MENÜ
İzmir
Gerçek İzmir
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
CHP Genel Sekreteri Sındır'la gündem: İzmir, parti içi yarış ve 2019!
Politika
27 Eylül 2017 Çarşamba 09:00

CHP Genel Sekreteri Sındır'la gündem: İzmir, parti içi yarış ve 2019!

CHP Genel Sekreteri ve İzmir Milletvekili Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır, parti içi yarıştan örgütün beklentilerine, 2019 yerel seçimlerinden ülke gündemine yönelik bir çok konuda çarpıcı açıklamalarda bulundu.

GERÇEKİZMİR - CHP Genel Sekreteri ve İzmir Milletvekili Prof Dr. Kamil Okyay Sındır, Gerçekizmir’e çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Gazeteci Sercan Avcı’nın sorularını yanıtlayan CHP Genel Sekreteri Sındır, parti içi yarıştan, örgütün beklentilerine, 2019 yerel seçimlerinden ülke gündemine yönelik birçok konuda önemli mesajlar verdi.

Delege seçimlerinde İzmir’de tansiyon yüksek... Beklediğiniz gibi bir süreç mi geçiyor?
İzmir hareketli örgüt dinamikleri çok olan bir il partimiz açısından. Türkiye’nin gözünün diktiği yer. Kongre sürecinde örgüt hareketli. Delege seçimleri var. Kimi yerde tek liste var, kimi yerde çift listeli seçimler var. Zaman zaman tartışmalar yaşanıyor. Arzu ettiğimiz bir tablo değil bu. Tartışma yükselen tansiyon karşılıklı açıklamalar istediğimiz tablo değil...

Parti içi yarışta müdahale konusu hep tartışma…
Müdahale doğru değil... Kimden ne şekilde gelirse gelsin... Esas olan, üyenin kimseden korkmadan etkilenmeden gönlünden geçeni, inandığı güvendiği listeye isimlere oy verebilmesi ve bu güvencenin sağlanabilmesidir. Müdahaleler oldukça gerilim artıyor. Sancılı bir süreç oluşturuyor.

Delegelik çok önemli gibi partide... Ciddi bir mücadele var çünkü. Delege esas görevini misyonunu yapabiliyor mu?
Delege ilçe kongresinde oy kullanacak kişi olarak algılanıyor. Aslında delege kongrede kürsüde konuşacak düşüncesini söyleyecek partisi adına mahallesi adına yaşam adına söyleyecek sözü olan kişi olmalı. Tercihiyle de en doğru yönetimin gelmesinde etkili olması gerek.

Kongrelerde öyle mi…Amacından uzak… Çünkü hep kişiler üzerinden işliyor süreç…
Kongrelerin esas anlamı partiyi güçlendirecek yol gösterecek süreçler olmalı. Kongrelerde ortaya konacak düşünceler kent adına ülke adına fayda sağlamalı. Partinin yönetiminde iktidara giden yolda kongreler önemli çünkü devamı kurultay. Süreci sadece kişiler üzerinden kimin nereye geleceği üzerinden götürürseniz amacından uzaklaşırsınız arzu etmediğimiz görüntüler oluşur.

Genel Merkez parti içi yarışı takip ediyor mu? Genel Başkanın her mahallede olan bitenden haberi oluyor mu?
Parti içi yarış MYK’nın sorumluluğunda PM’nin sorumluluğunda... Tüzük tanımlıyor zaten görev yetki ve sorumlulukları. Mahallelerde yaşananlar parti üst yönetiminde gündeme geliyor. Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız sıkı takipte. Yapılması gereken neyse yapılıyor. Örgütün hangi kılcal damarında bir tıkanıklık varsa Genel Başkanın mutlaka bilgisi varsa.

İzmir’de ilçe başkanları için belirsizlik var. Genel Başkan yerel seçimlerde adaylık düşünenler ilçe başkanlığı yönetimi noktasında devam etmemeli yönünde mesajları oluyor. Bir bağlayıcılık var mı, yoksa temenni mi?
Temel mesele şu. Kritik döneme giriyoruz. Yerel seçimler var, Cumhurbaşkanlığı genel seçim olacak. Örgütü bu dönem en iyi şekilde hazırlayacak yönetim kadroları gelmeli. Bu yönetim kadrolarında adaylık düşüncesiyle yapılacak ayrılmalar oralarda işlerin aksamasına çözülmesine neden olur. Bu pek kabul edilir bir durum değil. Genel başkan da bunu gördüğü için temennisi dile getiriyor. Tüzükte böyle bir şey yok ama dilek ve temenni olarak böyle bir şey var.

Müdahale hep belediye başkanları üzerinden gündeme geliyor. Siz de belediye başkanlığı yaptınız? Müdahale etmek zorunda mı kalıyorsunuz?
Belediye başkanı ve örgüt arasındaki ilişki çok önemli… Şunu anlarım belediye başkanı yaptığı hizmetlerin memnuniyetinin karşılığını bulabilmesi için örgütünden sıkı bir çalışma ister. Bu esas olarak parti adına önemli bir çalışmadır. Birbirinden kopuk örgüt olmaz. Örgüt başkanının belediye hizmetlerini halka anlatmak yerine ‘o gitsin ben geleyim’ anlayışıyla parti zarar görüyor. Tersi de var. Belediye başkanının ‘Benim yerime geçmek istiyor. Ben şimdiden adaylığını engelleyeyim’ anlayışı da sergilemesi yanlış… Yerel yönetimler iktidara giden yolda önemli adımdır. O başarıyı etkileyecek ortamlardan kaçınılmalı. Bu nedenle örgüt belediye uyumu önemli… İzmir’de de güzel örnekler var. Bu şu değil. Örgüt belediye başkanının hükümdarlığı altında. Yok böyle bir şey. Genel Başkanı temsil eden ilçelerde ilçe başkanlarıdır. Rutin işler yapan bir belediyeyi bile örgüt vatandaşa çok iyi şekilde anlatabilir. Esas olan parti. Kimsenin koltukları makamları kalıcı değil. Bunlar gelip geçer. Esas olan CHP’dir. CHP’nin kurumsal tüzel kimliğidir.

Erken bir yerel veya genel seçim olur mu?
Yasa gereği yerel de erken seçim olmaz. Türkiye şuanda ciddi bir risk be belirsizlik altında. Erken genel seçimde olmaz ötelenebilir bile. Türkiye böyle bir durumda kendi içinde siyasi ayrışmalarla zaman kaybetmemeli. Kritik bir süreç var. Sınır ötesi operasyonlarda buradan siyasi çıkarımlarla muhalefeti başta CHP’yi kötüleyerek dışlayarak milli bir atmosfer yaratarak bunun üzerinden seçime gitme çabası olur mu. Düşünmüyor değilim. CHP’yi terör örgütleriyle işbirliği yapıyor gibi kendi geçmişlerinin üstünü örterek kendi çamurlarını bize bulaştırma çabalarını yapmak isteyebilirler. Ona karşı tedbirliyiz.

Risk ve belirsizlik dediniz?
Risk komşularımızla olan sınır ötesindeki çatışmalar. Komşularımızın kendi içindeki sorunları. Belirsizlik ise ne olacağını bilmiyoruz.

Irak ve Suriye tezkeresi geçti… CHP de destek verdi...
Herkes savaş izni olarak algılıyor. Asla öyle bir şey değil. Tezkere ülkenin terörle mücadelesinde PKK ve IŞİD’le mücadelede sınır ötesine müdahil olmak adına verilen yetkidir. Savaş açma yetkisi değil bu. PKK Irak’ta kovuşlanmışsa oraya operasyon yapma yetkisidir. Ya da PKK’yla işbirliği yapanlara karşı... Irak toprak bütünlüğü Ankara Antlaşması ve bir takım uluslararası sözleşmelere dayanarak bizim ülke olarak anlaşmaların tarafı olarak gözettiğimiz hassas olduğumuz bir durum Irak’ın kuzeyi… Irak toprak bütünlüğüne yönelik bir durum bizi ilgilendiriyor. Irak’ın kuzeyi ayrışma sürecine girerse Türkiye’ye olumsuz etki yaratır mı ona müdahil olmak için bir tezkere.

Adalet için yürüdünüz sonrasında ise kurultay yaptınız. Neydi amaç?
Adalet ayaklar altında her açıdan. Adalet yürüyüşünde farkındalık yarattık. Kurultayda da konuşarak umudu besledik büyüttük.

Karadeniz’de Fındık için yürüdünüz…
Anlamlı bir yürüyüştü. Sadece fındık üzerinden bakılmamalı. Türkiye’de tarımın ne duruma geldiğinin farkındalığını yarattık. Fındık pamuk çay patates…Aklınıza ne gelirse. Çiftçi üretici sahipsiz bırakılmıştı. Hepsi için yürüdük.

Siz Ziraatçısınız…Tarım sorunlarıyla yakından ilgileniyorsunuz. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın mesajları çok konuşuldu. Adeta hükümet için özeleştiri yaptı.
Takdir ettim. Özeleştiri de bulunabilmek önemli. Yıllardır bunu söylüyoruz. Yıllardır söylediğimizi ve haklılığımızın şimdi farkına varmışlar. Önemli olan gereğini yapabilmek. Keşke çiftçiyi sorunlarından kurtarsalar, üretimdeki maliyetleri düşürebilseler ürün fiyatlarını ederinden çiftçinin alabilmesinin gereğini yapsalar. Keşke yapsalar da ayakta alkışlasak. Fakıbaba’nın samimi olduğuna inanıyorum. Ama bizi suçlayamaz. STK’ları suçlayamaz. Biz her zaman her yerde söyledik. Eleştirdik, uyardık yol gösterdik. Bize kulak tıkadılar.

TEOG kaldırıldı…
Düne kadar Milli Eğitim Bakanı 'TEOG gereklidir' diyordu. Cumhurbaşkanı 'TEOG kaldırılsın' dedi, Bakan da 'TEOG kaldırılsın' dedi. Ülkenin zafiyetinin yüksek olduğu bir konu bu. Hükümet her alanda olduğu gibi eğitim alanında da gibi ciddi zafiyet yaşıyor. Eğitim üzerinde en çok durulması gereken konu. Laik olmalıdır evrensel olmalıdır bilimsel olmalıdır. Bu tür değerlerden uzaklaştırırsanız eğitimi geleceğinizi risk altına sokuyorsunuzdur. TEOG bana göre de çoktan seçmeli tercihlerle başarının ölçülüyor olması kabul edilir değil.

Belediye başkanlığı yaptınız… İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın istifasını nasıl okuyorsunuz?
Belediye başkanını bir parti aday gösterir. Halk oy kullanır seçer. Belediye başkanının göreve gelmesini sağlayan öncelikli olan halktır sonra partisidir. Partisi istifasını istemedik diyorsa. Kendi kararıdır diyorsa. Açığa çıkmış ya da çıkmamış durumdan bahsediyorum. O zaman Topbaş’ın istifası onu o göreve getiren halka ihanettir.  Bireysel öyle bir karar vermemen gerekir. Seni halk seçti. Şunu derse ‘Partim bu görevde olmamı artık istemiyor. Partimden istifa etmek yerine görevi bırakıyorum’ belki haklı olur ama böyle bir şey de demiyor. Asıl mesele orada. Zaman içinde ortaya çıkacaktır. Soru işaretlerinin aydınlatılması gerek. Bu kadar basit değil. İstanbul dünyanın en büyük kentlerinden. Halkın iradesi kişisel kararlarla ayaklar altına alınamaz. Orada bir rant kavgası var. Buzdağının altındaki kısım bu.

İzmir Milletvekili, Başbakan Binali Yıldırım’ın ismi geçiyor İstanbul için…
Söyleyecek çok şey var ama vicdanım el vermiyor İstanbul bana göre çözülüyor. İstanbul’u kaybedecekler Bunu görüyorlar. Referandum da gösterdi bunu. İstanbul’un gidiyor olması Ankara’nın da sıkıntıda olması onlar için kabus…

Peki İzmir 2014’ye 8 ilçe kaybetmiştiniz… 2019’da CHP İzmir’de ne yapacak?
Biz İzmir’de ilçe kaybetmedik. Belediye başkanlığını kaybettik. 8 ilçede sosyal demokrasiye Atatürk’e Cumhuriyet’e sahip çıkan anlayış bu ilçelerde de egemen. CHP belediye başkanlıklarını çeşitli nedenlerle kaybetti. Geri alacağız kimsenin şüphesi olmasın. İzmir’in tamamında CHP belediye başkanlarıyla kente hizmet etmeye devam edecektir.

Kaybedilen ilçelerde belediye başkan adaylarının önceden açıklanması beklentisi var. Mümkün mü? Parti üst yönetiminin gündeminde mi bu konu?
Önceden açıklanmasından ziyade bu ilçelerde aday çalışmalarına başlanmasında hiçbir sakınca yok. Belediye başkanlığı bizde olan ilçelerde kentlerde seçim takvimi açıklanmadan adayların alanda çalışma yapmasını doğru bulmam. Belediye başkanlarının ben aday olmayacağım demelerini de bu süreçte doğru bulmam. Arayışlar başlar, çalışanların motivasyonu düşer. Belediye çalışmaları aksar. Olumsuz etki yaratır. Elimizde belediye olmayan ilçelerde aday çalışmaları başlarsa iyi olur. Belediye başkanlığı bizde olmayan şehirlerde mutlaka bir iki arkadaşımızın diğer belediye başkanlarımızla o kente yönelik fikir proje üretmeli çalışma yapmalı.

Aday adayları nasıl bir çalışma yapmalı?
Kimse bir başka partiliyi kötüleyerek adaylık çalışması yapmamalı. Kendisi ilçeye kente ne katabilir bunun üzerinden çalışmasını yapabilir. Bir başka partilinin adaylığını yok edecek çalışma yapmak yakışmaz.

Yerel seçimlerde adaylık için önseçim beklentisi olanlar var…
Yapılabilir de yapılmayabilir de. Kimi yerde yapılmalı kimi yerde yapılmamalı. Yöredeki yapıya göre farklılık arz edebilir. Şuan için net bir açıklama yapamayız.

Aziz Kocaoğlu’nun ‘Aday olup olmayacağımı 6 ay kala açıklayacağım’ açıklamaları var. Nasıl buluyorsunuz bu açıklamaları. Doğru bir yöntem mi?
Seçim takvimine bağlı olarak karar verecektir. Bu 3 ay olur 5 ay olur. Aziz Bey’in şahsi takdiridir. Karar verme noktasında '6 ay kala' diyor olmasına saygı duyuyoruz.

Peki sizin de isminiz Büyükşehir için dillendiriliyor. Böyle bir niyetiniz var mı?
Partinin Genel Sekreteriyim. Önseçimde vekil seçildim. Milletin iradesini TBMM’de temsil ediyorum. Çok onurlu iki görev yapıyorum. Bu tür polemiklerin içinde olmak istemem. Görevlerimi en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum Kurultay sürecinin en doğru şekilde yönetilmesi için çalışıyorum. Adaylık noktasında hakkımda çok şey konuşuluyor. Duyuyorum. Tamamen benim dışımda. Partililerin halkın konuşuyor olması bir güven duygusudur. Sadece o duygu üzerine söylüyorum. Her siyasetçi için belli görevlere takdir ediliyor olmak onur meselesidir. Adayım/değilim polemiklerinin içinde asla olmam.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gerçek İzmir