MENÜ
İzmir 22°
Gerçek İzmir
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Tabip Odası'ndan korkutan 'sahra' çıkışı: Önümüzdeki günlerde kaçınılmaz!
Sağlık
15 Nisan 2021 Perşembe 14:11

Tabip Odası'ndan korkutan 'sahra' çıkışı: Önümüzdeki günlerde kaçınılmaz!

Yatak doluluk oranlarının yüzde 80'in üzerinde olduğu kentte, İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Nuri Seha Yüksel “Sahra hastaneleri önümüzdeki günler için kaçınılmaz görünüyor” dedi.

Normalleşme adımları ve varyant etkisiyle vaka sayılarında yeni bir patlama yaşanırken, İzmir Tabip Odası tüm ülkede eş zamanlı yapılan “Yaşam hakkımızdan vazgeçmiyoruz, ölümleri durdurun” sloganıyla bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya, İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Nuri Seha Yüksel ve İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Süleyman Kaynak katıldı.

İzmir’de sahra hastanelerinin kaçınılmaz olduğunu ifade eden Yüksel, “Yeni bir plan gerekiyor. Bu, başarısız bir pandemi yönetimindir. Sahra hastaneleri, bundan daha önce de konuşuldu. Eğer zamanında bizler dinlenseydik belki bugün bunları konuşuyor olmazdık” şeklinde konuştu. 

HALKI OYALAMA PAKETİ 

Açıklamayı okuyan İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Nuri Seha Yüksel, “Yeni kısıtlamalar adı altında alınan önlemler iktidarın pandemi sürecine dönük bilimdışı bir anlayışın ürünüdür. Alındığı söylenen önlemler, ölümleri durdurmayacak, sağlık çalışanlarının karşılaştığı zorlu koşulları değiştirmeyecektir. Pandemi yoksulları ve işçileri vurmaktadır. Her gün bir uçak dolusu yurttaşımızı toprağa veriyoruz. Her gün ortalama bir ilimizin nüfusu kadar yurttaşımızı hasta eden pandemiyle ve pandeminin kötü yönetimiyle karşı karşıyayız. İktidar bilimin, meslek örgütlerinin sesine kulağını tıkamakta, sermayenin çıkarlarına uygun kararları uygulamaktadır. Bu tedbirler paketi halkı oyalama paketidir. Böyle olacağını başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere bütün yönetenler biliyordu. Ancak tüm uyarılarımıza rağmen gereken önlemleri almak yerine tabloyu seyretmekle yetindiler. Halk sağlığını önceleyen bilimsel bilgiler ışığında salgının ilk gününden itibaren Sağlık Bakanlığı ile görüşmeler talep ettik, randevu taleplerimize yanıt gelmedi. 50 metreye varan yazılar yazdık, cevap alamadık, medya aracılığıyla uyardık yapılması gerekenleri söyledik ama duyulmadık. Bugün buradayız çünkü duymama görmeme şansınız yok, bugün buradayız çünkü ölümleri görmeye tahammülümüz kalmadı, meslektaşlarımızın tükendiğine tanıklık etmeye tahammülümüz kalmadı” dedi. 

ÖNLENEBİLİR ÖLÜMLERİ ÖNLEMEDİNİZ 

Pandemi yönetiminde acil adımlar  atılması gerektiğinin altını çizen  Yüksel, Bugün geldiğimiz noktada, eksik, yanlış, tutarsız politikalar, başarısız salgın yönetimi neticesinde kontrol altına alınamayan Kovid-19 pandemisi üçüncü ve en büyük pikini yapıyor. Günlük vaka sayıları 60 bini aştı, can kayıpları gerçek rakamların ancak üçte birini yansıtan resmi rakamlarda bile 300’e yaklaştı. Hastanelerimiz doldu, yeni açılan servisler dahi ihtiyacı karşılamaya yetmiyor, yoğun bakımlarda yer bulunamıyor. Her gün çaresizlik içinde yeni ölümlere tanıklık etmekten tükeniyoruz. Yeter. Bu kabusu hep birlikte durduralım. İktidarı bir kere daha uyarıyoruz: geç kaldınız, önlenebilir ölümleri önlemediniz! Her gün yüzlerce insanımızı kaybettiğimiz son durumda acil adımlar atılmalıdır. Mevcut sağlık politikalarının başarısız olduğu artık kabul edilmeli; sağlığa bütüncül bakan toplum ve sağlık örgütlerinin katılımıyla dayanışma içerisinde yeni bir sağlık sistemi kurulmalıdır. Pandemi ile mücadele, derhal geniş katılımlı yerel pandemi kurullarına devredilmelidir. Bu kurullara yerel yönetimler, sağlık emek ve meslek örgütleri ve toplum dahil edilmelidir. Bilimsel kriterlere uygun filyasyon çalışmalarına hızla başlanıp salgının ilk kaynağına ulaşılmalı, bireyler hastalanmadan veya hastaneye gelmeden gerekli adımlar atılmalıdır” ifadelerini kullandı. 

ÖNERİLERDE BULUNULDU 

“Çalışanlar sosyal ve ekonomik hiçbir kayba uğratılmadan; AVM, fabrika, lokanta, atölye, şantiye gibi kalabalık ve kapalı alanlar derhal kapatılmalıdır” diyen Yüksel, “En az 14 gün, tercihen 28 gün zorunlu üretim alanları dışında çalışanlar hiçbir şekilde mağdur edilmeden çarklar durdurulmalıdır. Zorunlu üretim alanlarında çalışanlar için işyerine ulaşmada ve iş yerlerinde fiziksel önlemler alınmalı, dönüşümlü çalışma modelleri ile çalışma ortamlarında bulunan sayısı azaltılmalıdır. Uluslararası dolaşım en aza indirgenmeli ve yalnızca çok gerekli şartlarda olmalı, yurtdışı seyahatlerinde 14 gün karantina uygulanmalıdır. Aşılamada hedef toplumsal bağışıklık olmalıdır. Etkili bir aşılama programı uygulanmalıdır. Aşı temini ile ilgili süreç şeffaf bir biçimde kamuoyu ile paylaşılmalı, toplumun önüne net bir aşı takvimi konulmalıdır. Mevcut durumda hızlı aşılama salgınla mücadelenin en önemli parçasıdır. Aşıda patenti ortadan kaldıracak uluslararası adımlar atılmalıdır. Sağlık çalışanlarının mevcut pandeminin yükü yetmezmiş gibi iktidarın vurdumduymazlığıyla daha da tükendiği görülmelidir. Kovid-19’un meslek hastalığı kabul edilmesi gibi basit bir adımın bile atılmaması halen bir ayıp olarak ortada durmaktadır. Halen atanmayı bekleyen ve KHK ile gerekçe gösterilmeden ihraç edilmiş tüm sağlık çalışanları hızla salgınla mücadelede yerlerini almalıdır. Sağlık çalışanları artık dinlenebilmelidir” diye konuştu. 

BU ÇIĞLIK HEPİMİZİN 

Siyasi ve ekonomik çıkarların değil halk sağlığının öncelenmesi gerekktiğini vurgulayan Yüksel, şunları söyledi: “Sosyal haklarımızın korunması; temel gıda, su, ısınma, barınma, temizlik ihtiyaçlarınızın karşılanması salgınla mücadelede iktidarın görevidir. Temiz hava, güneş ve fiziksel hareketliliğinizi sağlayacak alanlar ve düzenlemeler organize etmek yine iktidarın sorumluluğundadır. Ekonomik çıkarlar için sağlığımızı hiçe atarak çalıştırıldığımız işyeri ortamlarına gitmemeyi talep etmek en doğal sağlık hakkı talebimizdir. Hareketliliği azaltıp bulaşı önlememiz için ekonomik destek, zamanında aşılanma, şeffaf bilgi edinme yurttaşlık haklarımızdır. Uyarılarımıza rağmen yanlış sağlık politikalarında ısrar edilmesi, sosyal cinayettir. Toplumun ve sağlık çalışanlarının canını ve sağlığını riske atan vurdumduymazlığa daha fazla tahammülümüz kalmamıştır. Siyasi ve ekonomik çıkarları değil insanı önceleyin! Artık tükendik, söylenecek sözümüzü tükettik. Çığlığımızla buradayız! Bu çığlık hepimizin!” 

SAHRA HASTANELERİ KAÇINILMAZ 

Açıklamanın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Yüksel, İzmir’de sahra hastanelerinin kaçınılmaz olduğunu ifade ederek, “Yoğun bakımların en dolu olan birkaç ilden bitiyiz. Bunu yüzde 80’lerle ifade edildi. Bu aslında o sağlık kuruluşunun yoğun bakımının dolu olduğu anlamına geliyor Bizim aldığımız verilere göre yoğun bakımlar ve pandemi servisleri yetersiz geliyor ve yenilerinin açılması gerekiyor. İyi yönetilemeyen bir sağlık ortamında bunun yükü de sağlık çalışanlarına yükleniyor. Yeni bir plan gerekiyor. Bu, başarısız bir pandemi yönetimindir. Sahra hastaneleri ve yeni seçeneklerle bunların bizlerle paylaşılması ve yeni tedbirler alınmalıdır. Sahra hastaneleri, bundan daha önce de konuşuldu. Eğer zamanında bizler dinlenseydik belki bugün bunları konuşuyor olmazdık. Sahra hastaneleri önümüzdeki günler için kaçınılmaz görünüyor” dedi. 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gerçek İzmir