Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Urla ve Çeşme’deki taşınmazların kamulaştırılması kararı gündemdeki yerini koruyor. Çeşme ve Urla’yı yapılaşmaya açacak Cumhurbaşkanlığı kararının, bazı hukukçular tarafından ekolojik dengenin bozulacağına dikkat çekilerek Danıştay’a götürülmesinin ardından, İzmir Barosu, meslek odaları, İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri ile sivil toplum kuruluşları da açılan davalara müdahil olmuştu. Kamulaştırılan araziler üzerinde ‘Ege Turizm Merkezi-Çeşme Projesi’ yapılacağını açıklayan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Pazartesi günü İzmir’de iş dünyası, meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşları ile buluşmuştu. İzmir Ticaret Odası’nda basına kapalı olarak gerçekleşen Ege Turizm Planı Değerlendirme Toplantısı’nda Bakan Ersoy, projeyi anlatmış ve eleştirileri dinlemişti. Tartışmalı projede gelinen noktada bugün yeni bir gelişme yaşandı. Çeşme ve Urla Turizm Bölgesinin Genişletilmesine dair Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin iptali için kentteki çeşitli meslek odaları ve sivil toplum kuruluşları ile 107 yurttaş kararın iptali talebiyle dava açtı.
KAMU YARARINA AYKIRI!
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi önünde basın açıklaması yapan TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Melih Yalçın, “Dava dilekçemizi bölge idare mahkemesine sunduk. Turizm geliştirme bölgesi ilan edilen alan, çok büyük bir alanda tarım arazilerini, orman alanlarını, hassas korunması gereken doğal yaşam alanları ve nitelikli korunması gereken doğal yaşam alanlarını içeriyor. Dolayısıyla bu kararın kamu yararına olmadığı iddia ediyoruz. Kararın iptali adına dava dilekçesine adımızı koyduk. Bununla ilgili bir rapor da hazırladık. Muhtemelen önümüzdeki hafta açıklayacağız” dedi.
YEREL İDARECİLERE SESLENDİ…
Projeye destek veren açıklamalar yapan yerel idarecileri eleştiren Avukat Ömer Erler, “Bizler 107 yurttaş, İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası, EGEÇEP olarak bugün bir dava açtık. Çeşme Yarımadası’nda 127 milyon metre kare… Bunun içinde orman alanları, kıyılar, hassas koruma alanları var. Turizme tahsis edilmesinin anlamı şu… Bu bölgede yerli ya da yabancı bir yatırımcı için mülkiyet hakkına benzer bir sınırlı hak tesis edilecek. Daha önce 2005 yılında benzer bir durum yaşanmış ve o tarihte açılan davada Danıştay böyle bir işlemi iptal kararı vermişti. Gerekçesi de kamuya kapalı koruma altındaki alanlarda böyle bir bölgeleme yapılması kamu yararına aykırıdır denildi ve iptal edildi. Şimdi aynı hukuka aykırı işlem daha geniş bir alanda tekrar yaşanacak. Bu 12 bin hektarlık alan, yaklaşık 5 bin hektarlık orman alanını kapsıyor. 47 kilometrelik bir kıyı kesimini kapsıyor. 6 milyon metrekarelik mera alanını kapsıyor… 12 bin hektarlık alan ve bunun dışında ilan edilen 11 turizm merkezi alanının toplam alanı Çeşme Yarımadası’nın 30 bin hektarlık neredeyse tamamıdır. Çeşme Yarımadası, kamuya kapatılacak. Çeşme’ye gitmek isteyen yurttaşlar yarımadada sadece Çeşme ve Alaçatı il merkezine ulaşabilecek. Onun dışında hiçbir yeşil alan ve kıyıya ulaşım kalmayacak çünkü bu bölgeler hak sahipleri tarafından çitlerle kapatılacak, girişe kapalı alanlar oluşacak. Bu alanlar sadece kara alanları değil. Yaklaşık 20 milyon metrekare deniz alanı da bu kararın içinde. Yani denizlerden de yararlanması imkanı olmayacak. Umut ediyorum ki hukuk gerçekleşir ve bu karar iptal edilir. İzmir ve en başta büyükşehir belediye başkanı olmak üzere idareciler de bu gerçeği bilmek zorundalar. Maalesef talihsiz açıklamalarla, bu hukuka aykırı karar lehinde açıklamalarda bulunmuşlardır. Ben de bunu anlayamadım belli ki konuyu bilmeden, ilgililere, hukukçulara danışmadan bu açıklamayı yapmışlar. Umarım bu kararlarından dönerler çünkü kamu yararı bunu gerektirir” ifadelerini kullandı.
BU TURİZM DEĞİL TALANDIR
Avukat Arif Ali Cangı, şunları söyledi: “Özetle yarımada kapatılıyor. Yatırımcının kontrolünde olacak. Deniz alanlarının dahil kamuya kapatılması söz konusu. Dolayısıyla buna aslında turizm adı altında yarımadanın işgali diyebiliriz. Sadece davacı olan yurttaşlar ve kurumlar değil bütün İzmirlilerin buna karşı çıkması gerekiyor. Turizm yapılacaksa yarımadanın doğal yapısına uygun turizm yapılması gerekir. Bu şekilde yapılacak turizme, turizm denmez. Bu yağma ve talandır. Başta yerel yöneticiler olmak üzere İzmir’in kanaat önderleri ve yurttaşları bu olayda tavır almaya çağırıyoruz.”
SONUNA KADAR TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ
İzmir Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Sinan Balcılar da, “10 gün önce acele kamulaştırma kararının iptali için dava açmıştık şimdi de turizm bölgesinin sınırlarının genişletilmesinin iptali için dava açtık. İki karar ve dava birbiri ile birleşik. Bu tamamen bir rant projesi. Kanal İstanbul projesi ile nasıl ki birilerine rant sağlanıyorsa aynı şekilde Urla ve Çeşme’nin de turizmcilere satılması ve halka kapatılması söz konusu olacaktır. Açıkça anayasa ve hukuk ihlali vardır. Bu davanın sonuna kadar takipçisi olacağız. Hepsinin iptali için hukuki mücadelemizi devam ettireceğiz” açıklamasında bulundu.
İZMİRLİLERE DAYANIŞMA DAVETİ
EGEÇEP Sözcüsü Avukat Berna Babaoğlu Ulutaş ise, “Çeşme Yarımadası’nın talan edilmesine karşı çıkıyoruz. Yarımadanın doğal ve kültürel varlıklarının korunması için buradayız. Bu mücadelede tüm İzmirli yurttaşları dayanışma içinde olmaya davet ediyoruz” açıklamasında bulundu.