Gizem TABAN / GERÇEKİZMİR - Dünyayı etkisi altına alan ve Türkiye'de de hızla yayılan koronavirüse karşı topyekün mücadele sürüyor.
İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Funda Barlık Obuz'dan kentte salgının son durumu, mücadelede kritik detaylar ve alınması gereken önlemler ekseninde önemli açıklamalar geldi.
İzmir'deki vaka, can kaybı ve tanı kiti sayısı hakkında henüz resmi bilgiye ulaşamadıklarını kaydeden Tabip Başkanı Prof. Dr. Funda Barlık Obuz şeffaflık ve koordinasyon vurgusu yaparken, koruyucu ekipmanların tüm sağlıkçılara eksiksiz ulaştırılması gerektiğini söyledi. Obuz vardiyaların 8 saati geçmemesi gerektiğinin de altını çizdi. Sağlık çalışanlarından en çok gelen şikayetleri de sayan Tabip Odası Başkanı, "Özellikle ön saflarda mücadele eden çalışan riskli gruplara bir bulgu olmadan da mutlaka test yapılmasını öneriyoruz ki bunun şöyle bir amacı var; hastalık taşıyan kişiyi izole etmek, diğerlerine bulaştırmasını önlemek…" dedi.
İPUÇLARINI YAKALAMAYA ÇALIŞIYORUZ!
Obuz, “İzmir’de vakalar diğer şehirlere göre nasıldır, daha mı çoktur, daha mı azdır, bu konuda bir şey söylememiz mümkün değil. Çünkü açıklanan vakaların nerelerde olduğunu bilmiyoruz. Biz en başından beri İzmir Tabip Odası olarak, Türk Tabipler Birliği olarak bu şeffaflığın sağlanmasını istedik. Bu açıklanan vakalar hangi illerdedir, ona göre gerekli çalışmaların ve korunma yöntemlerinin daha farklı olabileceğini ifade ettik ama buna uyulmadı. Duyumlarımız tabi ki var. Ama kaç ilde var bilmiyoruz, ipuçları yakalamaya çalışıyoruz. Zaten bu gizlilik nedeniyle çoğu yerde ulaşamıyoruz. Ama sağlık çalışanlarından, hekimlerinden pozitif çıkanlar var. Bu bütün her yerde olduğu gibi İzmir’de de var” diye konuştu.
KORUYUCU DONANIMLARIN HER YERE ULAŞTIRILMASI LAZIM
Tabip Odası Başkanı virüsle mücadele konusunda acil hayata geçirilmesi gereken tedbirleri de sıraladı. Obuz, “Koruyucu donanımların her yere ulaştırılması lazım, birinci basamak, ikinci basamak, hepsi dahil… Son birkaç gündür birinci basamakla ilgili sorunlar olduğu söylenmişti, şimdi ekipman desteği sağlanmaya başladı aile sağlığı merkezlerine… Ancak aile hekimliği sistemi Sağlık Bakanlığı’na bağlı gibi görünse de aslında bütün giderlerini kendileri karşılıyorlar. Bu süreç içerisinde onlara da koruyucu ekipmanların gönderilmesi gerekir” dedi.
RİSKLİ GRUPTAKİ ÇALIŞANLARA BULGU OLMADAN DA TEST YAPILMALI
Test sayısının arttırılmasını önerdiklerini ifade eden Obuz, “Salgından şüphelenen kişiler ve sağlık çalışanları için daha çok test yapılsın. Özellikle ön saflarda mücadele eden çalışan riskli gruplara bir bulgu olmadan da mutlaka test yapılmasını öneriyoruz ki bunun şöyle bir amacı var; hastalık taşıyan kişiyi izole etmek, diğerlerine bulaştırmasını önlemek… Çünkü sağlık çalışanına bulaşırsa hem diğer kişilere hem çevresindeki sağlık çalışanlarına bulaştıracaktır” diye konuştu.
VARDİYALAR 8 SAATİ GEÇMEMELİ!
Sağlık çalışanlarına yönelik 24 saati aşan nöbetlerden bahsedildiğini belirten Obuz, “Bunlara engel olunması gerekir. Mutlaka koşulları düzeltilmeli! 8 saati geçmeyecek vardiyalar şeklinde çalıştırılmalı. Bu önemli, çünkü direnci düşen kişilerde daha da virüs riski oluşabileceğini biliyoruz” ifadelerini kullandı.
SAĞLIK ÇALIŞANLARI İÇİN MESAİ DIŞINDA KALACAK YER SAĞLANMALI
Sağlık çalışanları için mesai saatleri dışında kalacak yer sağlanması gerektiğini de dile getiren Obuz, “Şuan için İzmir’de bununla ilgili bir çalışma yok. Evlerine gitmeleri riskli… Otel, yurt ya da bir misafirhane de kalmaları sağlanmalı” dedi.
ŞEFFAFLIK VE KOORDİNASYON VURGUSU!
Tabip Odası Başkanı sürecin şeffaf yönetilmediğini belirtirken, güçlü koordinasyon vurgusu da yaptı. Obuz şunları söyledi: İl Sağlık Müdürlüğü'nün kurduğu bir koordinasyon olup olmadığını bilmiyoruz. Varsa da Tabip Odası olarak biz bu koordinasyonda değiliz. Ama büyükşehir belediyesi, yerel yönetimler ile zaman zaman görüşmelerimiz oluyor. İl Sağlık Müdürlüğü, bakanlıktan gelen talimatları uyguluyorlar ancak ne yazık ki şeffaf bir süreç yürütülmüyor. Biz, yapılması gerekenleri, olması gerekenleri, halkın korunma yöntemlerini, sağlık çalışanları için mutlaka en yüksek korunma önlemlerinin olması gerektiğini sürekli ifade ediyoruz, vurguluyoruz. Sesimizi gerek yazılı görsel medyada, gerek sosyal medyada duyurmaya çalışıyoruz...
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile de görüşmeler yaptıklarını belirten Obuz şöyle devam etti: Valilik ve İl Sağlık Müdürlüğü yerel yönetimlerin çalışmalarını belli anlamda kısıtlıyor aslında… Bu da, il genelinde olması gereken koordinasyonun bir eksikliğini gösteriyor. Aslında İzmir bir bütün, yerel yönetimleriyle idari kadrolarıyla, meslek örgütleriyle… Ancak böyle bir il koordinasyonu yok ne yazık ki! Belediyelerin de benzer sorunları yaşadığını düşünüyorum. Çünkü yardımların sürekli valiliğe bağlanacak olması, İl Sağlık Müdürlüğü ile dağıtılacak olması, bunlar problem tabi ki… İzmir’in bu noktada bir bütün olması gerektiğini düşünüyorum...
Salgınla mücadele noktasında idari kurumlar, yerel yönetimler ve meslek örgütlerinin koordinasyon halinde çalışması gerektiğini vurgulayan Obuz, “Sadece İzmir’de de değil, Sağlık Bakanlığı’nın oluşturduğu bilim kurulunda da bir Türk Tabipler Birliği temsilcisinin olmasını beklerdik ama yok. Benzer durum illerde de yaşanıyor. Şeffaflık yok! Biz hasta olan meslektaşımızın kimliğine bile ulaşamıyoruz. O kadar büyük bir gizlilik var! Süreç çok gizli yürütülüyor. Burada izleyen hekimler bile bilmiyor, kim pozitif kim değil” dedi.
EN ÇOK GELEN İKİ ŞİKAYET!
İzmir’de test yapıldığını ancak sahadaki sağlık çalışanlarından en çok gelen şikayetlerden birinin test sonuçlarının uzun sürede çıkması olduğunu kaydeden Tabip Odası Başkanı, sahadan kendilerine ulaşan diğer bir şikayetin de ilaçların tek elden verilmesi olduğunu ifade eden Obuz, “İlaçlar tek elden İl Sağlık Müdürlüğü’nden istenerek dağıtılıyor. Eczanelerde şuan yok” ifadelerini kullandı.
HER BOĞAZI AĞRIYANIN HASTANEYE GİTMESİNİ İSTEMİYORUZ!
‘Her boğazı ağrıyanın, her kendisini kötü hissedenin hastanelere ya da aile sağlığı merkezlerine gitmesini istemiyoruz’ diyen Obuz, “Çünkü bu iş yükünü çok arttırır. Hangi bulgular olduğunu açıklayıp riskli olan, ateş yüksekliği ile birlikte kuru öksürük ve nefes darlığı olanların sağlık kuruluşlarına başvurmalarını öneriyoruz” dedi