Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer İzmir Ekonomi Üniversitesi'nde (İEÜ) öğrencilerin “Yerel Yönetimler ve Demokrasi” konulu söyleşisine katıldı. Moderatörlüğünü İnan Bakır’ın yaptığı İEÜ Siyaset Platformu tarafından düzenlenen söyleşiye İEÜ Rektörü Prof. Dr. Murat Aşkar da eşlik etti. Öğrencilerin alkışlarıyla karşılanan Başkan Tunç Soyer, gençlerin sorularını da tek tek yanıtladı.
Buca Metrosu projesini anlattı
Kent tarihinin en büyük yatırımının Buca Metrosu olduğuna dikkat çeken Başkan Soyer, ilk kazığın çakıldığını söyledi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Bugün itibariyle 765 milyon Euro’nun üzerinde maliyeti olan, 13 buçuk kilometre ve 11 istasyonu olan bir metro çalışması başlıyor. Ekonomik krizin derinleştiği bir ortamda 490 milyon Euro’luk konsorsiyum oluşturarak bir sendikasyon kredisiyle başladığımız bir yatırım bu. Yüzde 3 faizle, 12 yıl vadeli, 4 yıl ödemesiz ve 8 yıl geri ödemeli bir finansman modeli yarattık. Metronun tamamı İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kendi imkanlarıyla yapılıyor. Tamamı İzmir Büyükşehir Belediyesi finansmanıyla geri ödenecek. Dolayısıyla belki de tarihin en verimli yatırımlarından birini yapıyoruz. Çünkü 4 yıl ödemesiz süre, inşaat süresine denk geliyor. İnşaat tamamlandığında, metro açıldığında geri ödeme başlayacak. Dolayısıyla hiç kimsenin cebinden para çıkmadan işletme kendi kendini finanse ederek yola devam edecek” dedi.
Buca Metrosu ile senede 45 milyon Euro’luk hasılat
Günde 400 bin yolcu taşımayı hedeflediklerini belirten Başkan Soyer, “Bu, senede 45 milyon Euro’luk bir ciro, hasılat demek. Bu, finansman modelinin de ne kadar sağlıklı ve tutarlı olduğunu gösteriyor. Sadece işletmenin geliriyle geri ödeme imkanı doğmuş olacak. 400 bin yolcuyu bu hatta taşıdığınız zaman bütün otobüsleri geri çekiyorsunuz. Toplu taşımayı yerin altına alıyorsunuz. Aynı zamanda yukarıdaki kent dokusuyla ilgili de kalite ve rahatlama imkanı ortaya çıkıyor. Metro sadece bir ulaşım aracı değil, yaşam kalitesini yükselten bir enstrümana dönüşüyor. Burası Narlıdere Metro hattına da bağlanacak. İzmir’i demir ağlarla örüyoruz dediğimiz noktaya doğru hızla ilerliyoruz. İzmir’deki metro hatlarımız kıyıya paraleldi. Bu ise ilk defa içeriye dik olarak uzanıyor. Dolayısıyla tam anlamıyla bir ağdan söz etmek mümkün. Kentin çeperlerinden içeriye ve Körfez’in içine uzanan bir güzergah ortaya çıkacak” dedi.
İzmir’i demir ağlarla örmeye devam ediyoruz
Başkan Soyer, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin büyük bir raylı sistem atağı içinde olduğunu vurgulayarak “Çiğli Tramvayı’nı Mart’ta hizmete almayı planlıyoruz. 2023 yılı içinde, muhtemelen Mart-Nisan gibi Narlıdere Metrosu’nun deneme seferlerini başlatacağız. Kısacası hepsi birbiriyle paralel yürümeye devam edecek. İzmir’in geleceğinde önemli izler bırakacak dev yatırımlar bunlar. Kentin en uzun metro hattı olacak 28 km.’lik Karabağlar- Gaziemir hattı Halkapınar- Kemalpaşa projelerimiz de var. Kısacası İzmir’i demir ağlarla örmeye devam ediyoruz.
Gelecek yıl İzmir’de koku sorunu yaşanmayacak
Avrupa Birliği’nin en yüksek bütçeli hibe programı olan “HORIZON” programından 1 buçuk milyon liralık hibe aldıklarının müjdesini de veren Başkan Soyer, şöyle konuştu: “882 başvuran kurum arasından 12’si kabul edildi. Bunlardan biri de Çiğli projemiz. Deşarj kanalını değiştireceğiz. Bu hibe ile bu sorunu hemen çözebileceğiz. İç körfeze akan suyu dış körfeze aktaracağız. Yağmur suyu ve pis su kanalı birlikte çalışıyordu. Birlikte arıtma tesisine suyu taşıyordu. Bu durum hem kokuya sebep oluyor hem de sel ve taşkınlar konusunda ağır bir tablo yaratıyordu. Bunları ayrıştırmaya başladık. Önümüzdeki bir buçuk sene içerisinde böylece körfeze akacak kanalların ayrışımını yapacağız ve körfez kirliliğinin önünde geçeceğiz. Koku ile ilgili sorunlardan biri de arıtma tesisinin daha yapılırken tasarım hataları olmasıydı. Çamur kurutma tesisi yapıldığı günden bu yana çalışmamış. Biriken çamur kötü koku yapıyor. Biz çamurları oradaki havuzlara dökmeyi kestik bir yandan da yeniden faaliyete geçmesi için ihale sürecine geçtik. Gelecek seneden itibaren bu sorun çok hafifleyecek, azalacak. Biz yatırımlarımızı yaparken akademisyen ve meslek odalarıyla çalışıyoruz. İzmir’in koku sorunun tarihe karışması için köklü yatırımlarımı var. Bugüne kadar tesis yapıldığından beri yaklaşık 2 buçuk milyon metreküp çamur giderilmesi ve tekrar doğaya kazandırılmasıyla ilgili çalışmalar var. Deşarj ağzının temizlenmesiyle ilgili çalışmalar var” dedi.
İzmir’in yüzde 50’si ekonomilerini borçla döndürüyor
Başkan Tunç Soyer İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan, yüksek enflasyon ve hayat pahalılığın olduğu ortamda tüketici davranışlarını tespit etmeye yönelik bir araştırmanın verilerini de paylaşarak şöyle konuştu: “İzmir’in yüzde 73,2’si mevcut ekonomik durumunu düşündüğünde yaşamından memnun değil. Bu oran kadınlarda yüzde 79,7’ye çıkıyor. İzmir’in yüzde 66,9’u geleceğinden umutsuz. Yani karamsarlık gitmiş umutsuzluğa dönüşmüş. İzmir’in 69,6’sı kendisini düşük ve orta düşük gelirli tarif ediyor. İzmir’in yüzde 40’ının bireysel geliri aynı gün tükeniyor. Her 10 kişiden 4’ü aynı gün gelen gelirin tamamını borçlara ödüyor. İzmir’de her 10 kadından 9’u geçen yıla oranla alışverişini azalttığını ifade ediyor. İzmir vatandaşlarının yüzde 82,7’si mutfak harcamalarında zorlanıyor. Bu oran içerisinde yüzde 40’ı çok zorlandığını ifade ediyor. İzmir’in yüzde 64,4’ü geçen yıla oranla giyim harcamalarında zorlandığını söylerken yüzde 23.1 geçen yıla oranla alışveriş harcaması yapmadığını belirtiyor. İzmir’in sadece yüzde 6,6’sı sosyal ve kültürel harcamalarda zorlanmıyorum diyor. İzmir’in yüzde 81’i mutfak harcamalarını kıstığını söylüyor. Gençler kendilerine kıyafet almıyor. Gençlerin yüzde 32,8’si sosyal ve kültürel harcama yapmayı bıraktığını söylüyor. İzmirlilerin evlerine artık kırmızı et girmiyor. Son bir yılda kırmızı et almadığını söyleyenlerin oranı yüzde 20,5. İzmir’in yüzde 70’i borçlu durumda, yüzde 86.4’ü borcunu ödemekte zorlandığını söylüyor. İzmir’in yüzde 50’si ise düzenli olarak borçlandığını ekonomilerini borçla döndürdüğünü dile getiriyor. Daha çok rakam var. İnanılmaz bir krizle yüz yüzeyiz. Ne yazık ki bundan en çok etkilenen çocuklar ve gençler. Biz devlet üniversitelerinde çıkışlarda sıcak yemek dağıtıyoruz. İnsanın içi parçalanıyor. Bizim yaptığımız iş çözüm değil. Acıyı hafifleten bir şey” diye konuştu.
Asla umudunuz kaybolmasın yepyeni olağanüstü güzel bir ülkeyi kurmak mümkün
Tüm dünyada ve Türkiye’de yaşanan ekonomik krizinin bir kader olmadığının altını önemle çizen Soyer, “Bu yoksulluk, enflasyon, işsizlik, bu krizlerin hiçbiri ne kader ne tesadüf. Hepsinin çözümü ve alternatifi var. Öylesine bir coğrafyada yaşıyoruz ki vatanımız adeta bir cennet. Dünyanın en bereketli topraklarında en köklü medeniyetlere ev sahipliği yapmış bu topraklarda yaşıyoruz. Kriz uygulanan yanlış politikaların getirdiği durum. Bu topraklar ne bereketini kaybetti ne de biz umudumuzu kaybettik. Başka bir Türkiye mümkün” şeklinde konuştu.
Başkan Soyer şöyle devam etti: “Şikayet edilen şeylerin değişmesini istiyorsanız, siyaset yapmak zorundasınız. Siyaset hayatı geliştirme becerisidir. Başka bir siyaseti yapabilirisiniz. O siyasetin özünde de çekirdeğinde de demokrasi var. Demokrasi bir arada yaşamanın sembolüdür. Bizi ayıran sebeplerden çok daha fazla birleştiren sebepler var. Aklınızdan çıkartmayın ki sizi bağlayan şeyler ayıran şeylerden çok daha fazla. Demokrasiyi yok etmek isteyenler ayrıştırarak varlıklarını sürdürürler. Bu tuzağa düşmemek gerek. Bu topraklar Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk gibi kahramanlar yetiştirmiş. Hiç kuşkusuz bunların üstesinden gelebilecek güce sahibiz. Asla umudunuz kaybolmasın yepyeni olağanüstü güzel bir ülkeyi kurmak mümkün. Yeter ki siz bu işe el atın. İmkansızdan değil mümkünden bahsediyorum.”
Sadece yeşil alan istiyoruz başka hiçbir şey değil
Buca Cezaevi’nin yıkılmasının ardından sürecin nasıl işleyeceği sorusunu soran öğrencilere Başkan Tunç Soyer, “Ortaya çıkan alanla ilgili çok önemli bir karar verildi. Bu alanda yapılaşmanın önünü açacak bir plan hazırlandı. Bu plan, Buca’nın dokusunu bilen herkes için yıkılan yapıdan daha fazla beton imalatı anlamına geliyor. Buca’nın bu kadar sıkışık yapının içinde nefes alınacak bir alan olma ihtimali varken, bundan vazgeçiliyor. Bizim oradaki duruşumuz çok açık kamu arazisiydi ne yapıp edip iller bankasına geçirdiler. İnşaat yapma hakkını elde ettiler. Yoğun betonlama var nefes alabilecek tek yer orası sadece ağaç dikilsin istiyoruz. Dava açtık inanılmaz direnç var orada. Yol İzmir’in örgütlenmesinden geçiyor. Biz olabildiğince bu işin takipçisi olacağız. Biz sadece ağaç dikeceğiz. İnsanların nefes alacağı rekreasyon alanı yaratmak istiyoruz. Başka hiçbir şey değil” cevabını verdi.