9.Yargı Paketi taslağına göre 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 339’uncu maddesinden sonra gelmek üzere, kamuoyunda ''etki ajanlığı suçu'' olarak bilinen suç tanımı "diğer faaliyetler" başlığıyla yer aldı. Buna göre, devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda Türk vatandaşları veya kurum ve kuruluşları ya da Türkiye’de bulunan yabancılar hakkında araştırma yapan veya yaptıranlar hapis cezası ile cezalandırılacak. Söz konusu düzenlemeye ilişkin CHP Parti Sözcüsü, Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Deniz Yücel, şunları söyledi:
GÜRCİSTAN’DAKİ BENZER YASAYA PROTESTOLAR DEVAM EDİYOR
“Etki ajanlığı yasası olarak da bilinen ve Gürcistan’daki sivil toplum kuruluşlarının finansmanını hedef alan “yabancı etkinin şeffaflığı” konulu yasa tasarısına karşı Gürcistan’da günlerdir protestolar devam ediyor. Binlerce insan Tiflis’te bu yasayı protesto ediyor. Çünkü özgürlüklerini elinden alan bir yasa olduklarının farkındalar. Bunun farkında olmak için hukukçu olmaya gerek yok. Muhalif tüm söylemler, muhalefetin her eleştirisi bu yasa kapsamına rahatlıkla alınabilir. AKP hükümetine yönelik tüm eleştirileri, Türkiye aleyhine diyerek bu yasa kapsamına alacaklar.”
“ETKİ AJANLIĞI” BİR SARAY DAYATMASIDIR
CHP’li Yücel, Rusya’da Kremlin Hükümetinin çıkardığı yasayla benzerlik taşıması nedeniyle “Rus yasası” denilen bu yasayı, Gürcistan Cumhurbaşkanının veto ettiğine dikkat çekti. Yücel, “Gürcistan Cumhurbaşkanı, bu yasayı özü ve ruhu itibarıyla Rusya’ya özgü buldu, Gürcistan yasasına ve Avrupa standartlarına aykırı olduğu gerekçesiyle veto etti. Ancak parlamenter sistemden, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçen Türkiye, tek adam rejimiyle yönetilen bir ülke olduğu için, veto etme yetkisi bir yana dursun, saraydan hazırlanan düzenlemelerin dayatılmasıyla karşı karşıya kalmakta. Bu yasa ile birçok sivil toplum kuruluşu, aktivist de artık tehlike altında ve ajanlık kapsamında faaliyetler yürüttüğü iddia edilebilecek. Soyut, kapsamı belirsiz ve ihtiyaç halinde başvurulabilecek bir yasa özelliğine sahip bu düzenleme ile sözde Türkiye’nin çıkarlarını koruyoruz adı altında sivil toplum kuruluşlarının söylemleri, basın yayın organları ve hatta muhalefet partilerinin her türlü iktidara yönelik eleştirileri de yasa kapsamında etki ajanlığı olarak değerlendirilebilecek. Toplumsal huzur ve güven ortamını bitiren, muhalif her düşüncenin makul şüphe sayılacağı, toplum içinde kuşku ve korku iklimi yaratacak olan bu tehlikeli düzenlemenin tam karşısında, ifade özgürlüğünün de yanındayız.” dedi.
“HALKTAN GERÇEĞİ GİZLEME YASASI”
9. Yargı Paketinde yer alan bu düzenlemenin baskıcı uygulamaları arttıran bir düzenleme olacağına dikkat çeken CHP’li Yücel, taslağın bu haliyle yasalaşması durumunda sosyal medya üzerinden hükümete yönelik eleştirilerde bulunmanın imkânsız hale geleceğini ifade ederek, “ülkemizdeki mülteci akınını dile getirmek, kaçak ve sığınmacıların nüfusundan bahsetmek dahi imkânsız hale gelecek. Böylece ülkemize yönelik mülteci akını Türk halkından gizlenebilecek. Aslında bu yasa işte tam da bu yüzden “ihtiyaç halinde başvurulabilecek” bir yasa niteliğinde. İktidarın duyulmasını istemediği her türlü düzenleme ve uygulamayı duyuranlar ajan ilan edilecek. Hem halkın haber alma özgürlüğü kısıtlanacak hem de ifade özgürlüğü gasp edilecek” dedi.
GEÇMİŞTE DE DENEMİŞLERDİ, AYM İPTAL ETMİŞTİ
Kanun yapma tekniğine, ceza hukukunun temel prensiplerine, anayasada teminat altına alınan temel hak ve hürriyetlere de aykırı olan bu düzenlemeye benzer düzenlemelerin geçmişte de yapılmaya çalışıldığına değinen Yücel, “Geçmişte buna benzer düzenlemeler Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Ancak AKP ısrarla meclisteki çoğunluğuna güvenerek Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırı düzenlemeleri meclise getirmeye devam ediyor” dedi. Öte yandan Yücel, bu yasanın Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesine, 11. maddesindeki Anayasa’nın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine, 13. maddesindeki temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması, 25. maddesindeki düşünce ve kanaat hürriyetine, 26. maddesindeki düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetine, 28. maddesindeki basın hürriyetine aykırı olduğunu da sözlerine ekledi.