GERÇEKİZMİR - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Eski Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Eski Milletvekili Alaattin Yüksek Bir TV’de yayınlanan Politika Durağı’nda Gazeteci Sercan Avcı’nn sorularını yanıtladı.
Programda söze aktif siyaste nokta koyduktan sonra yaptıklarını anlatarak başlayan CHP Eski Genel Başkan Yardımcısı Yüksel, “Hem aileye hem işe zaman ayırıyorum hem de İZSİAD’da danışma kurulu başkanıyım. O çalışmalara katılıyorum. Sivil toplum örgütlerinde çalışma keyfini tekrar yaşıyorum. Siyaseti de izliyorum bir taraftan. Kendim aktif görev almayacağımı söyledim ve öyle de devam ediyorum ama Türkiye’nin bir aydını olarak bu ülkeye borcu olan biri olarak düşündüğümüzde kendimizi bu işin dışında çok kalmamız gerektiğini düşünüyorum. Katkıda bulunmaya çalışıyorum ve izliyorum” diye konuştu.
Alaattin Yüksel, ‘Kapınız çok çalınıyor mu, partililer bu gibi dönemde gelip size danışıyorlar mı?’ sorusuna, “Aday adaylığı sürecinde çok oldu. Hatta yurt dışındaydım, telefonlarım pek susmadı. Sağ olsunlar ben de minnetle anıyorum arkadaşlarımı. İzin alma gibi bile değerlendirerek, yani fikrimi almak istediler aslında. Nezaketen böyle söylediler tabii ki çok. Biz de aklımız erdiğince katkıda bulunmaya çalıştık. Onun dışında il başkanımız, eski il başkanlarını topladı. Görüşlerimizi aldı” yanıtını verdi.
ASLANOĞLU YORUMU: PERFORMANSI DA İYİ TARZI DA!
Yüksel programda CHP İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nun performasını, “Şenol Bey’i hem iş dünyasından tanıyorum hem de partide de birlikte olduk uzun süre. İş dünyasındayken beraber kendisiyle ilgili değerlendirmelerim son derece yaratıcı bir arkadaş. Farklılıkları yakalayabilen ve onları kullanan bir arkadaşımız. İş dünyasındayken bunu yapmıştır. Ben hatta bazen takılıyorum, ‘Şenol galiba bir sen beni geçeceksin’ diye. Performansı da iyi, tarzı da iyi. Beğeniyorum Şenol Bey’i” sözleriyle değerlendirdi.
“SİYASETİN İŞ DÜNYASINDAN İNSANLAR SEÇMESİNİN NEDENİ...”
Yüksel İzmir’de siyasi partilerin il başkanlığı koltuğunda iş dünyasından çok sayıda ismin yer alması hakkında ise, “Bu görevi kabul eden iş insanları için ateşten gömlek, biraz zor bir görev… Ama siyasetin iş dünyasından insanlar seçmesinin nedeni iş dünyasında başarılı olmak zorundasınız ve bununla ilgili sürekli bir şekilde eğitiliyorsunuz. Başarıya ulaşmanın yollarıyla ilgili sürekli yenilenirsiniz. Fark yaratma konusunda sürekli katkıları olur. Bunun siyasette de çok önemli katkıları oluyor size. Orada öğrendiğiniz şeyleri bir şekilde siyasete de aktarabiliyorsanız çok daha başarılı oluyorsunuz. Yüzde 9,5 oyumuz vardı Türkiye’de, İzmir’de de. Parlamento dışındaydık, iki tane belediye başkanımız vardı. Milletvekili diye bir şeyimiz zaten yoktu. Benim ilk il başkanı olduğum dönemi biliyorsunuz. Partinin çok ciddi sıkıntıları, borçları, hacizleri vardı. Oradan buralara geldik” yorumunda bulundu.
İŞ DÜNYASI 14 MAYIS SONRASINA NASIL BAKIYOR?
Yüksel, “İş dünyası 14 Mayıs’a nasıl bakıyor, sonrasıyla ilgili bir tedirginlik var mı?” sorusunu şu sözlerle yanıtladı: Çok doğal olarak var. Çünkü inanılmaz derin bir kriz yaşanıyor. Son 5-6 yıldır bizzat Cumhurbaşkanın ‘Faiz sebeptir enflasyon sonuçtur’ anlayışıyla dünyanın hiçbir yerinde uygulanmayan bir model yaratıldı maalesef. Aklın, bilimin tamamen dışında, ekonomi biliminin hiçbir şekilde kabul etmediği yollara girdi Türkiye. Bununla ilgili de başlangıçta, ‘Bu modelle bize döviz yağacak’ denildi. Ama tam tersi oldu. Bu programı uygulamaya başladıktan sonra enflasyon yüzde 100’lere tırmandı. TÜİK’in söylediği rakamlar bile… Dünyada hemen hemen hiçbir ülkede olmayan yüksek düzeyde enflasyon yaşıyor Türkiye. Her şey allak bullak oldu ve şu anda ekonomi freni patlamış ya da özellikle şoförü tarafından bozulmuş kamyon gibi. Bunun bedeli de ağır oluyor. Merkez Bankası’ndaki rezervler inanılmaz bir hızla eriyor. Merkez Bankası boş, zaten çok zor tutulan bir kur var. 14 Mayıs’ta her kim kazanırsa kazansın ekonomide ciddi bir sıkıntı yaşanabilir. Cumhur ittifakı iktidar olur da devam ederlerse ve aynı politikayı sürdürmeye kalkarlarsa bu Türkiye için tam bir batak, çıkmaz olur. Böyle bir tabloyla seçime gidiyoruz ve seçim sonrası Millet İttifakı iktidar olursa bunun için belki de çok önemli ekonomistleri var. Aklın, bilimin ışığında süreç içerisinde çok iyi bir yere geleceğine inanıyorum. Türkiye’de herkes aynı sorunları yaşıyor özellikle iş dünyası bunu yoğun yaşıyor. Bunun böyle olmasına fırsat vermeyeceklerdir. İş dünyasının bütün bireyleri bambaşka bir davranış biçimine dönecek 15 Mayıs sabahı. Türkiye çok krizler atlattı, bedeller ödedi. Yine bedeller ödeyeceğiz hep birlikte, bunun bedelini kim seçilirse seçilsin mutlaka ödenecek. Ama iktidar mutlaka değişmeli ki bu bedel ödenecekse de daha az bedel ödeyerek işi rayına sokmak lazım. Çünkü işi rayından çıkarttı. Bunu isteyerek mi yaptılar acaba diye düşünüyorsunuz. Ekonomiyi rayından çıkarmak için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Bunu yeniden rayına sokacak olan iktidar değişikliğidir.
MİLLET İTTİFAKI, KILIÇDAROĞLU ÇOK ÖNDE
Yüksel Millet İttifakı’nın iktidara yakın gördüğünü ifade ederek, “Bunu hem araştırmalar söylüyor hem çevremizde görüyoruz, duyuyoruz. Biz çok farklı kesimlerle de birlikte oluyoruz. İş insanlarının da beklentisi bu konuda yüksek. Ciddi araştırma şirketlerinin ortalamasını bile aldığınızda hem Millet İttifakı’nın çok önde olduğunu hem de Kemal Kılıçdaroğlu’nun önde olduğunu görüyoruz” dedi.
“PARTİ UMARIM 9+9’U DA YAKALAYACAK”
Tecrübeli siyasetçi, “CHP’nin 2002’de her iki bölgeden 8’er milletvekili çıkardığı dönemin il başkanısınız. CHP o yıldan sonra İzmir’de onun üzerine çıkamadı, onu da yakalayamadı. Bu dönem, 2002’de yakaladığınız başarıyı yakalayabilir mi CHP İzmir’de? O havayı görüyor musunuz?” sorusuna ise, “Her iki bölgeden 8’er milletvekili çıkarmanın son derece normal bir sonuç olduğunu düşünüyorum CHP açısından. Tek başına da değil üstelik. 6’lı bir ittifakla bu seçime gidiliyor. Herkes elinden geleni yapıyor, umarım 9+9’u da yakalayacak parti ve bugün olduğu yerden en azından geriye düşmemiş olacak” yanıtını verdi.
ÇARPICI LİSTE MESAJLARI: HÜSEYİN BEY’E DE HAKSIZLIK HACER HANIM’A DA!
CHP Eski Gene Başkan Yardımcısı partinin İzmir listeleri hakkında ise detaylı bir değerlendirme yaparak çarpıcı açıklamalarda bulundu. Yüksel, “Diğer illerle de İzmir ile ilgili de çok eleştiriler oldu. Bunları çok haklı bulmuyorum. Ben İzmir milletvekili adaylarının son derece isabetli seçildiğini düşünüyorum. Çünkü bakın listeye, bir kere emek vermiş, çalışmış, örgütü temsil eden insanlar ağırlıkta. Hatta tamamı nerdeyse. Mesela benim il başkanı olduğum dönemden çok sayıda arkadaşımız var. Siyasetin okulundan geçmiş arkadaşlarımız bugün milletvekili adayı. Onun dışında Rıfat Nalbantoğlu, Deniz Yücel de birlikte çalışmasak da il başkanı olarak var. Bunlar da örgüte çalışmış emek vermiş insanlar. İki genç arkadaşımız dışarıdan geldi sadece bir de bir haksızlık oldu biliyorsunuz. Hüseyin Sezer… Geçmişte de haksızlıklar oldu onunla ilgili, ön seçimde de belli bir sırada çıkan arkadaşımızdı. Eskiden daha çok geldi dışarıdan aday. Kemal Bey’den başlayın, Selin Hanım, Tuncay Bey, Zeynep Hanım geldi. Artık onlar da İzmirli oldu da. Bu dönemde birinci sıralara iki genç arkadaşımız geldi. İkisi de hem İzmir hem Türkiye siyaseti için önemliler. Özellikle eleştirilen Yüksel Taşkın arkadaşımız, parti içindeki Özgürlük ve Sol Grubu’nda beraberiz. Yüksel Bey’i izliyorum uzun zamandır da tanıyorum. Eleştirileri asla doğru bulmuyorum. Geçmişte yazdığı hem gazetenin kimliğinden hem de yazılarından dolayı bağlamından koparılmış tek tek cümleler alıp kullanmak doğru değil. Özellikle yoksul kesimler için çok yararlı Yüksel Bey. Zaten AK Parti’nin bugün hala yüzde 30’larda oy alıyor olması sosyal yardımlarla ilgili. AK Parti iktidarı özellikle insanları yoksul bıraktı ki kendine muhtaç bıraktı ki bu şekilde onları kendisine bağlamak için uyguladığı bir ekonomik politikadır. O insanları birilerinin verip vermeyeceği belli olmayan sistem dışına çıkarıp bunu devletin bir politikası olarak, partinin hükümetin değil… Bununla ilgili en önemli projesi Aile Destekleri Sigortası’dır CHP’nin. Umuyorum bu dönem iktidar olduğumuzda bu 9. sigorta dalı yürürlüğe girecek. İnsanlar acaba bizim bu gelirimizi gelen kişi kaldırır mı kuşkusundan kurtulacak. Bu konuların en önemli uzmanı da partide Yüksel Taşkın’dır. O açıdan çok yararlı bir arkadaşımız diye düşünüyorum. Hem de siyaseti kendini bir yere taşımak için değil bu ülkeyi bir yere taşımak için yapan arkadaşlarımızdan biri. Hüseyin Sezer daha önce de haksızlıklara uğradı. Burada 8.sırada, sanırım Aziz Bey onunla ilgili Genel Başkanı aramış diye biliyorum. Arama nedeni de şu… İZBETON Genel Müdürü olarak biliyorsunuz tarım yolları yapıldı köylerde. Köylüler, muhtarlar onu biliyor. Aziz Başkan da Hüseyin Bey de yanında alanda zaten. Arayıp söyledim zaten Hüseyin’e de, yaralı kuş diye. Dedim ben sizin yerinizde olsam aday olunca ne yapacaktıysam şimdi de aynısını yaparım. Kamyonetin üzerinde bütün o yaptığın yollarda dolaşarak herkesi selamlayarak dolaşırım diye. Bakıyorum 3 gündür yapıyorlar bu işi. Bu haksızlık yalnızca Hüseyin’e değil, Hacer Hanım’a da haksızlık. Hacer Hanım partinin dezavantajlı gruplarla ilişkisini sürdüren, bu konuda birikimi olan partili bir arkadaşımız. Bu asıl çalıştığı bölgede aday olarak gösterilseydi, ben kendisiyle görüşmedim ama duyuyorum o da rahatsız. Bu tespiti de yapalım. Böyle birikimi olan bir insanın burada olması da iyidir ama ona da haksızlık. Hem partiye daha eksi yazıyor haksızlık hem Hüseyin’e haksızlık” diye konuştu.
PURÇU MESAJI: KEŞKE DEMESEYDİM
Yüksel, partinin tarihinin ilk Roman Milletvekili olan Özcan Purçu’nun bu dönem aday gösterilmeyince sert eleştiriler ekseninde aldığı istifa kararı için ise, “Ben de bir cevap yazdım, şunu söyledim: Kendine ne kadar haksızlık edildiğini düşünürse düşünsün mesela Hüseyin Sezer gibi sahada şuan çalışan partililer var. Mesela Nazik Işık, hiç birşey olmamış gibi hiç sitemsiz sahada çalışıyor. Partinin tozunu yutmamış, emek vermemiş insanlar 3 dönem de görev yapsa 4.dönem olmayınca tükaka diyip ayrılıyorlar. Milletvekili olmama kararı aldığım dönem Özcan Purçu ile birlikte Genel Başkanımıza gittik, ‘Ben aday olmayacağım, kendisini önemli bir kesimi temsil ediyor, benim yanıma onu yapın’ dedim. Keşke demeseydim” değerlendirmesini yaptı.
”DİĞER İTTİFAKLAR SADECE CUMHUR İTTİFAKIYLA DEĞİL DEVLETLE DE YARIŞIYOR!”
Aziz Kocaoğlu’nun sahada olmasının partiye kesinlikle artı getireceğinin altını çizen Yüksel, Cumhur İttifakı cephesinin devletin imkanlarıyla sahaya inmek üzerinden eleştirdi ve şunları söyledi: Bu seçimde aslında tek AK Parti ile yarışılmıyor. Bu seçimde ittifaklar var. Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı arasındaki farkı da bir anlatmak isterim. Bir kere bakan olarak milletvekili adayı var. Bakan olmayı da sürdürüyor milletvekili adaylığını da. Bir bakanın bugün arabasında deprem bölgesine gönderilmiş AFAD yardım kolileri çıktı. Çünkü bir bakan olarak istediği talimatı veriyor. İstediği yapılıyor. Diğer ittifaklar sadece Cumhur İttifakı ile yarışmıyor, devletle de yarışıyor. Bir kere bunu görelim. En küçük devlet memuru aday olmak için istifa etmek zorunda. Bir ilçe yöneticisi arkadaşımız aday olmak istediğinde istifa etmek zorunda. Kemal Karataş il başkanıyken zamanında istifa etmedi diye belediye başkan adaylığı düştü. Şimdi sen koskoca bakan! İstifa etmeden milletvekili adayı olacaksın... Eskiden 3 bakan istifa ederdi adaylarsa. Şimdi bütün bakanlar görevde ve hepsi aday. Bir kere bu olacak şey değil yani. İşin bu kısmı uygun düşmüyor. Zaten başarılı bir hükümet yok ki ortada. Hiçbir şeyi yönetemediler. Yönetebiliyor olsalardı o bakanların belki bugün bir artısı olabilirdi ama olmayacak...
HÜDA-PAR ÇIKIŞI!
Cumhur İttifakı’ndan Millet İttifakı’na HDP üzerinden gelen eleştirler hakkında da konuşan Yüksel, “Millet İttifakı için hep masanın altında başka biri mi var diyorlar. Kast edilen HDP’dir, yasal olarak kurulmuş ve 6 milyonun üzerinde oy almış bir legal parti. Ama HÜDA PAR ile birlikte oldu AK Parti. HÜDA PAR’ın açıklamalarını duyuyorsunuz. Mesela HDP ayrılıkçı bir parti değil bugün. Ama HÜDA PAR ayrılıkçı, ‘Ayrı Kürt devleti kurmak istiyoruz’ diyorlar. Hatta bayrağımızı kabul etmiyor. Nasıl Cumhur İttifakı içinde milliyetçiler, MHP buna ses çıkarmıyor anlamıyorum. Sayın Destici bununla ilgili bir açıklama yapmak zorunda kaldı. Yeniden Refah Partisi, HÜDA PAR’ın görüşlerine katılmıyoruz dedi. AK Parti’den çıt çıkmıyor bununla ilgili. 6’lı masa ittifakında farklı farklı düşünceler var ama oturup 2 seneye yakındır tek tek çalıştılar. En son mutabakat metnini hazırladılar ve kitapları hazır. Ne yapacaklarını biliyorsunuz ama diğerlerinin bilmiyorsunuz. 14 Mayıs’ta kimin yapacağı belliyse seçmenin de oraya oy vermesi gerekiyor” dedi.