MENÜ
İzmir
Gerçek İzmir
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Tabip Odası 'özel' anketi açıkladı: Ciro baskısı kabusu!
Sağlık
16 Eylül 2021 Perşembe 14:12

Tabip Odası 'özel' anketi açıkladı: Ciro baskısı kabusu!

İzmir Tabip Odası, özel sağlık sektöründe görev yapan hekimlerin çalışma koşullarını ortaya koyan anket çalışmasının sonuçlarını açıkladı. Ankete göre hekimlerin yüzde 70’i ciro baskısı yaşıyor, yüzde 19’u ise haftada 55 saatin üzerinde çalışıyor.

İzmir Tabip Odası, özel sağlık sektöründe görev yapan hekimlerin çalışma koşullarını ortaya koyan anket çalışmasının sonuçlarını kamuoyu ile paylaştı. Özel Sağlık Kuruluşlarında Çalışan Hekimler Komisyonu tarafından gerçekleştirilen ankette, uzayan çalışma süreleri, iş, istihdam, gelir güvencesizliği, sosyal güvencesizlik ve sağlık riskleriyle karşı karşıya kalan hekimlerin mesleklerini yerine getirmekte zorlandıklarına dair çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı. Ankete katılan hekimlerin yüzde 19’u haftada 55 saatin, yüzde 46’sı 45 saatin üzerinde çalıştığını ifade ederken, yüzde 47’si ise resmi tatillerde bile tam zamanlı çalıştığını söyledi. Hekimlerin yüzde 70’i ciro baskısı yaşadığını belirtirken, yüzde 45’i ruh sağlığının tedavi gerektirecek düzeyde kötü olduğunu ifade etti. Anket sonuçları üzerinden hekimlerin çalışma şartlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Çamlı, “Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın hekimlere artan emek sömürüsü dışında bir şey sunmadığını söyleyebiliriz” dedi. 

UCUZ İŞ GÜCÜ İSTİHDAMI
2003 yılından itibaren uygulamaya giren Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın özel sağlık sektörü yatırımlarını teşvik edici politikalar içerdiğini belirten İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Çamlı, “Sermaye kesimi sağlık sektörüne büyük ilgi göstermiş,  2002 yılında 270 olan özel hastane sayısı 2018 yılında 577’e yükselmiştir.  Bu sayı Türkiye’deki toplam hastane sayısının yüzde 37,6’sıdır. Ülkemizdeki toplam 153 bin hekimden yüzde 29.4’u özel sağlık sektörde çalışmaktadır. Sayıları her geçen gün artan tıp fakültelerinden eğitimini tamamlayan binlerce yeni mezun hekim ve genç uzman piyasalaştırılmış sağlık sisteminin dayatmaları ile ucuz iş gücü olarak bu sektörde istihdam edilmektedirler. Özel sağlık sektöründe çalışan hekimler mesleklerini yürütürken yoğun iş yükü, uzayan çalışma süreleri, iş, istihdam, gelir ve sosyal güvencesizlik ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Buna bağlı olarak hekimlerin stres, depresyon, tükenmişlik düzeyleri, olumsuz yaşam ve beslenme koşullarına bağlı sağlık sorunları ile karşılaşma riskleri artmaktadır” diye konuştu.

RESMİ TATİLLERDE BİLE ÇALIŞIYORLAR
Pandemi sürecinde özel sağlık kuruluşlarında çalışan hekimlerin mevcut sorunlarının katlanarak arttığını dile getiren Çamlı, “Pandeminin başlangıcında birçok özel sağlık kuruluşu, hasta sayılarında düşme ve ciro kaybını ileri sürülerek sağlık çalışanlarını ya ücretsiz izne çıkarılmış ya da daha düşük ücretlerle çalıştırmıştır. İlerleyen süreçte birçok özel sağlık kuruluşu Kovid-19 dışı elektif vakalara öncelik vermiştir. Pandemi nedeniyle kamu hastanelerinden sağlık hizmetine ulaşamayan ya da tedirginlik yaşayan hastalar özel sağlık kuruluşlarına yönelmiş, bu kuruluşlarda çalışan sağlık çalışanlarının iş yükü belirgin artış göstermiştir. 4857 Sayılı İş Kanunu’na göre çalışma süresi haftada en çok 45 saattir. Ankete katılanların yüzde 19’u 55 saatin, yüzde 46’sı 45 saatin üzerinde çalıştığını ifade etmiştir. Özel sektörde de çalışma saatleri iş yasası çerçevesinde denetlenmelidir. Ankete katılanların yüzde 19’u Kovid-19 enfeksiyonu geçirdi. Özel sağlık kuruluşlarında çalışan hekimlerin nerdeyse haftanın yedi gününde, gece gündüz ya da hafta sonu, resmi tatil demeden sürekli çalışmaya zorlandıkları görülmektedir. Ankete katılanların yüzde 47’si resmi tatillerde tam zamanlı, yüzde 21’i ise kısmi çalıştığını belirtmiştir. Hekimlerin yüzde 47’si 1 Mayıs’ta bile çalışmaktadır” ifadelerini kullandı.

ÇALIŞAN STATÜSÜNDEN ÇIKARIYORLAR
Hekimlerin artan iş yüküyle mücadele ederken en temel sosyal haklarını dahi kullanamadıklarını kaydeden Çamlı, şunları söyledi: “Ankete katılan hekimlerin yüzde 38’i son iki yıl içerisinde toplamda 10 günden az, yüzde 41’i 11-20 gün izin kullanabilmiştir. Bu kadar az izin kullanımında izinlerde gelirinin kesilmesi ve her işyeri değişiminde izin hakkının sıfırlanması önemli bir rol oynamaktadır. Gün içinde ara vermeksizin hasta bakmaya zorlanmak, randevularda dinlenme aralarının göz önüne alınmaması özel sağlık kuruluşunun karlılığını artırırken hekimleri tüketmektedir. Ankete katılanların sadece yüzde 35’i günlük mesailerinde yemek ve dinlenme aralarının bulunduğunu belirtmişlerdir. Yüzde 39’u yemek aralarının olduğunu ama dinlenme aralarının olmadığını, yüzde 24’ü ise yemek ve dinlenme aralarının olmadığını ifade etmişlerdir. Neredeyse tuvalet ihtiyacının bile mesai dışı saatlerde giderilmesinin isteneceği bir ortam yaratılmıştır. Son dönemde iş yasasının getireceği yükümlülüklerden kaçınmak ve mali açıdan bazı avantajlar elde etmek adına işverenler özel hastanelerde çalışan hekimleri çalışan statüsünden çıkarılıp şirket kurmaya zorlamaktadır. Özel sağlık sektöründe hekim istihdamı, işletme açısından en karlı sözleşmelerle sağlanmaya çalışılmakta, hekimlerden, iş ve ücret güvencelerini ortadan kaldıran hizmet alım sözleşmeleri (4B) ile çalışmaları talep edilmektedir. Sözleşmeler, iş kanunlarına tabi olarak çalışan işçi (4A’lı), serbest meslek makbuzu ya da şirket faturası karşılığında hizmet alımı şeklinde 4B’li olarak yapılabilmektedir. 4B çalışma biçiminde hekim, işçi-çalışan olarak hizmet sunmasına rağmen, çalışmaya ilişkin sözleşme iş sözleşmesi olmayıp hizmet alım sözleşmesi olarak kabul edilmektedir. Bu durumda çalışanın iş ve ücret güvencesi ortadan kalkmakta ve işine son verilmesi durumunda kıdem tazminatı ve diğer haklarından feragat etmektedir. Çalışma sürelerine ilişkin haklardan yararlanamamaktadır. Hastalık hallerinde hastalık izni kullanamamaktadır. Kadın çalışanlar anne olmakla ilgili izin hakkından feragat etmektedir. İş kazası ve meslek hastalığı sonucu herhangi bir yasal tazminat talep hakkı olmayacaktır.”

CİRO BASKISI VE İŞ GÜVENCESİ KAYGISI
Güvencesiz çalışma koşullarında her geçen gün reel ücret kaybı yaşandığının altını çizen Çamlı, “Hekimlerin yüzde 54’ü çalıştığı kurumdaki aylık kazancının yaşamı için yetersiz olduğunu belirtti. Bu olumsuz artan iş yüküne karşın, azalan gelir hekimlerin motivasyonunu düşürmekte, bedensel ve ruhsal sağlıklarını olumsuz etkilemektedir. Ankete katılanların yüzde 53’ü şu anki çalışma koşullarından memnun olmadığını belirtmiştir. Yüzde 61’i sosyal hayatlarının giderek kötüleştiğini,  yüzde 70’i ciro baskısı yaşadığını, yüzde 61’i iş güvencesi kaygısı taşıdığını belirtmiştir. Bu olumsuz çalışma koşulları, kaygı ve mutsuzluklar hekimlerin sık iş değiştirmesine yol açmaktadır. Katılımcıların yüzde 81’i değişen dönemlerde ve düzeylerde tükenmişlik hissi yaşadığını belirtmiş olup yüzde 19’u sürekli bir tükenmişlik içerisinde olduğunu belirtmiştir. Yüzde 45’i ruh sağlığının tedavi gerektirecek düzeyde kötü olduğunu belirtmiştir. Bu sonuçlarla sağlıkta dönüşüm programının hekimlere artan emek sömürüsü, dışında bir şey sunmadığını söyleyebiliriz. Ankete katılan hekimlerin yüzde 81’i Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın hekimleri emek, gelir ve iş güvencesi açısından olumsuz etkilediğini ifade etmiştir. Sonuç olarak anketimiz özel sağlık kuruluşlarında çalışan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının durumunu ortaya koymaktadır. Hekimler açısından özel sağlık sektöründe çalışmak, giderek artan güçlükler barındırmakta,  uzayan çalışma süreleri, iş, istihdam, gelir güvencesizliği ve sosyal güvencesizlikle ve sağlık riskleriyle karşı karşıya kalan hekimler mesleklerini yerine getirmekte zorlanmaktadırlar” açıklamasında bulundu.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gerçek İzmir