İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, FETÖ'nün iş dünyası yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında haklarında dava açılan 31'i tutuklu 86 sanığın yargılandığı davada, 10 sanığın tahliyesine karar verdi.
Silivri’de görülen TUSKON davasının altıncı gününde, mahkeme heyeti savunmaları alınmayan tutuklu sanıklara 5’er dakikalık söz hakkı verdi.
10 TAHLİYE ÇIKTI, MAL VARLIKLARINA TEDBİR KALDIRILDI
Mahkeme heyeti sanıklar ve avukatların taleplerini aldıktan sonra ara karar için 2 saatlik ara verdi. Aranın ardından sadece sanıklar ve avukatları salona alındı. Mahkeme heyeti verdiği ara kararda tutuklu sanıklar Özlem Rukiye Kartal, Nalan Erpolat, Yüksel Nalbant, Ruhi Gürer, Semih Sadır, Rüstem Karaoğlan, Emrullah Emre Topal ve Harun Akça’nın savunmalarını tamamladıkları ve delil durumu dikkate alınarak tahliyesine karar verdi.
Nihat Kurt ve Cahit Durmaz ise yaşları ilerlemiş olduğu için tahliye edildi.
Mahkeme, yurt dışına çıkış yasağı konularak tahliye edilen sanıkların her cuma günü ikametlerine en yakın polis karakoluna giderek imza vermeleri şartı koydu.
Aralarında Ömer Faruk Kavurmacı ve Faruk Güllü’nün de bulunduğu sanıkların savunmalarını yapmamış olmaları ve mevcut delil durumları göz önüne alınarak tutukluluk hallerinin devam etmesine karar veren mahkeme heyeti, sanıkların tümünün malları üzerindeki tedbir kararlarının kaldırılmasına karar verdi. Duruşma 4 Aralık’a ertelendi.
TEDBİRİN KALKMASI NE ANLAMA GELİYOR?
Hem Kavurmacı'nın hem Güllü'nün şirketlerine 15 Temmuz darbe girişimi sonrası kayyum ataması yapılmıştı. Her iki isme ait şirketler de TMSF denetiminde bulunuyor. Av. Fırat Epözdemir, tedbir kararını kaldırılması ile kayyumların yetkilerinin son bulmadığına işaret etti. Av. Epözdemir "Şirketler kayyum denetiminde olmaya devam edecek. Ancak devir ile ilgili, kayyumun onay ile yapılabilecek" dedi.
KENDİNİ BÖYLE SAVUNMUŞTU
Ömer Faruk Kavurmacı savunmasında şunları söyledi:
“Suçlamaları kabul etmiyorum. Örgüte üye değilim. Propagandasını yapmadım. TUSKON’un kurucularından değilim. TUSKON Genel Kurulu’ndaki ihanet konuşmasının ardından alkışlamadım ve ayağa kalkmayıp protesto ettim. Protesto için yönetimden de ilk ben istifa ettim. 2014 yılı Haziran ayında çocuklarımın kayıtlarını Fatih Koleji’nden aldım. Cumhurbaşkanı’nın çağrısı üzerine bunu yapmış olmam örgüte üye olmadığımı gösterir. Bank Asya’da hesabım yok, 1 dolarlık banknotum yok, ByLock kullanmadım. 17-25 Aralık sonrası çocuklarımı Fatih Koleji’nden aldım. Dijitürk aboneliğimi iptal ettirmedim. İş yerimizin bulunduğu E-5 Karayolu kenarındaki binanın 3600 metrekarelik cephesini seçimlerden önce AK Parti bayraklarıyla kaplattım. 15 Temmuz sonrası yurt dışına gitmedim. 4200 çalışanı olan, yurt dışı ve içinde 500 parekende mağazası bulunan bir şirketin ortağıyım. Şahsım ve ailem adına çekilmez bir hal alan tedbir ve kayyum kararlarının kaldırılmasını talep ediyorum.”
FARUK GÜLLÜ: PARAMI DEĞİL GÜNAHIMI BİLE VERMEM
Baklavacı Faruk Güllü ise kendisine tanınan 5 dakikalık sürede tahliyesini talep ederek şunları anlattı:
"FETÖ üyesi değilim. 2010’dan sonraki hiçbir dernek toplantısına katılmadım. TUSKON’un 5 ve 6’ncı genel kurulunda adım yazılmasına rağmen orada yoktum. Bank Asya beni iflasın eşiğine getiren bankadır. Paramı değil günahımı bile vermem. 15 Temmuz’u Güneşli’deki mağazamda öğrendim. Yola çıktım.
Polislerle beraber yolu kapattık. Oradaki beyaz arabanın içinde ben vardım. Helikopterden atış yapılmasına rağmen tanklara yolu açmadık. Bylock ya da kriptolu bir haberleşme aracı kullanmadım. Örgüte para yatırmadım. FETÖ içinde yer aldığımı gösteren bir delil yoktur. Kaçmayı düşünmedim. İkametim sabittir. Tahliyemi ve beraatimi istiyorum. Gerekirse adli kontrol kararı da uygulansın.” (Hürriyet)