkiye’de siyasi bir aktöre dönüşebilir mi?’ sorusunu yanıtladı. Tosun, MHP Genel Başkanı’nın sözlerinin arkasında anayasa değişikliği veya Erdoğan’ı yeniden aday yapma fikri olmadığını söylerken, CHP’nin yerel seçimlerden sonra yakaladığı rüzgarın söz konusu süreçten nasıl etkileneceğini ‘İmamoğlu’ vurgusu ile açıkladı.

Efe Can TAN/GERÇEKİZMİR - Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan ile ilgili beklenmeyen sözleri Türkiye siyasetinin gündemini belirledi.

MHP lideri Bahçeli Öcalan için, “Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin Meclis’te DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse ‘Umut Hakkı’ndan yararlanmasının önü ardına kadar açılsın” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu Bahçeli’ye idam ipi atarken, CHP Lideri Özgür Özel, “CHP barışa giden bu sürecin tamamlanması için, terör örgütünün ortadan kalması için atılacak her adımı önemsiyor ve engel olmayacak” dedi.

Bahçeli’nin beklenmeyen çıkışı sonrası peş peşe açıklamalar gelirken Kürt sorununda çözüm yeniden gündeme geldi.

2013’te başlatılan ve taraflar arasında yürütülen çözüm süreci tıkanmış ardından güvenlik politikaları öne çıkmıştı.

Bahçeli’nin gündeme damga vuran açıklamaları şaşkınlıkla karşılanırken iddialar sürecin MHP Genel Başkanı’nın açıklaması ile başlamadığı ve 1 yıl öncesine dayandığı yönünde.

İmralı’da Öcalan ile görüşmek için heyetler gönderildiği ayrıca Suriye’de istihbarat düzeyinde istişarelerin yapıldığı öne sürülüyor.

Öte yandan Öcalan 4 sene sonra ailesinden biri ile görüştü. Öcalan’ın yeğeni DEM Parti Urfa Milletvekili Ömer Öcalan, Abdullah Öcalan ile görüşerek mesajını iletti. Öcalan mesajında, “Tecrit devam ediyor. Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim” dedi.

Sürecinde nasıl ilerleyeceği merak konusu olurken gelişmeleri Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun değerlendirdi.

TOSUN’DAN ‘PARLAMENTO’ VURGUSU VE ANKET AÇIKLAMASI

-Devlet Bahçeli’nin ‘Öcalan’ çıkışını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Prof. Dr. Tanju Tosun: Öcalan’ın yeğenini yapmış olduğu bir açıklamada söyledikleri var. Tecridin kaldırılması, koşulların uygun olması durumunda hukuki ve siyasi olarak bu konuda gücüm var diye açıklama yaptı. Kandil’den yapılan açıklamalarda olumlu bakanlar var, mesafeli yaklaşanlar var. Şu an için öngörülebilir bir durum yok fakat tabi ki Türkiye’nin güvenlik sorunu özellikle ulusal sınırları içinde çok büyük oranda halledilmiş durumda ancak bu geleceğe yönelik bir tehdit olmayacağı anlamını taşımıyor. Bir şekilde bu sorunun kökünden halledilmesi gerekiyor. Türkiye’nin iç huzuru için. Olayın uluslararası ve jeopolitik boyutu var. İsrail’in Filistin ve Lübnan’a yönelik saldırıları. Ardından Suriye’ye yönelik bir takım girişimleri dikkate alındığında jeopolitik açıdan önemli bir durum söz konusu. Türkiye yapmış olduğu askeri harekatlarla Kuzey Irak’ta önemli ölçüde terörün ülkeye yönelmesini engellemiş durumda. Burada Türkiye’nin bölgede askeri gücü var kontrol gücü var. Benzer şekilde özellikle Kuzeydoğu Suriye örneğini de düşündüğümüzde Türkiye buradan da gelebilecek tehditlere karşı içeride güvenliğini tamamen sağlamak istiyor. O anlamda içeride güvenliği sağlamak dışında bir de bir arada yaşama konusunda bir arayışları var. Bu açıdan Bahçeli’nin değerlendirmesi önemli kanımca. Özgür Özel’inde yapmış olduğu bir açıklama var, ben iktidarın karşısına konumlansam belki bundan kısa vadede siyasi kazanç elde edebilirim ama önemli olan Türkiye’nin yarınlarında kazançlı çıkması. Özgür Özel de olumlu yaklaşıyor. Temel mesele burada bu sürecin toplumsal rıza ve mutabakata dayalı olarak gerçekleşmesi. Devlet politikası inşa ediliyor ama devlet politikası salt siyasal iktidar merkezli değil parlamento merkezli olması daha uygun. Ne için rıza ve meşruiyetin tesisi için. Araştırmalar var bir şirket çözüm süreci kavramını kullanarak sormuş. Yüzde 49 destekleyen bir kitle var. 43,7 desteklemeyen bir kitle var. Destekleyenler için Dem Partililer yüzde 80, CHP’liler yüzde 60, AK Parti ve MHP seçmeni yüzde 50’nin altında. Burada tabi MHP’nin bu süreci hem seçmeni hem de teşkilatları açısından iyi yönetmesi gerekiyor. Bunun yolu da bunun bir Türkiye’nin gelecek huzuru ve refahına yönelik bir proje olduğunu olarak takdim edilmesi gerekiyor. Sürecin de parlamento içindeki müzakereler ve mutabakat ile yapılması bu sorunun rıza yolu ile halledilmesi için önemli.

“NEDEN ANAYASA VEYA ERDOĞAN’I ADAY YAPMAK DEĞİL”

-Bahçeli’nin bu çıkışının anayasa değişikliği için DEM’in desteğini almak ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yeniden aday yapmak için olduğu yönünde yorumlar da var. Siz nasıl bakıyorsunuz?

T.S: Bu bir neden değil. Neden olduğu kanaatinde değilim. Girişimin fikirsel arka planı bu değildir. Sonuç itibari ile böyle bir çıktı ortaya çıkabilir. Çünkü biliyoruz 2015 sonrası kademe kademe özellikle DEM seçmenlerinin AK Parti ile arası açıldı ve Kürt seçmenlerden gelen destek azalmıştı. Burada süreç yönetilir ve taraflarının beklentilerine uygun bir çıktı ortaya çıkarsa burada DEM seçmenin Cumhur İttifakı’na bakışı farklılaşır. Sadece seçmen bazında değil parlamento içinde de DEM milletvekillerini anayasa değişikliğine bakışı farklılaşabilir. Dolayısıyla bir neden değil bu sürece ilişkin ama böyle bir sonucun Cumhur İttifakı’nın anayasa değişikliği için aradığı desteğe en azından referanduma gidebilecek bir katkı yapabilir. Referanduma giderse DEM çizgisine tatmin edici bir süre. İşlerse referandumda bunun katkısını görebilir Cumhur İttifakı.

“TÜRKİYE’NİN KIRMIZI ÇİZGİLERİ VAR”

-Çözüm sürecinden sonra AK Parti sert bir rota değişikliğine gitti. Kürt vatandaşların Selahattin Demirtaş’ın hapiste olması ve yaşanan kayyım süreçleri düşünüldüğünde gelişmelere bakışı nasıl olacak? Bir toplumsal altlık var mı sürecin gelişebilmesine yetecek kadar?

T.S: Şu anda hiçbir şey bilmiyoruz. Sadece liderlerin açıklamaları var. İçi nasıl doldurulacak. Bugün 1 yıldan beri bir takım görüşmeler olduğunu öğrendim. Oluyor mu, olmuyor mu? Görüşmeler oluyorsa içeriği nedir? Bu konuda herhangi bir bilgimiz yok. Şu açık ki Türkiye’nin ve toplumun bir takım kırmızı çizgileri var. Anayasa’nın ilk 4 maddesinin değiştirilemez oluşu bu bir kırmızı çizgi. Anayasa değişikliğinde böyle bir düzenleme olmayacağı ifade ediliyor. Buna muhalefet içinde DEM nasıl yaklaşır onu görmek lazım. Selahattin Demirtaş’ın yapmış olduğu paylaşımı dikkate aldığımızda Öcalan’ın destek vermesi halinde Demirtaş’ın sürece katkı koyacağı şeklinde en azından manevi destek anlamında karşı çıkmayacağı yönünde bir izlenim ediniyoruz. Öcalan’ın bir aktör olarak dikkate alınması karşısında Cumhur İttifakı seçmeni tabanı nasıl bir pozisyonlar çünkü milliyetçi hassasiyetler de güçlü. On binlerce şehit oldu Türkiye’de. Bunu çok akıllı bir şekilde yürütmeleri gerekiyor. Sınırlarımız dışına bakıldığında Irak, Suriye ve İran açısında bakıldığında. Türkiye’nin bu meseleye dair olumlu adımlar atması Türkiye’yi bölgede güçlü bir aktör olarak öne çıkartabilir. En azından iç güvenlikte bir terör tehdidi olmadan Türkiye’nin diğer sorunlarına odaklanma gibi bir imkan yaratacak. İç huzurunu sağlammış bir Türkiye başak sorunları çözmeye odaklanır ama altını çiziyorum parlamento içinde ve toplumun rızası alınarak bu süreci yönetmek gerek. 

“İMAMOĞLU FAKTÖRÜ VAR!”

-CHP’nin yerel seçimler ve sonrasında yakaladığı bir ivme var. Kürt sorununda çözüme gidildiği görülürse rüzgar tersine döner Cumhur İttifakı’nda bir yükseliş görür müyüz?

T.S: Yapılan araştırmalarda Türkiye’nin en önemli sorunları nedir dendiğinde birinci sorun ekonomi olarak öne çıkıyor. Ekonomik sorunlar, gelecek kaygısı bu tür politik sorunların çözümü bu sorunların arkasından geliyor seçmen bazında bakıldığında. Bir miktar destek üretebilir ama burada önemli olan muhalefetin sürece nasıl yer alacağı, neleri gündeme getirecek bütün bunlar önemli. Bir de Ekrem İmamoğlu faktörü var. İmamoğlu CHP’de değil Türkiye için önemli bir aktör olduğu için. Muhalefetin bu sorun çözülse bile iktidar yüzü görmeyeceği şeklinde bir değerlendirme yapmak çok zor çünkü dediğim gibi toplumsal desteği çok güçlü olan bir karizmatik lider olarak İmamoğlu ulusal politikaya hazırlanıyor. Bu değişken devreye girdiğinde muhalefet açısından bir miktar kayıp yaşasa bile o kaybı telafi edebilecek bir aktör olduğunu düşünüyorum ben.

ÖCALAN TÜRKİYE’DE SİYASİ BİR AKTÖRE DÖNÜŞEBİLİR Mİ?

-Öcalan’ın Türkiye toplumunun gözünde bir siyasi aktöre dönüşmesi mümkün olur mu?

T.S: Yok. Öyle bir şey Türkiye’de geçmişte yaşanan terör eylemlerini dikkate aldığımızda böyle bir aktör olması, Kürt seçmenleri dışında mümkün değil ama Kürt seçmenleri nezdinde bir etkisi olabilir. Bütün olarak bakıldığında mümkün değil diye düşünüyorum. Milliyetçi refleksleri çok güçlü olan bir seçmen kitlesi var. On binlerce şehit geçmişte var. Kürt seçmende bir karşılığı var ama onun ötesinde parlamento içi siyasetin aktörleri geçmişten bugüne ve yarın da daha belirleyici olur diye düşünüyorum.

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Aydın İbrahimov
 26 Ekim 2024 Cumartesi 19:35
Güzel reports. Tanju bey gayet net bir şekilde siyasi panoyu çiziyor. Bilimsel seviye yüksek.
Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gerçek İzmir