MENÜ
İzmir 22°
Gerçek İzmir
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Soyer'den '2023' mesajı: 100. yıla yakışır bir İzmir!
Yerel Yönetimler
16 Nisan 2021 Cuma 23:21

Soyer'den '2023' mesajı: 100. yıla yakışır bir İzmir!

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer, 2020 yılı faaliyet raporunun oy çokluğuyla kabul edildiği meclis toplantısında konuştu. Soyer, " Önümüzdeki iki yılda Cumhuriyet’in yüzüncü yılına yakışan bir İzmir kurmanın kararlılığını taşıyorum" dedi.

GERÇEKİZMİR- İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Nisan ayı olağan meclis toplantısının üçüncü oturumu Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde (AASSM) gerçekleşti. Toplantıda İzmir Büyükşehir Belediyesi ve ESHOT Genel Müdürlüğü 2020 yılı faaliyet raporu görüşüldü.  

Faaliyet raporlarına ilişkin söz alan CHP Grup Sözcüsü Nilay Kökkılınç, Büyükşehir Belediyesi’nin ve ESHOT Genel Müdürlüğü’nün 2020 yılı içerisinde yaptıkları çalışmaları sıraladı ve faaliyet raporlarının ikisine de olumlu oy kullanacaklarını açıkladı.

AK Parti Grup Başkanvekili Özgür Hızal, İzmir Büyükşehir faaliyetlerinde eleştirilerde bulundu ve “Göreve geldiğiniz günden bugüne 730 gün geçmiş. Kullandığınız bütçe yaklaşık 14 milyar TL. Büyükşehir’e bağlı şirketleri saymıyorum.  Yaşanan olumsuzluklar Büyükşehir’in yatırımlarını engelleyecek büyüklükte mi, sormak lazım. Büyükşehir’in bu yılki gelir bütçesi 6 milyar 195 milyon. Geçten yıl 4 milyar 900 milyon. Merkezi idareden 4 milyar 298 milyon. Bu yıl ve geçen yıl da 89 milyon bir kesinti yapılmış. Soyer’in ortaya koyduğu vaatlerin artık burada çok fazla dile getiremeyeceğiz. 730 günlük süreçte bu noktada ciddi adımlar atılmayacak. Bunların kalan sürede tamamlanmasını beklemiyoruz. Cemre ne suya, ne havaya, ne suya düşmeyecek. Bundan önce yapmadıklarınız yapamayacaklarınızın teminatıdır diye biliriz” dedi.

3.3 MİLYAR YATIRIMA AYRILMADI
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesinin yüzde 43’ünü yatırıma ayırmasına değinen Hızal, “Bütçenin 3. 3 milyar TL’si yatırıma ayrıldığını söylediniz. Hepiniz bunun böyle olmadığını anlayabiliyoruz. Bir takım kelimesel oyunlar yapılmış. Bunun içerisinde 1. 6 milyar’ı hizmet ve alıma ayrılmış. Yatırım yapılsaydı, faaliyet raporunda alternatif yollar, yeni yeşil alanlar, otoparklar olacaktı. Kentsel dönüşümde ciddi adımlar atılacaktı. Demek ki yatırım yapılmamış.  Bu yıl Buca metrosu için hiç bütçe ayrılmamış. 5 yıl içerisinde Buca metrosu kullanılacak denildi. Ama bu gidişatla olmayacak. Asfalt yapımında 350 bin, alt ve üst geçitler 425 bin TL bağlantılar için 14 milyon, toplamda 1 milyar dileyim. Yanı bütçenin yüzde 15 demektir. Yatırımlara 3.3 milyar ayrılmış değil. Sürekli bir mazeret üretiyor. Yakın zamana kadar merkezi hükümetin engel olduğunu söylediler. Bunun bir işe yaramadığını anladılar. Bu yıl da koronavirüs salgını öne sürüyorlar. COVİD 19 nedeniyle Bu yatırımları yapamadı, bu bütçeyi sosyal yardımlara mı ayırdı” diye konuştu.  

İZBETON NE İŞ YAPIYOR
Hızal, “İzmir’de hayattan bıktıran trafik sorunu var. Trafiğin sebebi Kovid 19 oluyor. Bazen yoğun yağmurlar. Bazen İzmirlilerin kazaları oluyor. Bu trafiğin asıl nedeni Büyükşehir olmuyor. Bir önceki yönetimin hayata geçirdiği projeleri raylı sistemde devam ettiniz. Raylı sistemde mevcut yönetim olarak bir katkı sağlayamadınız.  2020 yılında 2 milyon asfalt yapım 900’de kaldı. Buca, Bornova ve Garaj arasında bağlantı yapımı yüzde 22’miş. Ne kadar yapılmış yüzde 0! 3 yıl geçti, daha birinin ihalesi yeni yapıldı. ‘Şirketler çekildi’ diyeceksiniz. İZBETON ne iş yapıyor? O yapsın. Bu hızla giderseniz bu yolu 50 yılda bitirirsiniz.  Yol, kavşak yapmayan Büyükşehir ‘huni’ ihale yapmış. Eğer siz yüzde 43 yatırımın üzerine huni koyma ihalesini koyuyorsanız vay bizim halimize. 2020 yılında faaliyete girmiş bir otopark yok. Büyükşehir’in kasasında İzmirlilerden toplanan otopark ücreti ne kadar? 15 milyon yatırım yapılmış, ama hiçbir otopark faaliyete geçirilmemiş” ifadelerini kullandı.

MHP Grup Başkan Vekili Selahattin Şahin de, “Faaliyet raporunun daha vizyonel şekilde hazırlanması gerekiyordu. Söylenecek çok şey var ama Özgür Bey’in söyledikleriyle benim söyleyeceklerim örtüştüğü için konuşmamı uzatmayacağım. İnşallah bu faaliyet raporu daha gerçekçi bir şekilde hayata geçer” dedi.

İYİ Parti Grup Başkan Vekili Kemal Sevinç ise, faaliyet raporlarına ilişkin şunları söyledi:  Tüm dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan salgın ilimizde yaşanan deprem, şiddetli yağmurlar sonucu meydana gelen olumsuzluklara rağmen belediyemiz tüm imkanlarını seferber etmiştir. 2020-2024 yılları stratejik plan hedefleri doğrultusunda 2 yılı geride bıraktık. Planlanan hedeflere yaşanan mücbir sebeplerden dolayı erteleme olsa da hizmetler devam etmiştir. Hedeflenen projeler tamamlanıp İzmir halkının hizmetine sunulacaktır.”

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer eleştireler karşısında şu açıklamaları yaptı: 

3,9 MİLYAR BÜTÇEYE ULAŞIYORUZ
Valimiz 2. 9 milyar yatırımın belediyemize ait olduğunu açıkladı. Bu yatırımları biz belirlemiyoruz. Bunun bir rehberi var, buna göre bakanlık bu ayrımı yapıyor. Bizi Türkiye’deki belediyeler arasında yüzde 43 oranlık yatırımla en üst sırada değerlendiriyor. Biz bunu değerlendirmeyi yapmıyoruz. Bunu bakanlık yapıyor. Yatırım bütçesi en büyük belediye olmaktan iftihar ediyoruz. Sadece Narlıdere metrosuna harcadığımız 2020 1 milyar 54 milyon. Asfalt çalışma için 940, 8 milyon TL iki araba vapur için 137.2 milyon TL,  opera binası için 58 milyon TL otopark 34, İzmir tarih 19, yeşil alan 32 milyon TL. Bunların toplamı 2.9 milyar. Bunlar huni falan değil. Gemiler, opera binası, metro. Kaldı ki ESHOT ve İZSU yatırımlar giderleri yok. Bunları eklediğinde bu 3.9 milyarlık bütçeye ulaşıyoruz. Bu yüzde 43 bizim yaptığımız bir oran değil. Büyükşehir’in 18. 3 milyarlık borçlanma kapasitesi var. Yasal olarak hakkımız. Toplam borcumuz, 7. 8 milyar. Yani borçlanmanın yüzde 42 kapasitesini kullanıyoruz. 2021 yılı gider bütçemiz 9 milyar TL. Gelir bütçemiz ise 7.3 milyar TL. Yani bir yıllık gelirimizle ödenebilecek bir borcumuz var. Bu borç 2020 yıllara kadar uzanan bir süreç. 2020 yılında lojman, arsa ve konutlardan satışlardan elde ettiğimiz miktar 189 milyon TL. Aynı yıl içerisinde kamulaştırma için harcadığımız tutar ise 180 milyon TL. İlçelere yapılan yatırımlarda toplam 5 milyonluk bir ödenekten söz edildi. 3 belediyemizde 2020 yılında hak ediş olarak ayrılan rakamdır bu 5 milyon. Toplam  belediyelerimiz için 43 milyon bir bütçe vardır. 2021 yılında ise bu 100 milyondur. Homeros ve Otogar arasında yapılan tünelden bahsediliyor. İZBETON’un yapılması isteniyor. İZBETON’un bunu yapması için yeterlilik belgesi yok. Bu çok az firmada var.  Yeşil alan ile ilgili ise 585 bin 563 metre karelik alan oluşturdu. 

150 MİLYONLUK BÜTÇE AZ
Küçükbaşla hayvanları damızlık birliğinden alıyoruz. Karantina nedeniyle ve yönetim değişikliğiyle nedeniyle temin etmekte zorluk çektik. Ama biz boş durmadık üreticilerden almak üzere harekete geçtik. Bütün o farkı kapatacak alımı gerçekleştirecek. Tarımda 150 milyonluk bütçenin çok az olduğu ifade edildi. Ben bundan çok doğru buluyorum. Bundan çok daha fazla harcamamız gerekiyor. Bunu kahraman olarak yapmıyoruz. Küçük üreticimizin canı yanıyor. Biz gücümüz yettiğince derdine derman olmak istiyoruz. Yoksa kahramanlık peşinde değiliz. Hakan Bey Ege Mahallesi’nden hacizlerden bahsetti. Yasa gereği dava açılmaması kamu zararına neden olacak. Henüz mahkeme bedelleri belirlenmemiş kişiler herhangi bir haciz gitmesi söz konusu değil. Belediyemiz tahsilat için değil, kamu zararı için dava açtı.  İzmir’de şu ana 27 ilçede buluşmalar gerçekleştirerek, 1163 muhtarla yüz yüze bir araya geldik. Muhtarlarımızın kimi yeni otobüs hatları istiyor, kimi asfaltla ilgili talepleri dile getiriyor, kimisi su altyapısı, kimisi halı saha ya da çocuk oyun parkı ihtiyacından söz ediyor. İlgili bürokratlarımızla her talebi ve iletilen her sorunu tek tek not alıyor ve planlamamızda öncelikli hale getiriyoruz.

İki yıl boyunca, aldığım her karar ve attığım her adımda, sizlerin farklı görüşlerini kendime rehber edindim. Görüşleri birbirine benzeyen veya farklı olan her biriniz, benim yol arkadaşımsınız. İki yıl önce yürümeye başladığımız bu ortak yolda, İzmir’in refahını artırıyor ve adilce paylaşılmasını sağlıyoruz. Bugün, görev süremizin ikinci yılını tamamladık. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılına ise sadece iki yıl kaldı. Türkiye’de ve Dünya’da rejimler ve iktidarlar değişti. Ne var ki, Cumhuriyet’in yaslandığı şiar hiç değişmedi, asla da değişmeyecek. Bu şiarın İzmir’deki yegane mahalli ve güvencesi ise, işte tam burasıdır. İzmir halkının iradesini, maddi ve manevi değerlerini emanet ettiği bu demokrasi meydanıdır. İzmir Büyükşehir Belediye meclisimizdir. Bu yüzden bu Meclis’in Başkanlığı, görevimin en kıymetli parçasıdır. Bu akşam, iki yıl öncesinden çok daha heyecanlı ve çok daha kararlıyım. Öncelikle, iki yılda, sadece iki yılda sizlerle birlikte başardıklarımızı paylaşacak olmanın heyecanını yaşıyorum. Dahası, önümüzdeki iki yılda Cumhuriyet’in yüzüncü yılına yakışan bir İzmir kurmanın kararlılığını taşıyorum. Bu yolu, Cumhuriyet’i kuran, bunun için canını ortaya koyan atalarımızdan feyiz alarak yürüyeceğiz. Alın terimiz, ortak aklımız, bir o kadar da hoşgörü ve vicdanımızla. Bu hem atalarımıza hem de bizden sonraki nesillere borcumuzdur.  Bu sözlerim, asla bir tasavvur değil. Sözlerim, iki yıl boyunca attığımız sağlam temellere, kadim şehrimiz İzmir’in köklerine ve sizlerin rehberliğine duyduğum kati güvenin bir eseridir.  2019 yılında Meclisimizde oybirliği ile kabul edilen ve Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma hedefleri ile yüzde yüz uyumlu olan İzmir Büyükşehir Belediyesi Stratejik Planı doğrultusunda, çok sayıda faaliyet yürütüyoruz. Bu faaliyetlerin tümü, dört mücadele alanı etrafında birleşiyor: İzmir’in refahını büyütmek. Refahın adil bir şekilde paylaşılmasını güvence altına almak. Doğayla uyumlu bir yaşam tesis ederek şehrimizin dirençliliğini artırmak.  Şehrimizin yaşam kalitesini yükseltmek ve birlikte yaşam kültürünü teşvik etmek.  Bu akşam, her biriyle ilgili neyi, neden yaptığımızı sizlerle paylaşmak istiyorum.

AMAÇ REFAHI ARTIRMAK
Dünyada ve Türkiye’de büyüyen ekonomik kriz, birinci mücadele alanımız. İki yıl boyunca Belediyemizi, bağlı kuruluşlarımızı ve iştiraklerimizi bu krizle mücadele edebilecek şekilde yeniden yapılandırdık. İzmir’in refahını büyütme hedefine odaklandık.

Dış ilişkileri güçlendirmek, bu mücadele alanımızın, yani İzmirlinin ekmeğini büyütme hedefimizin başlangıç noktası. Zira İzmir gibi bir liman şehrini kendi kabuğu içinde saklayarak büyütmeniz mümkün değil. Dünyayla bütünleşmiş bir yapı kurmanız gerekiyor. Bir şehrin ekonomisini büyütmek istiyorsanız o şehri dünyaya tanıtmayı başarmak mecburiyetindesiniz.

Bu doğrultuda, iki yıl gibi kısa sürede yoğun bir mesaiyle İzmir için yeni iş ortaklıkları kurduk. Tarihsel olarak bağlantıda olduğumuz coğrafyalara, Akdeniz Havzası, Avrupa ve tarihi İpek Yolu’nun diğer ucu Çin’e odaklandık. Çok sayıda yeni yatırım, kredi ve ticaret anlaşmasının yapılmasını sağladık.

İki yıllık çalışmamız sonucunda İzmir’e kazandırdığımız dış yatırım miktarı 16 milyar Lira. Bunun büyük kısmı düşük faizli ve çok uzun vadeli yatırım kredisi anlaşmaları. Öncelikle şunu belirtmek isterim. Yatırım kredisi temin etmek, dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir kuruluş için kolay bir iş değil. İki yılda sağlanan yatırımların tamamı, ekiplerimizin mahir çalışmaları ve İzmir için geliştirdiğimiz evrensel nitelikteki stratejinin bir sonucu. Kararlı, odaklı ve doğru adımlar atarak verdiğimiz kurumsal mücadelenin meyvesi. 

İKİ BÜYÜK PROJEMİZ; NARLIDERE VE BUCA METROLARI
İkinci açıklamak istediğim konuysa şu. Yaptığımız anlaşmalarının hiçbiri, Belediyemizi kısa, orta veya uzun vadede karşılıksız borç yükü altına sokacak mahiyette değil. Zaten bu kredileri alabilmenin ön koşulu, geri ödeme kapasitenizin olması. Alınan kredilerin çoğunluğu, yatırımın hemen ardından Belediyemize yeni gelir kaynağı sağlayan, kendi kendini geri ödeyen projelerle ilgili. Narlıdere ve Buca metroları bu kapsamdaki iki büyük projemiz.

Göreve başladığımızda yüzde 12’si yapılmış olan Narlıdere Metrosu için hızla 125 milyon Euro’luk finansman sağladık. İki yıl bile dolmadan, olağanüstü bir hızla bu hattaki çalışmalarımızı, yüzde 74 tamamlanma seviyesine getirdik. Pandemiye rağmen yer altında 11 kilometre tünel kazdık, ışığı gördük.

Çiğli ve Karşıyaka ilçeleri arasında önemli bir ulaşım alternatifi oluşturacak Çiğli Tramvayı’nın temelini attık. 441 milyon 182 bin liralık yatırımla toplamda 11 kilometre uzunluğunda ve 14 istasyondan oluşan Çiğli Tramvayı’nı, iki yıl sonra Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında hemşerilerimizin hizmetine sunmuş olacağız.

Uzun ve meşakkatli müzakereler sonunda, 1 milyar 70 milyon Euro’luk bütçesiyle İzmir tarihinin en büyük yatırımı olan Buca Metrosu ile ilgili uluslararası bir konsorsiyum oluşturduk. Meseleyi İzmir’in ortak menfaati olarak gördüğümüz için, hiçbir siyasi kaygı taşımadan sürecin içindeki herkesle şeffaf ve açık ilişkiler geliştirdik. Sonucunda, Türkiye ve dünyadaki tüm paydaşlarımızı şu konuda ikna ettik: İzmir, Avrupa’nın en büyük yatırımlarından biri Buca Metrosu’nu tamamlamaya muktedirdir. Avrupa Kalkınma Bankası EBRD ile anlaşmamızın faiz oranı yüzde 3.20; vadesi ise dört yıl anapara geri ödemesiz 12 yıl. Böylelikle İzmir için olabilecek en ucuz yatırım kredilerinden birini temin etmiş olduk. 

Buca ve Üçyol arasında büyük bir nüfusa hizmet edecek ve şehrimizdeki trafik yükünü çok ciddi rahatlatacak bu metro hattımızın, kredi anlaşmaları onaylandı ve uluslararası ihale süreci başladı. İnşallah, proje inşaatına Kasım ayında başlayacağız. 

BİNLERCE GENCİMİZE YENİ İŞ İMKANI
İzmir’e kazandırdığımız bu dış yatırımların, binlerce gencimiz için yeni iş imkanı ve aş olduğunu hatırlatmak isterim. Bu yatırımlar, sadece bir ulaşım projesi değil, aynı zamanda bu zor dönemde İzmir ekonomisini büyüten bir kaldıraç. Nitekim, Çiğli Metrosu ihale şartnamesinde genç mühendis istihdamını zorunlu kılarak bu vizyonumuzu sürecin tüm detaylarına nüfuz ettirdik. Dahası, Buca Metrosu ve diğer büyük yatırımlarımız sayesinde sadece projede çalışanların değil, bölgedeki esnafın, imalat ve hizmet sektörlerinin de refahı artacak. On milyar liralık bir yatırımı İzmir’le buluşturmamız sonucunda şehrimizin tüm sektörleri canlanacak. 

Bu noktada dünya ile kurduğumuz bağın kentteki refahı ne kadar artırdığını vurgulamak isterim. Yeni küresel ekonomi içinde ülkeler, kentler birbirlerine daha fazla bağlandı. Teknoloji, üretim, lojistik, finans süreçleri gelişti ve yerel yönetimler gittikçe öne çıkar hale geldi. Bu yarış içerisinde biz de İzmir ve İzmirliler için en iyi sonuçları ortaya koymak için çalışıyoruz.

DÜNYA BANKASI İLE ORTAKLIK
Bunun en somut örneği Dünya Bankası ile kurduğumuz ilişki. Dünya Bankası’nın özel sektörü finanse eden kolu İzmir’de bizi ziyaret etti. Ben onlara bir salyangozun kullandığı stratejileri örnek vererek doğa ve birbirimizle uyumun altını çizdim. Antenleri sayesinde dünya ile kurduğu iyi iletişimi tarif ettim. Vakur bir şekilde ilerlerken, arkasında nasıl iz bıraktığını vurguladım. Sert kabuğuyla ne kadar dirençli olduğunu, kentimizin de böyle olması için çalıştığımızı anlattım.

Bu anlatım Dünya Bankası’nın vizyonu ile de örtüşüyordu ki, İzmir ile ortaklık süreci başladı. İlk önce bizi Barselona’da bir çalışma ziyaretine davet ettiler. Burada İzmir ile ilgili beş saat süren bir çalışma yaptık. Dünya’nın dört bir yanından belediye başkanları, bürokratlar, uzmanlar 40 kişi İzmir ile ilgili düşündük, tartıştık, değerlendirmeler yaptık. Bu başarılı ve verimli çalışmayı takiben Dünya Bankası bizi Washington’a küresel merkez ofisine davet etti. Üstelik bu ziyaret Belediyelere finansman sağlayan Dünya Bankası biriminin Türkiye’den çekilmeye karar vermesinden bir kaç ay sonra oldu. Dünya Bankası’nın üst düzey yöneticileri ile görüşmeler yaptık. Yaşlı bakımından, atık yönetimine, ulaşımdan, akıllı kent uygulamalarına kadar iyi uygulamalar geliştirecek pilot çalışmaları İzmir’de yapmak üzere el sıkıştık. Örneğin sekiz proje için İZSU eliyle 34 Milyon Dolarlık yatırım kredisini kentimize kazandırdık. Açık veri portalını birlikte geliştirdik.

250 MİLYON DOLARLIK YEPYENİ BİR KAYNAK
Tam bu sürecin ortasında, 30 Ekim depremini yaşadık. Dünya Bankası ile kurduğumuz uzun vadeli ilişki bu afet nedeniyle yaşamsal bir hale geldi ve İzmir’e dünyada çok az şehrin erişebildiği acil durum kredisinin kapılarını araladı. İzmir’deki orta hasarlı binaların yeniden yapılabilmesi için 250 milyon dolarlık yepyeni bir kaynağı, İzmir’e kazandırmamız söz konusu. Bu kaynağın ilk ödemesi beş yıl sonra başlamak üzere, 30 yılda ve yüzde 1,5 faizle geri ödenmesi müzakere ediliyor. Bu kaynak binlerce mağdur vatandaşımıza güvenli konut sahibi olması için kullandırılacak. Kredinin bir kısmı ise sel felaketlerini önlemek ve körfezi temizlemek için inşa ettiğimiz yağmur suyu ayrıştırma sistemlerine aktarılacak.

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın doğrudan katıldığı kredi müzakerelerinin bir kaç ay içinde sonuçlanmasını bekliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın tıpkı Buca Metrosu’nda olduğu gibi bu çok hayati anlaşma için de onay vereceğine ve İzmir’in yanında olacağına yürekten inanıyorum.

İzmir’e kazandırdığımız yatırım kredileri sayesinde elde ettiğimiz katma değer, aynı zamanda Türkiye ekonomisine de güç veriyor. Dolayısıyla, bunca emek ve adanmışlıkla ortaya çıkan bu başarının “İzmir borç bataklığına sürükleniyor” sığlığına hapsedilmesine razı olmak asla mümkün değil.

İzmir’in refahını büyütmek için yaptığımız çalışmalar elbette sadece kredi ve dış yatırım anlaşmalarıyla sınırlı değil. Dış ticaret, tarım, turizm ve sanayi, İzmir’in reel ekonomisini büyütmek için odaklandığımız ana sektörler.

İZFAŞ FUARLARININ OLUŞTURDUĞU TİCARET HACMİ 4 MİLYAR DOLARIN ÜZERİNDE
Fuarlar Şehri İzmir’in fuarcılık şirketi İZFAŞ, pandemi döneminde dahi şehrimizin ticaret hacmini büyütmeyi başardı. İZFAŞ fuarlarının İzmir ve Türkiye için oluşturduğu ticaret hacmi 4 milyar doların üzerinde. Bunu daha da büyütmek için düzenlediğimiz fuar sayısını yüzde yüzden fazla artırdık. Belediye şirketimiz İZFAŞ, pandeminin ardından fuarlar serbest bırakıldığında yılda 17 yerine 37 fuar düzenlemek için tüm hazırlıklarını tamamladı.

İzmir Enternasyonal Fuarı’nı 2020’de 89. yılında, pandemi koşullarında Akdeniz Teması ile düzenledik. Fuar kapsamında dört Akdeniz ülkesinden bakanların katılımı ile yapılan İzmir İş Günleri’nde İzmir’i Akdeniz ticaret ve lojistiğinde yeniden bir aktör olarak konumlandırdık. 

Fiziki fuarların tümüyle kapandığı 2020 yılında, İZFAŞ, tamamı özgün bir dijital altyapı ile sanal fuarlar düzenlemek için kendi altyapısını kurdu. Türkiye’nin en büyük ve en modern fuar alanı Fuar İzmir’in 3D modellemesi yapılarak büyük bir hızla oluşturulan “Digital İzmir Fair” platformunda Olivtech, ekoloji ve turizm sanal fuarlarını düzenledik. Diğer yandan, fuarlarımızın halk sağlığı açısından uygun bir şekilde düzenlenmesine yönelik olarak, Fuar İzmir için TSE COVİD-19 Güvenli Alan Belgesini aldık. 

Dünya Belediyeler Birliği’ndeki seçimi kazanarak, dünyanın en önemli kültür etkinliklerinden Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Kültür Zirvesi’ni İzmir’e taşıdık. Zirveye Eylül 2021’de ev sahipliği yapıyoruz. Dünyanın her yerinden 500’ün üzerinde kültür sanat üreticisini İzmir’de buluşturacak bu zirve, şehrimizin uluslararası tanınırlığını sağlayacak ve İzmir’in kültür sanat ekonomisini büyütecek.

İzmir’e kazandırdığımız diğer bir uluslararası fuar, 2026 Botanik EXPO. Bu fuarı İzmir’e taşımamızın nedeni, Bayındır ve Ödemiş başta olmak üzere İzmirli üreticinin süs bitkileri ihracatını artırmak. 2026 Botanik EXPO ile, İzmir’i iklim krizine dirençli peyzaj bitkisi üretiminin dünyadaki öncüsü haline getirerek, rekabetin düşük ancak talebin çok yüksek olduğu bu yepyeni pazardaki yerimizi alacağız. 4,5 milyon ziyaretçi beklediğimiz 2026 Botanik EXPO’su, 2030 Dünya EXPO’su hedefimiz için de çok önemli bir kilometre taşı olacak. 

TERRA MADRE FUARINI İZMİR’LE BULUŞTURUYORUZ
Dünya Slow Food organizasyonuyla sağladığımız mutabakat doğrultusunda, dünyanın en büyük ve saygın gastronomi fuarlarından birini, Terra Madre fuarını İzmir’le buluşturuyoruz. Terra Madre Anadolu, dış ticaretle ilgili çalışmalarımızın İzmir’in hızla büyüttüğümüz tarım ekonomisine bağlandığı bir vizyon projesi. Mayıs 2022’de düzenleyeceğimiz Terra Madre sayesinde, İzmir’den Türkiye’nin tüm küçük üreticilerine dünya gıda ticaretinin kapılarını açıyoruz. Ülkemizde üretilen ve fakat dünya piyasalarında bilinmediği için karlılığı düşük yerel ve nitelikli gıda ürünlerimizi, dünyadaki alıcılarıyla buluşturuyoruz.

İZMİR TARIMI KURAKLIK VE YOKSULLUKLA MÜCADELE EDİYOR
“Başka Bir Tarım Mümkün” anlayışıyla inşa ettiğimiz İzmir Tarımı ile aynı anda kuraklık ve yoksullukla mücadele ediyoruz. İzmir Tarımı ile ekonomik değeri yüksek ve suyu az tüketen stratejik ürünleri destekleyerek tarımda harcanan suyu, yüzde elli oranında azaltıyoruz. Su kaynaklarımızın yüzde 77’sini tarımsal sulamada kullandığımızı dikkate alırsak, tasarruf edeceğimiz bu oran toplam suyumuzun üçte birine tekabül ediyor.

İzmir Tarımı, sadece tarlada başlayıp tarlada biten bir faaliyet değil; lojistiği, paketlenmesi, ürünlerin işlenmesi, markalaşması, satışı, ihracatı, Ar-Ge ve eğitim faaliyetleri ile bütün bir ekonomik süreci kapsıyor. 2019 yılında kooperatiflerden yaptığımız1 toplam alım miktarı 125 milyon 377 bin 92 lira. 2020 yılında ise toplamda 144 milyon 762 bin 472 liralık alım yaptık. Buna ek olarak 2020 pandemi döneminde üreticimizden bakla ve salatalık gibi ürünler için 200 milyon liralık ilave alım gerçekleştirdik.

Ürün alım sözleşmesi imzalanan kooperatif sayısı arttı, ürün yelpazesi genişledi. Son iki yılda ürün alım sözleşmesi imzaladığımız kooperatif sayısı 60’a ulaştı. 28 üretici kooperatifinden ürün alımının devamına ilişkin yıllık protokolümüzü Ocak ayında yeniledik.

2021 ve 2022 üretim dönemini kapsayan 12 ayda toplam 338 milyon 600 bin liralık alım yapacağız. Bunun 154 milyon 600 bin lirası süt ürünlerine, 97 milyon lirası et ürünlerine, 15 milyonu yem bitkilerine ve geri kalan 72 milyon ise diğer ürünlere tekabül ediyor.

65 MİLYON LİRALIK YATIRIMLA SÜT İŞLEME FABRİKASI
Bayındır’da 65 milyon liralık bir yatırımla kuracağımız Süt İşleme Fabrikası son yıllarda kamu eliyle açılan çok az sayıdaki tesisten biri olacak. Tesisimiz, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin tarım desteklerini bir üst aşamaya taşıyarak, tüm İzmir genelinde üretilen sütlerin değerinden pazarlanabilmesini sağlayacak. Fabrikamızda 100 kişi istihdam edilecek. Süt işleme fabrikamız, günlük 100 ton süt işleme kapasitesine sahip olacak. Tesisimizde manda sütünden imal edilen İzmir mozzarellası, keçi ve koyun sütünden beyaz peynir ve diğer peynirler üretilecek.

2021 ve 2022 döneminde inek sütü alımına küçükbaş süt alımını da ekliyoruz. Belediye şirketimiz Baysan aracılığıyla Bayındır’daki tesisimizde kullanılmak üzere üreticilerimizden ilk yılda 7 milyon 500 bin litre koyun sütü, 5 milyon litre keçi sütü ve 2 milyon litre manda sütü satın alacağız.

Hayvancılıkla uğraşan küçük üreticilerimize destek olmak ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliğini teşvik etmek amacıyla Beydağ, Kemalpaşa, Aliağa, Torbalı ve Kiraz’da bin 253 küçükbaş hayvan hibe ettik. Selçuk, Bergama, Kınık ve Tire’de 134 yerli ırk Anadolu mandası dağıttık, yavrularla birlikte İzmir’de neredeyse tamamen yok olmuş mandaların sayısını bir yıl gibi kısa sürede 158’e çıkardık. Köylerimize 2019’dan bugüne 1 milyon 205 bin 065 adet zeytin ve meyve fidanı ulaştırdık. 

Mayıs ayında Sasalı Çiğli’de açılışını yapacağımız tarım merkezimizde, tarımsal planlama, markalaşma ve ihracat çalışmalarımızı geliştireceğiz. Böylelikle, İzmir Tarımında alım garantisinin yanı sıra satış garantisi dönemini de başlatıyoruz. 

KARAKILÇIK BUĞDAYINI HAYATA DÖNDÜRDÜK
Yakın zamana kadar hemen hiçbir ekonomik değeri olmayan, üretimi neredeyse tamamen durmuş karakılçık buğdayını, bir avuç tohumdan başlayarak yeniden hayata döndürdük. Hiç sulanmadan yetiştirilen, verimli, lezzetli ve sağlıklı bu atalık buğday, şu anda sadece belediyemiz tarafından değil çok sayıda üretici ve özel sektör tarafından binlerce dekar alanda üretiliyor. Yüksek fiyattan müşteri buluyor ve çiftçimize istihdam sağlıyor. Hiçbir yatırım maliyeti olmayan, sadece belediyemizin teşvik ve tanıtım imkanlarıyla elde ettiğimiz karakılçık başarısı, şimdi İzmir Tarımı ile dalga dalga yeni ürünlere yayılıyor. Saz çavdarı, mürdümük, gambilya gibi yerli ve milli tohumlarımız, tarım vizyonumuz sayesinde çok yakında yeniden üreticimize iş, halkımıza aş olacak. Topraklarımızı ele geçiren ithal tohumlar ise, geldikleri gibi gidecekler. Atalık tohumlarımızın ekonomik potansiyelini artırma çalışmalarımızı şehir merkezine de taşıdık. İlkini Seferihisar Belediye Başkanlığım döneminde 2011 yılında kurduğumuz Can Yücel Tohum Merkezi’nin ikincisini İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde Bornova Aşık Veysel Rekreasyon Alanı’nda açtık.

İZMİR’İN TURİZM STRATEJİSİ VE EYLEM PLANINI HAZIRLADIK
Turizmin neredeyse hiç olmadığı bir dönemde, İzmir turizmini büyütmek için çok sayıda ilke imza attık. Üstelik bunu, belediye kaynaklarımızı neredeyse hiç kullanmadan, kent vizyon ortaklığımız ile, Kültür ve Turizm İl Müdürlüğümüz, İzmir Kalkınma Ajansı, İzmir Vakfı, odalarımız ve kent paydaşlarımızla birlikte başardık.

İzmir’i turizmde dünyanın önde gelen destinasyonlarından biri haline getirmek için İzmir’in turizm stratejisi ve eylem planını hazırladık. Gururla ifade etmeliyim ki, yaptığımız çalışmalar sayesinde Türkiye’nin ilk dijital turizm ansiklopedisine İzmir sahip oldu. 40’tan fazla uzmanın çalışmasıyla 11 farklı başlıkta, iki binden fazla turistik alana dair bilgi ve görseller tek bir mobil uygulamada  bir araya getirildi. Türkiye’nin en kapsamlı dijital turizm uygulaması olan Visit İzmir, pandemi döneminde dijitalleşen dünya turizmine uyum sağlamak için İzmir Vakfı ve İzmir Kalkınma Ajansı ile beraber attığımız çok önemli bir adım.

Pandemi sürecinde, Turizm Hijyen Kurulu’nu kurduk ve “Turuncu Çember” uygulamasını başlatarak İzmir’i güvenilir ve sağlıklı bir destinasyon olarak konumlandırdık. Önümüzdeki sezon için, çok daha kapsamlı bir hazırlığı tamamlamış bulunuyoruz.  2020 yılında pandemi nedeniyle uluslararası düzeyde yüzde 60 ila 80 arasında bir düşüş yaşayan, 100 milyondan fazla işletmenin risk altına girdiği ve pandeminin üçüncü, dördüncü zirveleri nedeniyle durma noktasına gelen turizm konusunda, bu denli yoğun bir çalışma yürütmekle gurur duyuyorum.    İzmir’in iki dünya mirası alanı Efes ve Bergama ve adaylık sürecinde olan dört diğer alan İzmir turizm stratejimizin çok önemli ayaklarından biri. Dünyanın İzmir Mirası adını verdiğimiz bu program kapsamında, Gediz Deltası’nın Türkiye’nin ilk UNESCO Dünya Doğa Mirası olabilmesi için başvurumuzu yaptık. Birgi ve Ceneviz Ticaret Yolu ile ilgili süreçleri ise yakından takip ediyor, destekliyoruz. Öte yandan, Meclisimiz’in aldığı kararla Bergama Sunağı’nın Berlin’den geri getirilmesi için yoğun ve uzun soluklu bir çalışma içine girdik. İzmir’in UNESCO Dünya Mirası adayları içinde yer alan Tarihi Liman Kenti Bölgesi, yani Kemeraltı vizyonumuz, hem eşsiz bir kültür mirasının korunmasına, hem de yerel ekonomimizin güçlenmesine hizmet ediyor.

KEMERALTI’NI YAKLAŞIK 200 MİLYON LİRALIK YATIRIMLA AYAĞA KALDIRIYORUZ
Bu kapsamda Kemeraltı’nı, yaklaşık 200 milyon liralık yatırımla baştan sona yeniden ayağa kaldırıyoruz. 27 milyon liralık yatırımla Kemeraltı Kuşaklama Alt Yapı projesi çalışmalarımız devam ediyor. 153,7 milyon liralık yatırımla altyapı, üstyapı ve aydınlatma çalışmalarını içeren ikinci etabın ihalesini tamamladık ve çok yakında temel atıyoruz. Bu çalışma, İzmir tarihinde Kemeraltı bölgesine yapılan en büyük yatırım ve altyapıyla ilgili yıllardır dokunulmamış tüm sorunları çözecek.
Kemeraltı projemiz kapsamında çok sayıda binayı restore ediyor ve sokaklarımızı düzenliyoruz. 1828 yılında Şam Valisi Hacı Salih Paşa tarafından yaptırılan ve 1894'teki yenileme çalışması sonrasında özgün yapısı günümüze kadar korunan Kemeraltı’ndaki Ali Paşa Şadırvanı'nın restorasyon çalışmalarını başlattık. Havra Sokağı’nı baştan sona yeniledik. Arkeolojik kazı çalışmalarına verdiğimiz desteği artırdık ve İzmir’in tam merkezindeki 20 bin kişilik antik tiyatroyu ortaya çıkarmak için Kazı Başkanlığı ile birlikte çalışmalarımızı hızlandırdık. Tüm bunlar tamamlandığında, Konak Pier’den Kadifekale’ye uzanan tarihi yol yeniden ayağa kalkacak. Tarihi İzmir bölgesi, Kemeraltı, Akdeniz’in içinde önemli bir ticari merkez ve dünyanın en büyük açık hava çarşılarından biri olarak yeniden canlanacak. Biliyorum ki bu süreç, Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında UNESCO Dünya Mirası ünvanıyla taçlanacak. 

SANAYİYİ DESTEKLİYORUZ
Sanayi, İzmir’in refahını büyütmek için desteklediğimiz diğer bir sektör. İzmir genelinde Organize Sanayi Bölgeleri ile kurduğumuz güçlü bağları önemsiyor ve geliştiriyoruz. Ağustos 2020’de İTOB OSB’de İtfaiye merkezinin temelini attık ve İtfaiye Daire Başkanlığımız personel temini ile hizmet sürekliliğinin sağlanmasını üstlendi. Öte yandan, tüm İzmir OSB’lerinin altyapı ihtiyaçlarına öncelik veriyoruz.  İzmir’in 4,5 milyonluk nüfusu içerisinde binlerce girişimci ruh, milyonlarca yenilikçi proje ve insanın geleceğine yön verebilecek sayısız fikir olduğunu çok iyi biliyorum. Toplumun kılcallarındaki her bir düşünceye ihtiyacımız var. Bu çerçevede önemli bir adımı Aralık 2020’de attık. İzmir’in önde gelen iş dünyası kuruluşları ile İzQ adında bir girişimcilik ve inovasyon şirketi kurduk. Alsancak liman arkasında TÜSİAD işbirliğiyle Girişimcilik ve İnovasyon Merkezini açtık. Girişimcilik merkezimiz, daha iyi bir dünya için fikirleri olan ve fakat bu fikirleri yaşama geçiremeyen gençlerimiz için açılmış bir alandır.  İzmir Büyükşehir Belediyesi finansman yapısı çok güçlü bir belediye. Ve biz, 8 milyar liralık bütçemizin yüzde 42’ sini yatırıma ayırmaya karar verdik. Bu yatırımların da büyük kısmını, bu şehrin nimetlerinden daha az yararlanan insanlara, yani arka mahallelerimize yönlendirdik.

MÜCADELEMİZ ŞEHRİN REFAHININ TÜM MAHALLELERDE DENGELİ BİR ŞEKİLDE PAYLAŞILMASI İÇİN
Acil çözüm ekibimizle arka mahalleleri ziyaret ettiğimde bir esnafımız şunları söyledi: “Ben buraya geleli 35 yıl oldu. 35 yıldır ilk defa bir belediye başkanı geldi mahallemize ve benim bakkalımı ziyaret etti. Ben şimdi onunla konuşuyorum” Benim için bu cümleler çok kıymetli… İzmir’de dokunulmamış, gidilmemiş, derdi sorulmamış muazzam bir nüfus var. Dolayısıyla bu insanlara daha çok vakit ve kaynak ayırmak durumundayız, buna mecburuz çünkü o ihmal edilmişliği aşmak mecburiyetindeyiz. Biz artık yatırım bütçemizi bu açılmış mesafeyi hızla kapatacak şekilde yönetiyoruz. Mücadelemiz, öteki İzmir diye bir şey kalmaması, şehrin refahının tüm mahallelerde dengeli bir şekilde paylaşılması.  Seçim öncesi, İzmir için önemsediğimiz konuların başında arka mahalleler geliyordu. Bu doğrultuda, dezavantajlı grupların yaşadığı ve daha evvel ihmal edilmiş bölgelere dönük bir bakış açısı oluşturduk. 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gerçek İzmir