Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir Şubesi, Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi'nin (GSF) ve Konservatuvarı'nın Narlıdere Kampüsü’nün, depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle Tınaztepe Yerleşkesi'ne taşınması kararıyla ilgili açıklamada bulundu. 'DEÜ Rektörlüğü ne yapmaya çalışıyor' başlığıyla yapılan açıklamada, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un, riskli binaların 2 ay içinde boşaltılıp yıkılmasını zorunlu tuttuğu hatırlatılarak, "Söz konusu raporda riskli olduğu tespit edilen binaların boşaltılması için neden bu kadar zaman beklenmiştir" denildi.
TMMOB İzmir Şubesi’nden, yaklaşık 2 bin öğrenciye eğitim verilen ve 150 kişilik akademik ve idari personeli bulunan DEÜ Güzel Sanatlar Fakültesi'nin ve DEÜ Konservatuvarı'nın Narlıdere'deki kampüsünün, depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle Tınaztepe Yerleşkesi'ne taşınması kararıyla ilgili yazılı açıklamada geldi. Söz konusu fakültenin ve konservatuvarın, sadece İzmir için değil, yetiştirdiği sanatçı, yazar ve aydınlarla Türkiye’nin önemli ve kadim okulları arasında yer aldığı belirtilen açıklamada, "Bu kurumların özenle korunması gerektiğini düşünüyoruz. Bünyesinde yer alan çeşitli birimlerin gereksinimi nedeniyle çeşitli atölye, tiyatro salonu, donanımlı stüdyolara ihtiyacı olan bir okulun, rektörlük gibi idari bir ihtiyaç planına göre inşa edilen bir binaya taşınmasının eğitim açısından kabul edilemez bir uygulama olduğunu hem öğrencilerin hem de akademisyenlerin söylemlerinden anlıyor ve onları haklı buluyoruz. DEÜ Rektörlüğü’nün, GSF’nin taşınması konusunda almış olduğu kararları özensiz buluyor ve bir eğitim kurumuna yakışmadığını düşünüyoruz" denildi.
REKTÖRLÜĞE SÜREÇLE İLGİLİ SORULAR
Açıklamada, DEÜ Rektörlüğü’ne şu sorular soruldu:
"6 Şubat 2019 tarihinde hazırlanmış olan rapor neden bugüne kadar kamuoyundan, öğrencilerden, akademisyenlerden gizlenmiştir. Konu kamuoyunda bu kadar tartışıldığı için mi raporu açıklamak zorunda kalınmıştır? Söz konusu inceleme sadece GSF için mi yapılmıştır? Rektörlük, benzer incelemeyi GSF dışında başka binaları için de, örneğin Alsancak’ta bulunan rektörlük binası veya Tıp Fakültesi yaptırmış mıdır? Yaptırmışsa bu raporların sonuçları ne olmuştur? Madem amacınız fakülte öğrencileri, çalışanları ve akademisyenlerinin can ve mal kaybı yaşamamasıdır, neden bu süreç şeffaf ve kamuoyuna açık bir şekilde yürütülmemektedir? İnsan yaşamını doğrudan etkileyen bu süreç, krize neden olmadan yönetilemez miydi? Bu süre zarfında raporda belirtilen binaların güçlendirilmesine yönelik proje- etüt çalışması yapılmış mıdır? Yapılmışsa sonuç ne olmuştur? Kamuoyuyla paylaşılacak mıdır? 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun, riskli binaların 2 ay içinde boşaltılıp yıkılmasını zorunlu tutmaktadır. Söz konusu raporda riskli olduğu tespit edilen binaların boşaltılması için neden bu kadar zaman beklenmiştir? Bu süre içerisinde olası bir deprem sonucu meydana gelebilecek can ve mal kaybından Rektörlük sorumlu değil midir?"