Gizem TABAN/GERÇEKİZMİR- Sosyal Demokrasi Derneği’nin (SDD) düzenlediği ‘Vefa Günü’ programı İzmir Sanat Merkezi’nde yoğun katılımla gerçekleşti. Toplantıya CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanvekili Sırrı Aydoğan, SDD Genel Başkanı Atila Candar, SSD İzmir Şube Başkanı Cengiz Onur, CHP Eski Genel Başkanı Altan Öymen, geçmiş dönem CHP İzmir il Başkanları ve milletvekilleri, STK üyeleri ve vatandaşlar katıldı. Programdaki konuşmasında Merkezi Hükümeti hedef alarak sert eleştirilerde bulunan CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, sosyal demokrasi, adalet ve cumhuriyetin önemini vurguladı. SDD Genel Başkanı Atila Candar ise, “. Biz katılımcı demokrasinin ayrılmaz bir kurumuyuz. Doğrudan değil, siyasetin başarısı için çalışmalar yapıyoruz. İzmir’in öyküsünü anlatan son15 yılını anlatan çalışma var. Türkiye’nin geneline yayılabilecek çalışmalar yapıldı” diye konuştu.
ONUR’DAN CHP’YE ELEŞTİRİ
Programın açılış konuşmasını yapan SDD İzmir Şube Başkanı Cengiz Onur’un konuşmasından satır başları şöyle;
“ Türkiye’de CHP’nin ideolojisi olan Atatürkçülük ile Çağdaş, Sosyal Demokrat benzerlik ve farklılıklar özellikle son yıllarda bir tartışma oluşturmuştur. Bir dönem Anadolu Solu, diğer bir dönem yeni sol ve son dönemde de yeni CHP söylemleri ile önerileri ile çıkılması ve buna benzer kimi tutarsızlıklar kamuoyunda solun hep bir ideoloji ya da kimlik sorunu olduğu gibi yanlışın güçlenmesine neden olmuştur. CHP’nin sola açılımı ve sosyal demokrasisinin önü 12 Eylül faşist askeri diktatörlüğü ile kesilmiş, sol ve tüm partiler kapatılmış, siyaset solda düşünce üretme gücünü baskıcı rejimle kaybetmiştir. Partiler 12 Eylül 1992’de açılmıştır. Fakat sol yarım yamalak koalisyonlar dışında tek başına iktidara gelememiştir. Sosyal Demokrasi kendi ilkelerinden ödün verdiğinde doğrultu tutarlılığını kaybettiğinde hep kaybetmiştir. Halkevlerinin ve köy enstitülerinin kapanmasını örnek olarak verebiliriz. 12 Eylül sonrası ise sosyal demokrasi uzun süre özünden ayrılıp sağa benzemeye çalışmıştır. Parti tüzüklerinin anti demokratik hale gelmesi, sağdan transferler, çarşafa parti rozeti takması , CHP Genel Merkezi’nin cami yaptırması gibi…”
YÜCEL’DEN ELEŞTİRİYE YANIT, HÜKÜMETE SERT MESAJLAR
Onur’dan sonra kürsüye çıkan CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, Onur’un CHP eleştirisine “Gün CHP’yi eleştirme günü değil Destek olma, omuz verme, birlik olma zamanı” yanıtını verdi. Yücel, toplantıdaki konuşmasında merkezi hükümete sert eleştirilerde bulunarak, “‘Cumhuriyetin yaşatılmasını; laik, demokratik ve sosyal hukuk devletinin güçlendirilmesini, ülkenin bağımsızlığının korunmasını, vazgeçilmez hedefleri arasında sayar’ Bu okuduğum madde, bugün burada olmamızı ve bu vefa gününde buluşmamızı sağlayan Sosyal Demokrasi Derneği'nin bir numaralı ilkesi. Aslında bu ilke, bu ülkenin geleceğinden, hukukun üstünlüğünün ve kuvvetler ayrılığının yok edileceğinden, liyakatin hiçe sayılmasından, cumhuriyetin ışığının kısılmak istenmesinden endişe eden, bunca müstesna insanın neden burada olduğunun da açıklaması gibi. Burada hayatını ve mesleki kariyerini bu mücadeleye vermiş çok değerli isimler varken, lütfen sözlerimi ahkam kesmek olarak almayınız. Ben sizlerin verdiği bu mücadeleyi örnek almış, açtığınız yoldan giden ve bu yolu izleyecek gençler için yeni yollar açma, yeni hedefler koyma çabasında olan hukukçu bir il başkanıyım. Bu kimliklerimle elbette yerine getirmem gereken sorumluluklarım var. Tıpkı sizlerin sahip olduğunuz makamlar, meslekler ve görevler gereği yerine getirmeniz gereken sorumluluklarınız olduğu gibi. Ancak ben şuna inanıyorum ki, sosyal demokrasiyi, savunduğu ve koruduğu ilkeleri hayata geçirmek, sadece sınırları çizilmiş bu sorumluluklarımıza sahip çıkarak başarılabileceğimiz bir iş değil. Bugün, sosyal adaletten yoksun, özgür düşünceyi ve eleştiri hakkını teröristlik sayan, Sivil Toplum Kuruluşlarının her birini darbe yapamaya, ayaklanma çıkarmaya hazır illegal örgütler gibi gören ve anayasaya kendisine karşı yayınlanmış bir korsan bildiri gibi yaklaşan, kendisi gibi düşünmeyen, kendisi gibi yorumlamayan ve kendisinden olmayan herkesi düşman ve terörist ilan eden, artık iyice paranoyaklaşmış bir iktidarla karşı karşıyayız. Bu anlayışa göre herkes ülkede ne yaşanırsa yaşansın, zorbalığın, baskının, yoksulluğun ve yolsuzluğun boyutu ne olursa olsun, saraydan yapılan açıklamalara inanmalı, İnanmakta yetmez ayakta alkışlamalı ve Padişahım çok yaşa naralarını hatırlatan tezahüratlarla da final yapmalı. Bu anlayış ancak aklını, kalemini, ruhunu kiralamışların, ya da bu anlayıştan sağladığı rantı, milletin ve ülkenin geleceğinden daha önemli görenlerin hizmet ettiği bir ilkesizlik olabilir. Peki ülkenin yönetim kademesinde ilkesizlik hakimse, iktidar sahipleri halkın çığlına, muhalefetin uyarılarına, dünyanın gerçeklerine kulak tıkamışsa ne yapacağız. İşte o vakit daha çok ses çıkaracağız, birlik olacağız. Aklımızı, tecrübemizi kullanacak, sadece mevcut düzenden şikayet etmeyecek, bu kangren olmuş iktidara mecbur olmadığımızı, çözüm önerilerimizle birlikte halkımıza göstereceğiz” dedi.
CHP’NİN YERELDE VE GENELDE İKTİDAR OLMAYACAĞI BİR TÜRKİYE…
“CHP'nin yerelde ve genelde iktidar olmayacağı bir Türkiye'nin her geçen gün daha da çıkmaza, savaşa, yokluğa ve yalnızlığa doğru sürüklendiği gerçeğini görüyorum” diyen Yücel, şunları söyledi:
“Ben genç bir kardeşiniz olarak bu söylediklerime inanıyor, sosyal demokrasi ve adalet, cumhuriyet ve kalkınma için elimi taşın altına koyarak gece gündüz çalışıyorum. Şunu da açıkça paylaşmak isterim, şahsen partimin iktidarını, ülkemin huzur ve refahından daha önemli görmüyorum. Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve ona inanan gerçek vatanseverler tarafından bin bir yokluk ve zorlukla kurulmuş, zor yıllarda bile özgürlükten, eşitlikten, adaletten taviz vermemek adına, sosyal devlet anlayışının hakim kılındığı bu memleket, Bizim. Ne kaderine, ne de basiretsiz, gözünü hırs, servet ve intikam bürümüşlerin ona çizdiği kadere teslim edilemeyecek kadar, bizim hem de. Adaletsiz seçimlere, uygulanmayan yasalara, kendisinden olan dışında kimseye yaşam hakkı tanımayan köhne anlayışa ve güvenilmeyen basiretsiz iktidara karşı tek çaremiz birleşmek. Bizler bu birlikteliği sağlayacak, büyütecek ve halkımızı bu kabustan uyandıracak olanlarız. Sizler korkmadınız, size söz bizlerde korkmayacak ve başaracağız. Bugün bu Türkiye'ye layık görülen kötü kadere teslim olmayanlara, korkmadan ve yılmadan demokrasi ve cumhuriyet mücadelesi vermiş, eşitliğe ve örgütlü topluma hayatını adamış birbirinden değerli isimlerin huzurunda konuşma yapma onuru yaşadığım için duyduğum mutluluğu sizlerle paylaşmak isterim.”
CANDAR: BİZ KATILIMCI DEMOKRASİNİN AYRILMAZ BİR KURUMUYUZ
Konuşmasında katılımcı demokrasinin önemine dikkat çeken “SDD Genel Başkanı Atila Candar, Derneğimiz 20 yaşını geride bıraktı. Ülkemizde sivil toplum örgütlerinin bu sürede kapanmaması büyük bir başarıdır. İzmirliyim, liseye kadar bu kentte okudum. Üniversite için İzmir dışına çıktım. Günümüz demokraside siyasi partilerde temsili demokrasinin yeterli olmadığını açıktır. Çoğulcu katılımcı kelimesini demokraside günümüzde çok fazla yer almıyor. Bireyin mutlu olabileceği bir alan olmalı, bu ya bir siyasi parti, ya da küçük kamu alanlarında üretim yapmasıdır. İşte sivil toplum örgütü burada ortaya çıkıyor. Her sivil toplum örgütünün bir amacı vardır ve farklılıklar gösterir. Yapısında gönüllü bir kuruştur hiçbir beklentisi yoktur. Siyaset ortamında pozisyon almak için amacı olamaz. SKT bu amacı yapma değerlerle yüklüdür. Ekonomik sosyal kültürel çalışmalar yapıyoruz. Bu bakımdan Türkiye çok şanslıdır. Türkiye’de her bakımdan birikimi çok yüksek olan insanlarımız var. Deneğimizin bu bakımdan söyleyecek çok şeyi var. Biz katılımcı demokrasinin ayrılmaz bir kurumuyuz. Doğrudan değil, siyasetin başarısı için çalışmalar yapıyoruz. İzmir’in öyküsünü anlatan son15 yılını anlatan çalışma var. Türkiye’nin geneline yayılabilecek çalışmalar yapıldı. Eğitim çalışmaları yapıyoruz. İzmir’den güç alarak Türkiye’nin bütün illerine bir örnek yapabilmeyi istiyoruz” diye konuştu.