Karabağlar Belediye Başkanı Helil Kınay, gazeteciler Sercan Avcı ve Efe Can Tan’ı makamında ağırladı. Başkan Kınay, Avcı ve Tan’la sohbetinde çarpıcı mesajlar verdi.
Kınay’ın sohbette açıklamalarından öne çıkar satırbaşları şöyle;
“HALKIN İÇİNDESİN’ DEDİKLERİNDE TUHAF GELİYOR!”
“Bana halkın içindesin’ dediklerinde tuhaf geliyor… Ben zaten o halktan biriyim, bir yerde değildim ki içine gireyim. Zaten siyasetin halkın içinde olması lazım ama birileri kendini başka bir yerde görüp ‘halkın içine gireceğim’ diye uğraşıyorsa o tutmaz. Belediye başkanının sokakta olması lazım zaten. Sıtkı Bey'in de Muhittin'in Bey de kişilikleri farklı… Her ikisinin de emeklerine sağlık sıfırdan bir belediye yaratmak buraya getirmek kolay bir şey değil. Sıtkı Bey’in hala belediye başkanı olduğunu zannedenler vardı seçim zamanı…”
‘İYİ Kİ MİLLETVEKİLİ OLMADIM’ DİYOR MUSUNUZ?”: EVET DİYORUM!
“Sözünü söyleyemeyenlerin sözü olmak istiyorum. Zaten söylüyorum ama karar verici olamazsanız o söz burada kalıyor. Bu niyetle siyasete girdim.
‘İyi ki milletvekili olmadım diyor musunuz’?
Evet diyorum. Ben bir şeyler yapabilmek için siyasete girdim. Vekil olayım ya da belediye başkanı olayım öyle bir planlama ile girmedim. Benin hedefim koltuk hedefi değildi. İz bırakma hedefiydi. Ben o noktada milletvekilliği hedefinde de gerçekten bu ülkeyi değiştirmek üzere yol aldım. ‘Seçilemeyeceğin bir sıradasın neden çalışıyorsun’ sorusunun cevabı çünkü seçilmek için çalışmıyorsun iz bırakmak için çalışıyorsun.”
“KARABAĞLAR ‘KÜÇÜK TÜRKİYE’”
“Burası küçük Türkiye. Memlekette ne yaşıyorsak en ağırını burada yaşıyoruz iyisini de kötüsünü de. Ben kendimi çok içinde parçası gördüğüm bir yer. Ben yeni bir aile kazandım diyorum. Derdimizi doğru anlatmışız ki bizim uzattığımız ele el verildi ki ben bugün Karabağlar Belediye Başkanıyım. Üstelik kadın olmasına rağmen belediye başkanı olmuş biriyim. Bunu da çok değerli buluyorum.”
10 AY RAPORU: BİZ OLDUK!
“Geride kalan 10 ayda en önemli sürecimiz seçim döneminde ilk tanışıkla başlayan ‘biz’ olmak oldu. Karabağlar’da ‘biz varız’ dediğimiz kadın ile emeği ile emekçisiyle demiştim. Ben birlikte olacağım mücadele edeceğim her türlü sorunla ilgili yanlarında olacağım, çalışmamı da böyle yürüteceğim bir başkanlık anlayışı ortaya koymuştum. Bu 10 aylık süreçte belediyenin yapması gereken teknik hizmetler var. Kentin çok ciddi eksiklikleri var. Bunu ortaya koyuyorsunuz. Bunu sokağa anlatmak bu konuda bir niyetimiz var. Karabağlar’da o inancımız ve güvecimizin daha da yükseldiğini düşünüyorum. Siyasetin vaat üzerine kurulu olduğu bir mekanizmayı kırmaya çalışıyoruz biz. Kent yönetimi bir bütündür ve uzun ölçeklidir. Kadınlar, gençler, çocuklar. Karabağlar’da kazanmamızda büyük bir etkendi. Aile duygusunu ben kendimde bunu hissediyorum.”
“2025 BAŞLANGIÇLARIN YILI OLACAK”
“Kentsel dönüşüm başladı. Karabağlar deyince herkes kentsel dönüşümü soruyor. Karabağlar’da dönüşümün vatandaş tarafından görünür olduğu bir yıl olacak. Çalışmalarımızın görünür hale geldiği bir yıl olacak. Ulaşımla ilgili çalışmalar var. Kentsel dönüşüm bir ve ulaşım iki diye denir sokağa çıktığınızda. Dostluk Bulvarı’nı söylemiştik. Büyükşehir tarafından ihalesi yapıldı. En önemli projelerden bir tanesi. Bu bir başlangıç. 2025 başlangıçların yılı olacak. Kentsel dönüşüm, ulaşım, doğalgaz en önemli sorunlardan bir tanesi. “Kentin göbeğinde neden doğalgaz yok” sorusu ile yaşıyor burada yıllardır herkes. Kendince haklı olarak. Belediyenin kendi yetkisinde olmamasına rağmen, o sokaklarda neden doğalgaz yok sorusunun sorulduğu kurumuz. İzmirgaz ile gelir gelmez bu konuşmaları yaptık. 2 sokağımızda doğalgaz çalışmaları başladı. Sosyal destekler, planlama, asfalt ile ilgili çalışmalar daha görünür hale gelecek. Asfalt, beton belediyeciliği yapmayacağım bunu söyledim. Hayata baktığımız yer bu değil kentleşme bu değil ama Karabağlar’ın ciddi bir yol bakımına ihtiyacı var. Ekonomi bu şartlardayken zaman alacak ama başlaması gerekiyor. Asfalt çalışmaları 32 mahallede asfalt çalışması yaptık. Bizim Karabağlar’da en büyük sorunumuz bardağımız boş attığınız her damla gözükmüyor… 58 mahallemiz 3558 sokağınız olunca… Karabağlar’ın daha çok konuşulacağı bir yıl olacak. Belediye başkan adaylığımdan itibaren bir Karabağlar nedir dendi. Küçük Türkiye’den bahsediyoruz. O kadar çok yok, yoksul bırakılmış ve o kadar kenara itilmiş ki kendini de dışarıda hissediyor. Burası bir ticaret merkezi. Mobilya sektörü, tekstil sektörü, ulaşım ana arter, İzmir’e giren herkes havalimanından sonra Karabağlar’dan geçiyor ama kimse farkında değil.”
“İKTİDAR KARABAĞLAR’A İZMİR’E BAKTIĞI GİBİ BAKMIŞ”
“İktidar İzmir’e nasıl baktıysa Karabağlar’a bakarken de o bakış açısını ortaya koymuş. İlave olarak burada bütün yapılmayanlarla ayrışma ve öfke dilinin de büyüdüğü tıpkı ülkede olduğu gibi görülüyor. Yoksul bir kitle, okuma yazma bilmeyen oranı İzmir’de yüksek, Türkiye ortalamasının üzerinde. Engelli oranı üzerinde. Genç işsizliği yüksek. Oturma anlama konuşma tartışma noktasında iktidarın politikası ile beraber hedef belirlediği kitleydi. İzmir verilmeyenler burada başka bir dille ‘siz olduğunuz için yapılmıyor. Biz olsaydık yapardık’ noktasına gelmiş. Biz seçim döneminde başladık bütün muhtarlarla bir araya gelmeye. Biz her ay toplantılar yapacağız hiçbirimiz farklı değiliz. Biz Karabağlar’da 58 mahalleyiz. Hepsinin ihtiyaçları farklı.”
“SOSYAL MARKET ÖVÜNÜLECEK BİR ŞEY DEĞİL!”
“İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin burada açtığı kent lokantası ihtiyacı zaten karşılıyor. Bunu biz açmışız, Büyükşehir açmış önemli değil. Önemli olan o ihtiyaç karşılandı mı, biz başka nerede iş birliği yapabiliriz ona bakıyoruz. Kent Lokantamız var, 5 tane Halk Ekmeğimiz var. Sosyal Marketimizi açtık. Sıtkı Kürüm zamanında açılmış olan atıl kalmış bir çalışma. Onun alanını genişlettik. Bunlar aslında açtık diye övünülecek şeyler değil. Bunlar yoksulluğumuzun göstergesi. Bu ülkede iktidar değişene kadar bu dayanışmayı göstermek zorundayız. İstihdam ofisine her gelen işsiziz diyor. İzmir’de belediyeler iş kapısı olarak görünüyor. Bir tanıdık olması gerekiyor. Tüm nüfusa hizmet edecek bir yer ama belediyede personel alımı imkanları kısıtlı. Biz yeni personel alma noktasında zorlandığımız yerdeyiz. Bizim personel sayımız azaldı. İşten çıkarma yapmadık ama doğal sirkülasyonla sayımız 100 azaldı. 5 ayda 670 kişi fabrikalarda işe girdi istihdam ofisi ile.”
“VATANDAŞ CEZALANDIRILIYOR”
“Borçlu belediyeler aldık. Ekonominin böyle olduğu süreçte devletin devlete olan vergi borçları bekletilerek o yatırımlar belli kanallara aktarılmış. Geldiğimizde vergi borçları vardı. Kendi ekonomimizle bunu döndüren bir süreçteydik. Tasarruf tedbirleri zaten yatırımları engelledi. Üzerine gelen kesintiler geçmişten bugüne yapılandırılmış olan bir borcun bile İller Bankası’ndan kesilmesi, sadece İller Bankası ve İZSU geliri olan bir belediye birden bir geriye düşmeniz anlamına geliyor. Buna rağmen biz maaşları önceleyerek çalışma arkadaşlarımızı önceleyerek sistemi revize ettik. Bunun içinde bazen aksamalar yaşadık. Bu sorunu yaratan ben değilim çözümün ne olduğunu biliyoruz. Bu sorunun sebebini yükünü hep birlikte taşıyoruz. Çözümü ortaya koyması gerekenler de vergiyi alması gerekenlerden almayıp onları affedip yüzde 2‘lik bir pay olan belediyelerden gerekçesinin ne olduğunu da bildiğimiz bir süreçte bunu tahsil etmeye kalktığında vatandaş cezalandırılıyor. Neden olduğunu biliyoruz. Biz biraz daha sıktık dişimizi daha da sıkacağız ve bu süreci atlatacağız.”
“KİŞİ SİYASETİ YAPMIYORUM… BAŞKA TARTIŞMALARIN İÇİNDE OLMAMALIYIZ”
“Ben kişi siyaseti yapmıyorum. Ben CHP içinde iktidarın değişmesi için bu partiyle mücadele ediyorum. Kişi siyaseti yapmıyorum. Kişi çatışmalarını doğru bulmuyorum. Bir AKP var. İktidarın yarattığı bir enkaz var. Ekonomik şiddet, sosyal şiddet var diyorduk artık cinnet var! İnsanlar bambaşka. Bütün bunlara bakarken bunun içinde durduğunuz yer net olmalı. Biz bu iktidarın ülkeyi çok daha kötü bir yere götürdüğü noktada tek bir vücut olarak durmak zorundayız. Genel başkanın dediği Türkiye İttifakı sözünü önemsiyorum. Başka tartışmaların içinde olmamalıyız. Onların da yeri vardır. Asıl gerçeklikten uzaklaşmadan çözüm üretmek gerek. Türkiye’nin geneline baktığınızda benciliğin tavan yaptığı noktada biz bu gerçekliği yaşıyoruz. Yanı yanlışlardan yeni bir doğru çıkmıyor. Onu görüp doğru iş yapan doğru yollar birleşirse gider.”