Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, katıldığı televizyon programında gündeme dair önemli değerlendirmelerde bulundu.
Karamollaoğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “altılı masa noter değil” açıklaması için "Bunlar makul ifadelerdir. Kimse noter değil. Kimse benim dediğim olacak diye bir baskı oluşturamaz. İttifak içinde ittifaklar gerçekleşebilir" ifadelerini kullandı.
Karamollaoğlu, "Sayın Erdoğan’ın da Cumhur İttifakı'nın da Türk siyasi hayatını kirlettikleri kanaatindeyim. İftira, yalan, hakaret. Bütün politikaları bunun üzerine inşa edilmiş. İftira etmede hiçbir tereddüt görmüyorlar. Yalan söylemekten de hiç çekinmiyorlar" diye konuştu.
"KAZANACAK BİR ADAY ÜZERİNDEN İTTİFAK YAPMALIYIZ"
Altılı Masa'da bugüne kadar hiç itilafın olmadığını aktaran Karamollaoğlu, “Seçilme şansı en yüksek olan aday üzerinden bizim ittifak yapmamız gerekiyor. İnşallah burada bir problem olmayacak. Her siyasi parti genel başkanı kendi teklifini getirecek. Biz aday konusunu seçim tarihi ilan edilmeden konuşmayacağız. Farklı kanaatlerimiz olabilir. Ama biz adayımızı seçilecek bir aday belirleyemezsek bu yaptığımız bütün çalışmalar heba olur. Biz parlamentodaki çoğunluğu da dikkate alarak, cumhurbaşkanı olarak gösterdiğimiz kişi de seçimi kazandığında nasıl bir yönetim uygulayacağız. Bugün bunu da konuşmamız lazım” değerlendirmesinde bulundu.
''İTTİFAK İÇİNDE İTTİFAKLAR GERÇEKLEŞEBİLİR"
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “altılı masa noter değil” açıklamasını değerlendiren Karamollaoğlu, “Bunlar konuşurken makul ifadelerdir. Kimse noter değil. Kimse benim dediğim olacak diye bir baskı oluşturamaz. Bunlar gündeme gelir, görüşülür. Elbette kazanacak bir aday olması gerekiyor. Biz bu bütün meseleleri masada konuşup, karara bağlamalıyız. Akşener’in açıklamalarında bir itiraz görmedim. İttifak içinde ittifaklar gerçekleşebilir ve gerçekleşmesinde fayda da vardır” şeklinde konuştu.
"SEN ZİLLETİN İÇİNDE ÇÜRÜMÜŞSÜN"
Karamollaoğlu, Cumhur İttifakı ile ilgili de şunları kaydetti:
Sayın Erdoğan'ın da Cumhur İttifakı’nın da Türk siyasi hayatını kirlettikleri kanaatindeyim. İftira, yalan, hakaret. Bütün politikaları bunun üzerine inşa edilmiş. İftira etmede hiçbir tereddüt görmüyorlar. Yalan söylemekten de hiç çekinmiyorlar ama hakarete gelince, hazineleri çok geniş. Farkında değiller. Hakaret eden bir insan, aslında kendini tarif eder… 'Zillet İttifaki’ diyorlar sen zilletin içinde çürümüşsün, yok olmuşsun. Bu yaklaşımı benimseyenler iflah olmaz.
"ABD 'SURİYE'YE GİRİN' DEDİ, BİZ DE GİRDİK"
'Türkiye’nin şu an şahsiyetli bir dış politika uygulayamadığını' söyleyen Karamollaoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
Savruluyor Türkiye. Şahsiyetli bir dış politika izleyemiyor. 20 yıl önce izledikleri politikaları bir düşünelim, bir de bugünü düşünelim. Dağlar kadar fark var. Amerika Birleşik Devletleri'yle anlaştı. Irak'la harbe tutuştuk. Irak'taki zulme destek verdik. Amerika Birleşik Devletleri Suriye'ye girin dediği için biz Suriye'ye girdik. Bunun hiç başka türlü izahı yok. Biz kendi ideallerimizi prensiplerimizi tatbikata koyamadık. İsrail Başbakanı'nı Cumhurbaşkanı'nı meclisimizde alkışlattık. Ve ileri sürdüğümüz bütün fikirler havada kaldı.
Şahsiyetli bir dış politika uygulayamadık. Neden? Çünkü bizim şahsiyetli dış politika uygulayacak bir Maalesef şu anda gücümüz yok. Dış politikada etkili olabilmek elbette prensiplere bağlı olarak hareket etmeye bağlıdır. Siz düşünün. 2 binli yılların ortasında biz Annan Planı'nı Avrupa Birliği'ne üye olmak için bize dayattılar, biz AK Parti ile Kıbrıs'ta Türk Cumhuriyeti'nde birbirimizle mücadele ettik. Allah rahmet eylesin. Oya Hanım başkanlığında bir heyeti göndermiştik. Onlar sakın Annan Planı'na evet demeyin diye çaba gösterdiler. Hükümet de ya bu bizim kurtuluşumuz dediler. Sonunda Rumlar bir hata yaptı kendi yönlerinden ama bize o fırsat vermiş oldu. Böylece Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti diye bugün övünmeye çalıştıkları bir cumhuriyet var. (Cumhuriyet)