Ertan Balaban'ın yaşadığı corona virüs deneyimini Hürriyet'te şu sözlerle anlattı:
Ben, haftanın en az beş günü antrenman yapan, sağlıklı beslenen, vitamin takviyeleri alan, sağlıklı yaşamı fazlasıyla benimsemiş biriyim. Ne yalan söyleyeyim, içinde bulunduğumuz durumdan ötürü, bu kadar çok haber takibi sonrasında virüs haberlerinden çok sıkılmıştım. Ne kadar kendimi korusam da, tüm önlemleri alsam da aslında bu virüsten hiç korkmuyordum. ‘’Virus bana ne yapabilirdi? Ben onun üstesinden elbet gelirdim.’’ diye düşündüm hep.
Ne yazık ki böyle olmadı. Bir akşam eve geldim. Kendimi inanılmaz yorgun hissediyordum ve soğuk ter dökmeye başladım. Hemen ailemden uzaklaşıp kendimi izole ettim ve o geceyi tek başıma geçirdim. Son günlerde fazla yoğun olduğumu, yeteri kadar dinlenmediğimi fark edip ertesi gün geçeceğini düşündüm fakat düşündüğüm gibi olmadı. Ertesi gün de gücümü toplayamadım. Biraz zaman geçtikte sonra hastaneye test yaptırmaya gittim. Sıra beklerken hemen hemen herkesin benimle aynı şikayetlere sahip olduğunu gözlemledim.
İlk defa ayakta durmakta bu kadar güçlük çekiyordum. Vücudumda bir terslik olduğunun farkındaydım. Test yaptırıp hemen eve döndüm ve akşamında ateşim çıktı. Ateşimi düşürmek için ilaç aldım ve uyumaya çalıştım fakat gece boyunca birçok kez soğuk terleyerek uyandım. Başım ve gözerim ağrımaya başladı. Bir noktadan başka bir noktaya hızlıca bakamıyordum. Gözlerim iyice hassaslaştı. Ertesi gün, kendimi izole ettiğim odadan bir an önce çıkıp eşime sarılıp sonucumun negatif olduğunu söylemek için sabırsızlıkla bekliyordum ki sonuç beklediğim gibi gelmedi. Malesef test sonucum pozitif çıkmıştı.
O andan itibaren uzun bir süre hiçbir şey yolunda gitmedi. Ateşim her saat çıkıyor ilaçla düşürmeye çalışıyordum. Ertesi sabah sağlık görevlileri Covid-19 tedavisi için gerekli olan ilaçları kapıma getirdiler. İlk gün almam gereken 16 hap vardı ve bu hapları sabah ve akşam olmak üzere 2 ayrı zamanda alacaktım. İlaçlar o kadar fazlaydı ki sağlık görevlilerini arayıp teyit etmek istedim. Kendimi, elimde 8 hap ile intihar ediyor gibi hissettim. Bırakın hastalığı, vücuduma bu kadar çok ilacı sokmak bile beni çok üzüyordu ama başka da çarem yok gibiydi.
Evde geçirdiğim ilk 5 geceden sonra, ateşim gitgide yükseliyordu ve artık geceleri uyanmaya başlamıştım. 39,5 ateşle uyanıp, rüyada olup olmadığımı anlamak için çaba sarf ediyordum. Bir süre sonra halüsinasyonlar görmeye başladım. İnsanlarla konuşuyordum sonrasında ise bunlar gerçek değil diyordum. Vücudum yanıyordu. Eşimi yanıma çağırmak istedim fakat virüs ona da bulaşmasın diye kendimle savaş veriyordum. 5. Gecenin sonunda artık dayanamadım ve ambulans çağırmasını rica ettim.
Ambulans geldi. Oğlum ve eşim ambulansı ve beyaz önlüklü sağlık çalışanlarını görünce durumumun daha da kötüye gittiğimi düşünerek ağlamaya başladılar. Ben sağlık çalışanlarına ateşimi kontrol altına alamadığımı, beni hastaneye götürmelerini söyledim. Beni hastaneye götürdüler. Eşim dayanamayıp arkamızdan geldi. Gittiğim hastanede doktor bana birkaç test yaptı. Sonucunda ise hastalığın tüm göğsümü kapladığını ve beni hastaneye yatırmaları gerektiğini söyledi.
Uzun süre spor yapamayacağımı, göğsümde ciddi tahribat oluştuğunu da ekledi. Doktor odadan dışarı çıktıktan sonra eşim bana ulaşmaya çalışıyordu çünkü doktor, bana söylediklerini eşime de söylemişti. Sahranın telefonunu açamadım. Üzüntü mü, sinir mi bilmiyorum ama hayatımda uzun bir süre sonra oturup ağladım. Yalan değil, korkmuştum. Sanki bu hastalık beni çok kötü bir duruma sokmuştu. Spor yapamamayı hatta nefes alamamayı düşünüyordum. Acaba bana bir şey olacak mı diye düşünmeye başladım.
Hastaneye yattıktan sonraki gün doktor yanıma gelerek çıkan sonuçlara göre zor nefes almam gerektiğini, oksijen seviyemin düşük olması gerektiğini ama bende gözle görülen herhangi bir sorunun olmadığını söyledi. Hiç sorun yoktu. Nefes alıyordum, oksijenim ise normal değerlerdeydi. Bunun en büyük sebebi ise yıllarca yaptığım spordu. Hatta ateşimin 10 gün boyunca düşmemesi, bağışıklık sistemimin virüsle savaşıyor olmasıydı. Ben güçlü biriydim ama bu virüs de çok güçlüydü. 10. Günün sonunda doktoruma artık çok yorulduğumu ve ne yapıp ne edip beni bu ateşten kurtarmasını rica ettim.
Bana sadece sabırlı olmamı söyledi. İyi bir yaklaşımla, aslında bu hastalık üzerinde çok fazla kontrol sahibi olamadıklarını da bana gözleriyle ifade etmişti. Onlar bile bana çaresizce bakıyordu. Bu hastalığı yalnız yenecektim.
Ateşim her düştüğünde, kendimi zorlayıp yemek yemeye çalıştım. Bol bol su içtim. Odanın içinde ufak yürüyüşler yaparak kan dolaşımımı arttırmaya çalıştım. Kiminle iletişim kursam ‘’sana bir şey olmaz’’ diyorlardı. Bu cümleyi belki 100 kere okudum, düşündüm. ‘’ İnsanlar sana güveniyor sende kendine güven, onlara mahcup olamazsın bu maçı en kısa zamanda kazanmalısın’’ dedim. Çok yorulmuştum ama güçlü olmam gerektiğini hatırlattım kendime.
11. günümde 1 defa ateşim çıktı. Bir şeyler iyiye gitmeye başlamıştı sanki. 12. Gün kendime söz verdim. Ateşim çıksa da, üşüsem de yorganın altına girmeyecektim. Öyle de oldu. Ateşim ilk defa çıkmadı. 13. Günüm de ise test yapmalarını rica ettim. Sanki hastalıktan kurtulduğumu hissetmiştim. Ertesi gün test sonucum negatif çıktı. Şimdi artık düzlüğe girmiştim. Kendimi daha iyi hissetme ve eski gücüme dönme zamanıydı. Hastaneden çıkmak istediğimi söyledim. Doktorum, ilaçları almam şartıyla beni taburcu edeceğini söyledi.
Şu an evimdeyim ve her gün daha iyiye gidiyorum. Bu virüs bana bir şey yapmaz diyenlere sadece tebessüm ediyorum. Ben hem fiziksel hem de mental olarak güçlü bir insan olduğumu düşünüyorum. Neden ben diye az sormadım ama bunun birçok sebebi olabilir. Aldığım virüs miktarı veya genetik yapım. Bu sorumun cevabı şu an için tıpta yok sadece tahmin ediliyor. Ama size şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, bu virüs bana adeta bir kamyon gibi çarptı. Zor kalktım. Kalktıysam da bunun sebebi sporcu oluşum ve geçmişte kendime sağlıkla ilgili yaptığım yatırımlardır. Sigara içen, kötü beslenen, sağlığına dikkat etmeyen biri olsaydım belki haftalarca kalkamazdım o yataktan. Her yerim ağrıyor diyordu kattaki tüm hastalar. Benim hiç ağrım olmadı. Herkes öksürüyordu ve nefes almakta zorluk çekiyordu. Yan odadan şahit oluyordum. Bende ise öyle sorunlar yoktu. Hastalar yataktan kalkamıyordu günlerce. Sanki benim kaslarım ise beni koruyordu. Hemşireler bana hep iyi olduğumu söylediler. Halime şükrettim. İyi ki dedim, zamanında çalışmışım. İyi ki sporcuyum.
Bu virüs bana bir şey yapamaz sakın demeyin. Kendinize dikkat edin ve tüm önlemlerinizi alarak korunmaya devam edin. Yaptığınız spor hiç tahmin etmediğiniz zamanlarda , hiç tahmin etmediğiniz kadar koruyacak bir maden aslında. Şimdiden kendinizin en iyi versiyonu olmaya çalışın. Sağlıklı beslenin ve spor yapın. Dinlenin ve stresten uzak durun. Bunları yapmak varken kendimize neden kötü davranalım? İyi düşünün. Hayat kısa. Bunu bir kere daha anladım. Bu kısa hayatı kaliteli yaşamak için kendimize iyi davranmalıyız. Yaşadığım bu olay beni çok etkiledi. Belki bu yazım birilerini etkiler. Sizlerle duygularımı paylaşmak istedim.