MENÜ
İzmir 22°
Gerçek İzmir
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Türkiye, İstanbul Sözleşmesi'nden ayrıldı: İzmir'den kim/ne tepki verdi?
Güncel
20 Mart 2021 Cumartesi 08:40

Türkiye, İstanbul Sözleşmesi'nden ayrıldı: İzmir'den kim/ne tepki verdi?

Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile Türkiye, İstanbul Sözleşmesi'nden ayrıldı. Karara İzmir'de siyasilerden, iş dünyasından ve belediye başkanlarından sosyal medya üzerinden tepkiler geldi.

Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile Türkiye, kadın haklarını savunan ve AİHM kurallarını esas alan bir insan hakları sözleşmesi olan İstanbul Sözleşmesi'nden ayrıldı.

KÜLLİYE'DEN İLK AÇIKLAMA
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, konuya ilişkin paylaşımında şu ifadeleri kullandı:

"Dünden bugüne Cumhurbaşkanımız @RTErdogan liderliğinde kadınların toplumsal, ekonomik, siyasi ve kültürel hayata daha fazla katılmaları için verdiğimiz mücadeleyi kararlılıkla sürdürüyoruz. Kadınlar, hayatın nesnesi değil öznesidir! Her zaman #GüçlüKadınGüçlüTürkiye diyeceğiz."

İZMİR'DEN TEPKİLER GELDİ

Karara İzmir'de siyasilerden, iş dünyasından ve belediye başkanlarından tepkiler geldi.

CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel : Geçtiğimiz yıl her gün 1 kadının öldürüldüğü Türkiye'de İstanbul sözleşmesi bir gece yarısı operasyonuyla feshedildi. İktidar kanadı bugün bu kararla kadını korumak yerine, tecavüzcüyü, katili, tacizciyi korumayı tercih etti.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer: Dün ne diyorsak bugün de aynısını söylüyoruz. İzmirli kadınlara söz veriyorum; Toplumsal Cinsiyet Eşitliği'ni sağlama ve kadına şiddeti önleme mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmek toplumsal cinsiyet eşitliğini hedef almaktadır. Bu yolla gündelik hayatın normalleşmesi ve toplumsal barışın sağlanması engelleniyor. Bu nedenle kadınlar şiddetle, ölümle başbaşa bırakılıyor.  Buna izin vermeyeceğiz.

İYİ Parti İzmir Milletvekili, Genel Başkan Başdanışmanı Aytun Çıray: Ancak otokratik bir rejimde.. Anayasa'nın 90. maddesine göre TBMM'de oylanarak yürürlüğe girmiş bir sözleşme. Bir Cumhurbaşkanı kararnamesiyle ortadan kaldırılmaya çalışılır. Bu; Meclisin fiilen yok. Anayasa'nın adeta ilga edilmesidir.

İYİ Parti İzmir Milletvekili, İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu: TBMM’de kabul edilmiş “YASA HÜKMÜNDEKİ” bir sözleşme Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile iptal edilemez. Anayasanın 90.maddesine göre, kişi haklarına ilişkin sözleşmeler kanundan da üstündür. Bu işlemi ancak, kendisini kanunlardan üstün gören TEK ADAM’lar yapar. Yazık Türkiye’ye!

CHP İzmir Milletvekili, Genel Başkan Başdanışmanı Tuncay Özkan: “Gündüzün şerri gecenin hayrından iyidir”. Gece, kadınlarımıza ve hukukumuza, aşımıza ve ekmeğimize saldırıldı.İstanbul Sözleşmesi artık yok.Saray kararnamesiyle yürürlükten kalktı. Merkez Bankası Başkanı görevden alındı.Ekonomik buhran derinleşti. Her gecenin bir sabahı vardır.

CHP İzmir Milletvekili Bedri Serter: Bu iktidar kadınlar için en büyük tehdittir! #İstanbulSözleşmesi gibi uluslararası bir kadın hakları Sözleşmesinden çıkmak bütün kadınların canını hiçe saymaktır!"

CHP İzmir Milletvekili Ednan Arslan: Uluslararası sözleşmeleri devletlerin kabul etme, imzalama ve sözleşmeden ayrılma hükümleri anayasaları ile belirlenen usullerle olur.  Şahsım karar verdi çıktık usulü diye bir düzenleme bulunmamaktadır.

CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır: “Bir hafta içinde ülke gündemini tek bir adam belirliyor. Andımız kaldırılıyor. İstanbul Sözleşmesi fesih ediliyor. HDP kapatma davası açılıp, Gezi parkı İBB’nin elinden alınıyor. Merkez Bankası Başkanı görevden alınıyor”

Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü: Çiğli Belediyesi olarak, kadınlara yönelik her türlü şiddet ve hak ihlaline karşı mücadeleyi görev olarak kabul ediyoruz. Biz, kadına yönelik şiddet ile ilgili tavrımızı TİS'e eklediğimiz maddelerle Çiğli'de uygulamaya geçirdik. Asla yalnız yürümeyeceksiniz!

Konak Belediye Başkanı Abdül Batur: “İstanbul Sözleşmesi'nden ayrılmak demek, Türkiye'de kadınlar öldürülsün demekle aynı şeydir. Kadın cinayetleri son bulsun derken yenilerine davetiye çıkarmak demektir.  Bu karar talihsizdir”

Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin: “Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.” Mustafa Kemal Atatürk... #İstanbulSözleşmesiYaşatır

Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda: “İstanbul Sözleşmesi Cumhurbaşkanı tarafından gece yarısı feshedildi. Her gün en az bir kadının öldürüldüğü bir ülkede alınan bu karar, kadın yaşamının önemi yok demektir”

Balçova Belediye Başkanı Fatma Güçlü Çalkaya: “İstanbul Sözleşmesini kaldırmak sadece Kadınlara değil Ülkemizin geleceğine yapılan kötülüktür. Bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir”

Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel: “Güçlü ve özgür kadınların mücadelesiyle kazanılan hakları bir kişinin imzasıyla kaybetmeyeceğiz. Meclisi ve Anayasayı yok sayarak erkek şiddetini kollayamazsınız, kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesini bastıramazsınız”

Bornova Belediye Başkanı Mustafa İduğ: İstanbul Sözleşmesi yaşatır ...

Buca Belediye Başkanı Erhan Kılıç: İstanbul Sözleşmesi Yaşatır "Kadınları geride bırakan toplum, geride kalmaya mahkumdur" Mustafa Kemal Atatürk

CHP Aliağa İllçe Başkanı özlem Şan Oğzuhan:  Büyük bir akıl tutulmasıyla karşı karşıya olduğumuz şu günlerde içine düştüğümüz karanlık giderek koyulaşmaya devam ediyor. ARTIK UYUMAYA KORKAR OLDUK! "Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi"  Resmi Gazete’de yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle feshedildi.

Oysa ki; kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak amacını taşıyan sözleşme Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde AKP, CHP, BDP ve MHP’nin oylarıyla ve oybirliği ile kabul edilmişti.

Kendini milletin temsilcisi yüce Meclisten dahi üstün gören zihniyet, kadınlara karşı zaten bilinen ama dile getirilmeyen anlayışını böylece açık etmiş, tescillemiştir. Yani kısaca “çocuklar istismar edilsin, kadınlar şiddete uğrasın” denilmiştir.

Sadece geçtiğimiz ay içerisinde 35 kadın öldürülmüşken; kadına karşı şiddet, taciz ve tecavüz olayları had safhadayken alınan bu karar; kadınlara yönelik  her türlü suçun destekçisi ve işbirlikçisi olmakla aynı anlamı taşımaktadır.

Ancak bilinmelidir ki, kadınlarımız o sözleşmeden vazgeçmeyecek, kazanılmış haklarını tek kişinin imzaladığı bir kararnameye kurban vermeyecektir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir HUKUK DEVLETİDİR !.İstanbul Sözleşmesi Cumhurbaşkanı kararnamesi ile feshedilemez. Çünkü, Meclis tarafından Anayasanın 90. Maddesine göre kabul edilmiş kanun niteliğindedir, Meclis dışında kimse tek başına kararnameyle o kanunu kaldıramaz. Bu madde uyarınca yürürlüğe giren uluslararası sözleşmeler kanun hükmündedir ve Anayasaya aykırılık iddiasıyla Anayasa mahkemesine gidilemez. Velhasılı tek yetki MECLİSİNDİR. Yetki gaspı ile sözleşme feshedilemez. TBMM bu sözleşmeyi fesih kararı alırsa sözleşme’nin feshi düzenleyen 80. Maddesi ayrıca Avrupa Konseyi Genel Sekreterliği’ne bildirimi şart koşar. Sözleşmenin 80. Md. Uyarınca bu bildirimden 3 ay sonra yürürlükten kalkar. Sözleşme yürürlüktedir…  

Cumhuriyet Halk Partisi olarak her zaman olduğu gibi bu hukuksuz kararın da karşısında var gücümüzle mücadele edecek, kadınlarımızın yanında yer alacağız. Türkiye’nin karanlıklar ülkesi olmasına müsaade etmeyecek, yüzümüzü aydınlıktan ve çağdaş medeniyetten başka tarafa çevirmeyeceğiz."

DEVA Partisi İzmir İl Başkanı Seda Kaya Ösen:  2011 yılında İstanbul Sözleşmesi’nin ilk imzacısı olarak kadına şiddete karşı mücadelede net bir mesaj vermiş olan Türkiye’nin 10 sene sonra yine kendi eliyle sözleşmeyi feshetmesi anlaşılamaz bir ikilemdir. Fesih kararının meclisin iradesini hiçe sayarak tek şahsın kararı ile verilmiş olması, ülke demokrasisine verilmiş ağır bir yaradır. Halkın kaderinin tek kişinin inisiyatifine verilmesini endişe verici buluyoruz. Bu karar, Türkiye’nin yarısını oluşturan tüm kadınların vicdanına aykırı bir karardır.

Türkiye’de sadece 2020 yılında 300 kadın, 2021’in ilk çeyreğinde 77 kadın öldürüldü. İstanbul Sözleşmesi, kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesini ve bunlarla mücadeleyi hedeflemektedir.  Sözleşme, toplumsal cinsiyet eşitliğini savunur ve cinsiyeti nedeniyle herhangi bir bireyin şiddet görmesinin önüne geçilmesi için gerekli önlemlerin devlet tarafından alınmasını savunmaktadır. Hükümetin fesih ile verdiği mesaj, bu değerlerin benimsenmediğini, cinsiyet eşitsizliğinin ve şiddetin normalleştirileceğinin bir mesajı olarak ortaya çıkmaktadır.

Son 10 yılda ülke vicdanını yaralayan, binlerce çocuğu annesiz, anne babaları yavrusuz bırakan kadın cinayetlerine şahit olmuş kadınlar ve erkekler olarak demokrasiye ve temel insan haklarına aykırı olan bu kararı kınadığımızı belirtiriz.

Türkiye olarak nesillerimizi güvenle daha müreffeh bir geleceğe hazırlamak, uluslararası alanda rekabetçi, öncü, gıpta edilecek bir ülke haline getirmek için çalışırken, 10 yıl önce edinilmiş hakların bugün tek adam eliyle kaldırılmasının amacı anlaşılamaz ve kabul edilemez. Kadınlarımızı ikinci sınıf vatandaş olarak gören zihniyetle sonuna kadar savaşacağımızı bildiririz

Deva Partisi olarak kırmızı çizgimiz olan İstanbul Sözleşmesi’nin kabulünün takipçisi olacağımızı, uygulanması ve kadının hak ettiği yeri bulması için topyekun mücadele vereceğimizi belirtiriz. 


İzmir Kadın Kuruluşları Birliği (İKKB) Başkanı Huriye Serter: ”Adeta bir kadın mezarlığına dönüşen ülkemizde İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması bundan sonra daha fazla kadının cinayete kurban gitmesi anlamını taşımaktadır.Biz kadınların görüşleri yok sayılarak kararname ile oldu bittiye getirilmek istenen bu karar, sadece kadınlara yönelik değil, aslında tüm toplumun temel hak ve özgürlüklerine yönelik bir saldırıdır. Bu yüzden İzmir Kadın Kuruluşları Birliği olarak 50 derneğimizle birlikte sadece biz kadınları değil, toplumun her kesimini  bu anlayışla mücadele etmeye çağırıyoruz. Haklarımızı sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz.

İzmir İş Kadınları Derneği (İZİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Betül Sezgin: Her yıl, her ay, her gün kadınlar öldürülürken bu ülkenin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkması kabul edilemez. İstanbul Sözleşmesi kadınlara yaşam sunan bir sözleşmedir. Bu sözleşmeden daha önce çıkılmaması için ve harfiyen uygulanması için her platformda görüşlerimizi açıkladık. Bugün gelinen noktada bir gece alınan kararla bu sözleşmeden çıkmamız kadınlara büyük bir haksızlıktır. Bu karar kadın katillerini artık daha da pervasız hale getirecek. Kadın cinayetleri daha da artacaktır. Kararın oldu bittiye getirilerek çıkarılması için bütün toplumu hiçe saymaktır. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Kadınlar olarak haklarımızı bundan sonra daha yüksek sesle savunacağız.

Ege İş Kadınları Derneği (EGİKAD) Başkanı Emre Pınar Kılıç: İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin gece yarısı kararı ile çıkmasını kabul etmiyoruz. Yıllardır kadınların toplumda daha iyi noktalara gelmesi, cinayetlere kurban gitmemesi için mücadele ediyoruz. İstanbul Sözleşmesi de bu noktada en önemli uluslar arası kriterleri belirliyor. Bu karar medeni ülkeler seviyesine ulaşmak için çalışan Türkiye ile de çelişiyor. Bu karar kaygı vericidir. Kadına yönelik şiddeti daha da artıracaktır. İstanbul Sözleşmesi’nin faydaları, etkileri ortadayken Türkiye’nin ev sahipliği yaparak öncülük ettiği bu anlaşmadan çıkması kabul edilemez. Bugün bu kararı alanların, daha sonra bir gecede neleri değiştirebileceği, başta kadınlar olmak üzere tüm toplumu gelecek endişesine de sürüklemiştir.

Kemalpaşa Sanayici ve İş İnsanları (KESİAD) Başkanı Seçil Beydemir Kaynak: Kadına yönelik şiddeti besleyen zihniyet yapısı ve şiddet eylemleri ile mücadelenin en etkili araçları Uluslararası Sözleşmelerdir. İstanbul Sözleşmesi de kadına yönelik şiddete karşı önemli bir kazanımdır. İstanbul Sözleşmesine erkek üstünlüğünü kaybetmek istemeyen kesimler karşı çıkıyordu. Bir gecede alınan karar ile erkek üstünlüğünü kaybetmek istemeyenler bir kez daha istediklerini yaptırmış oldu.  İstanbul Sözleşmesi kadına yönelik şiddete karşı sıfır toleransa odaklanmış bir insan hakları belgesi. Şiddetin önlenmesi, şiddete maruz kalanların korunması ve şiddet uygulayanların adalete teslim edilmesi, İstanbul Sözleşmesi’nin temelini oluşturuyor. İstanbul Sözleşmesi, daha çok kadınlar için olsa da erkek ve çocukları da kapsıyor. Türkiye’nin bu Sözleşme’den çekilmesi, ülkemizde kadına yönelik şiddetli daha da artıracaktır. Bu karar kabul edilemez.”

ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Fadıl Sivri: Kadına karşı şiddetin önlenmesine yönelik olarak atılan adımlar kapsamında, 8 yıl önce TBMM’de oybirliği ile onaylanmış ve uygulamasını son derece önemli bulduğumuz İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile çıkılmasını,  toplumsal cinsiyet eşitliği ve kişilik haklarının korunması, acısından ülkemizin tüm kadınlarına haksızlık olarak görmekteyiz. Demokratik standartların yükselmesinin beklendiği bu süreçte, kararın yeniden gözden geçirilmesini ve gerekli adımların atılmasını bekliyoruz.

EGSD Yönetim Kurulu Başkanı Hayati Ertuğrul: Cumhurbaşkanı kararnamesi ile kadına yönelik şiddet karışışında önemli bir sığınak olan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmiş olmamızdan dolayı üzüntümü ifade etmek isterim. Kadın yoğun bir sektörün bir temsilcisi olarak toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinin, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için gösterilen çabanın önemini biliyor, bu konuda kadınlarımızın verdiği mücadeleyi destekliyoruz. Türkiye’nin modern, demokratik bir ülke olma yolunda önemli bir mihenk taşı olan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeyi bu alanda atılmış bir geri adım olarak görüyoruz. İstanbul Sözleşmesi yaşatır, İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmelidir.

TÜGİAD Ege Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Melih Sebastien Durmuş: İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece yarısı, aniden ve bu konuda toplumun görüşünü, fikrini almadan, toplumsal bir mutabakat olmadan çekilmiş olmamızdan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, bir STK başkanı ve bir erkek olarak üzgünüm. Bu ülkenin en temel problemlerinden biri olan kadına yönelik şiddet son yıllarda bu kadar artmışken İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmaması ciddi bir problem olarak ortada dururken bu sözleşmeden toplumsal mutabakat olmadan çekilmek, cinsiyet eşitliği, kadının güçlendirilmesi mücadelesinde ciddi bir geri adımdır. Bu konuda atılan adımlar bize gösteriyor ki verilen mücadele kesinlikle sadece kadınlara bırakılacak bir mücadele değildir. Bu sebeple diyorum ki: Uygulanmadığı yönünde ciddi eleştirilere maruz kalan İstanbul Sözleşmesini aratmayacak ve kadınlarımızı şiddetten koruyacak bir Sözleşme mutlaka ortaya konmalıdır veya İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmelidir.

Ege Genç İş İnsanları Derneği Başkanı (EGİAD) Alp Avni Yelkenbiçer: EGİAD’ın 30 yıllık geçmişinde cinsiyet eşitliği her zaman temel hassasiyetlerden birisi olmuştur.  Tüzüğümüzde de açıkça yazdığı üzere toplumsal rekabet gücünü arttırmanın; kadın ve erkeğe eşit fırsat verilmesinin toplumsal cinsiyet eşitliğinin en temel tanımı olduğuna inanıyoruz. Benimsediğimiz prensipler temelinde çağımızın ve zamanın ruhuna göre dinamik değişiklikler yapmak gerektiğinde de EGİAD önemli adımları çekinmeden atmıştır. 2019 yılında derneğimizin isminde yer alan “İş Adamları” ibaresi değiştirilmiş ve yerine “İş İnsanları” ifadesi gelmiştir. EGİAD, kadın üye sayımızın artırılmasını da stratejik hedefleri arasına koymuştur ve çeşitli projelerinde kadınların güçlendirilmesi konusunda yalnızca nicelik değil nitelik olarak etkin adımlar atmayı kendine hedef edinmiştir.  Geleneklerimizde kadının yeri ve önemi tartışılmazdır. Ninemizin sözü en az dedemizinki kadar değerlidir! Bizim için, çocuklarımız için, ailemiz için kadınımızın “doğru” dediği, en az erkeğin dediği kadar doğrudur. Bizim kız ya da erkek çocuğumuz yoktur, çocuklarımız vardır.

11 Mayıs 2011'de İstanbul'da imzaya açıldığı için 'İstanbul Sözleşmesi' ismiyle anılan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'ni imzalayan ve onaylayan ilk ülke olmamızı önemli ve değerli bulduğumuzu daha önce de ifade etmiştik. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin kadın-erkek eşitliği konusundaki çalışmalar bakımından cesareti kıracağından endişe ediyoruz. Erkeğin kadın üzerindeki tahakkümü şeklinde tezahür eden, ne yazık ki aile hayatının içinde başlayıp, sosyal çevrede devam eden, iş hayatının her aşamasında ve her gün görülen, kanunlarımıza kadar yansıyan olguyu tersine çevirmek öncelikli amacımızdır. Konu özellikle Türkiye’yle ilgili değildir, tüm dünyada bu tahakküm geçerlidir.

Tek vücut olarak temel hak ve özgürlüklerin savunulmasını benimsemeyi ve ülkemizin refah ve geleceği için toplum olarak işbirliği içinde çalışmayı umut ediyoruz.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gerçek İzmir