İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 31 Mart'tan itibaren Türkiye'de yeni ve çok büyük bir dip dalgası oluştuğuna dikkat çekerek, "Bu dalga aşağıdan yukarıya doğru bütün siyasetin dilini ve kültürünü değiştiren bir güç taşıyor. Bunu doğru okuyamayan ayakta duramaz" dedi. Değişen siyasetin kodlarının şeffaflık, hesap verebilirlik, kucaklayıcılık, barış, mütevazı bir siyaset üslubu olduğunu ifade eden Soyer, "Türkiye, yaşanan bu değişimle bütün dünyaya umut olacak ve bu değişimin başlayacağı yer de İzmir olacak" dedi.
Ankara tarafından şimdiye kadar İzmir'e 'üvey evlat' muamelesi yapıldığını belirten Soyer, Cumhurbaşkanı ve Recep Tayyip Erdoğan'ın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde büyükşehir belediye başkanlarıyla bir araya getirdiği toplantıda bekletilen bütün dosyaları dile getirdiğini söyledi. "Hakikaten İzmir hükümetten hiçbir destek görmemiş. Ben bunun değişeceğini, değişmek zorunda olduğunu düşünüyorum" diyen Soyer, "Cumhurbaşkanı bu toplantıları sürdürürse çok faydalı olacak. Türkiye nefes alacak. Bu açıdan Ankara'daki toplantı çok şaşırtıcıydı ve umut vericiydi" sözlerini kaydetti.
Sözcü yazarı Deniz Zeyrek'in sorularını yanıtlayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer, belediye meclisinin henüz kabul ettiği gelecek 4.5 yılda İzmir'de yapılacakları içeren Stratejik Plan'ın detaylarını şöyle anlattı:
“Türkiye'nin en yüksek katılımlı stratejik planını, mecburiyetten değil, çok ciddiye aldığımızdan yaptık. 4.5 yıl boyunca yapacağımız her şeyi dönüp bakacağımız bir yol haritası olarak hazırladık. Bu yol haritası hem yatırım planlarımızı şekillendirdi, hem vizyonumuzu ete kemiğe büründürdü. Neyi, ne zaman, nasıl yapacağımızı biliyoruz artık. Herkesin yaşamaktan gurur duyduğu bir İzmir yaratmayı hedefliyoruz.”
“Stratejik planın en önemli gördüğüm maddesi ‘birlikte yaşamak'. İzmir'i en güçlü yapan aslında birlikte yaşama kültürü. Bir liman kenti olmaktan kaynaklanıyor. Ne kadar birbirimizden uzaklaşırsak o kadar güç kaybediyoruz, zafiyetimiz artıyor. Ne kadar bir araya gelirsek her türlü krizin tahrifatı daha az oluyor. Arka sıralara bakarsak, Türkiye'nin bir çok yerinden gelmiş gelir seviyesi düşük olan bir kesim. Yatırımlara bakarsak aslan payını ön sıralardakiler almış. Tramvay hattından opera binasına, feribotlardan sıcak asfalta, daha çok ön sıralara yönelik olmuş. Biz o hizmetleri arkaya taşımaya çalışıyoruz. Çocuklar, kadınlar, bütün dezavantajlı gruplar. Kentsel dönüşüm, altyapı dediğimiz şeylerin ağırlığını yukarı mahallere arka sokaklara taşımaya başladık. Demokrasi gereği böyle olmak zorunda. Bir ülke ekmeğini büyütebilir, kalkınabilir ama demokrasi yoksa belli bir grubun ekmeğini büyütür. Kalkınma demokrasi ile birlikte olursa adil bir paylaşım olur. Bizim niyetimiz bu.”
İzmir'de İzCoin uygulaması
?Soyer'in her hafta sonu bir başka mahallede sabah saatlerinde çöpü toplayan ekiplere eşlik ettiğini ifade eden Zeyrek, İzmir'in 'İzCoin' uygulamasını hayata geçirmeye hazırlandığından bahsetti. Bu uygulama sayesinde belediye faaliyetlerine katkıda bulunan gönüllüler, toplayacakları puanlarla belediye hizmetlerinden faydalanabilecek.
Öte yandan yaklaşık 20 masal evinin açmayı planlayan Soyer, İzmir'i kalbe benzettiğini söyleyerek bunu şöyle açıkladı:
“İnsan bedeninde kalp nasıl bütün bedene kan pompalıyorsa, İzmir bu coğrafyada bütün değerleri batıdan doğuya doğudan batıya taşımıştır. Bir yandan Akdeniz çanağındaki önemimizi korumalıyız, bir yandan da ipek yolu güzergahının batı çıkış noktası olmak zorundayız.
Demokrasinin altında kadın meselesi var. Bu şehir ismini bir kadından alıyor. Bir şehri tarif edebilmek için daha ne olabilir ki. Kadın en büyük değiştirici güç. O nedenle kadınların önünü açmalıyız. Masal evi mesela. Ya da gece ikide sokaklarda yürüyebilen kadın. Otobüslere talimat verdik, gece 22'den sonra kadın nerede isterse orada insin. Durak olmaksızın. İzmir'e kadın eli değdireceğiz.”