Türkiye’de uzun yıllardır uygulanan yaz-kış saati uygulaması, iktidarın tasarruf gerekçesiyle 2016 yılında aldığı kararla kalıcı yaz saati uygulamasına dönüştürüldü.
Kış aylarında günlerin geç saatlerde aydınlanmasıyla birlikte saatler de geri alınmadığı için öğrenciler kelimenin tam anlamıyla zifiri karanlıkta evlerinden çıkıyorlar.
İlkses Gazetesi'nden Çağla Geniş'in haberine göre depremde hasar gören okulların birleştirilmesinin ardından ikili eğitimin yaygınlaştığı İzmir’e dikkat çeken Eğitim-Sen İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Necip Vardal, öğrencilerin ya sabah karanlığında evlerinden çıkıp okul yoluna düştüğünü ya da oldukça karanlık saatlerde okuldan çıkıp evlerine gittiğini vurguladı. Öğrencilerin ilk ders saatlerinde hala uykularından uyanamamış ve karanlığın etkisinde kalarak ders yapmaya çalıştıklarını söyleyen Vardal, güvenlik sorununa ayrı bir parantez açtı ve kalıcı yaz saati uygulamasından acilen vazgeçilmesi gerektiğini belirtti.
KARANLIKTA YOLLARA DÜŞÜYORLAR
Kalıcı yaz saati uygulamasına geçilmesinin eğitime ve çocukların gelişimine olumsuz etkilerine dikkat çeken Vardal, “7 Eylül 2016’da ‘enerjide tasarruf’ amacıyla yaz saati uygulaması kalıcı hale getirilmiştir. O günden bu güne konu tartışılmaya da devam edilmektedir. Konunun muhatabı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı uygulamanın enerji tasarrufu sağladığı yönünde açıklamalar yapmakta. Ancak bakanlık ölçümlere dayalı enerji tasarrufuna ilişkin bilgiler sunmamaktadır. Tam tersine Elektrik Mühendisleri Odası’nın ve bilim insanlarının yaptığı araştırmalarda yaz saati uygulamasının devamı maliyetleri düşürmediği tüketimi azaltmadığı ve israfın arttığı yönünde. Bu durum iktidarın önceliğinin enerji şirketlerinin daha çok kar etmesi şeklinde değerlendirilmektedir. Elektrik Mühendisleri Odası tarafından yapılan araştırmada görüldü ki, kasım ve aralık aylarında daha fazla elektrik tüketildiği ve enerji firmalarının en çok kar elde ettiği aylar olmuş. Kasım ayından itibaren günler gittikçe kısalacak ve kışın soğuğunda, zifiri karanlıkta, uykusuz ve yorgun kalkıp yollara düşmek zorunda kalan binlerce öğrenci ilk ders saatlerinde hala uykularından uyanamamış, karanlığın etkisinde kalarak ders yapmaya çalışacaklar. O saatlerde sokak lambaları, okul lambaları, ev lambaları, araçlar çalışmak zorunda kalacak, bu da hem çevre kirliliğine hem enerjinin daha fazla kullanılmasına yol açacaktır” dedi.
GÜVENLİĞİ TEHDİT EDİYOR
İkili öğretim yapan okullarda öğrencilerin ya sabah karanlığında evlerinden çıkıp okul yoluna düştüğünü ya da oldukça karanlık saatlerde okuldan çıkıp evlerine gittiğini vurgulayan Vardal, “Özellikle ilimizde onlarca okulun depreme dayanaksız olması nedeniyle boşaltılıp eşleştirmeler sonucunda ikili eğitimin yaygınlaşması ile sabah giriş saatleri ile akşam çıkış saatleri çok daha erkene ve geç saatlere denk gelecektir. Hijyen, güvenlik gibi bir dizi sorunu beraberinde getirecek ve eğitimin niteliğini olumsuz etkileyecektir. Öğrencilerimizin ‘güneşini çalmaktan’ vazgeçmeye, ‘günaydın’ deme özgürlüğümüzün elimizden alınmasına hayır diyor ve hiçbir bilimsel temele dayanmayan, öğrencilerimizin ve velilerin büyük bölümünün sıkıntı yaşamasına neden olan kalıcı yaz saati uygulamasının derhal kaldırılmalıdır” ifadelerini kullandı.
TASARRUF DEĞİL İSRAF
Yetkililerin çocukların mağduriyeti ve bilimsel uyarılara kulak tıkadığını belirten Vardal, kalıcı yaz saati uygulamasından acilen vazgeçilmesi gerektiğinin altını çizerek, “Bu tip konularda karar alınırken, bilimsel veriler ve araştırma sonuçlarından hareket edilmesi gerekir. Bu uygulamanın değiştirilmesi yerine kış saati uygulamasına geçilmeyeceği söylendi. Ama hangi bilimsel verilerden, hangi araştırma sonuçlarına göre hareket edileceği ifade edilmedi. Elektrik Mühendisleri Odası’nın yaptığı, İTÜ‘nün yaptığı çalışmalarda, alınan kararın tasarrufa değil, aksine israfa neden olduğu sonucu çıkmaktadır. O nedenle hükümetin aldığı kararın bilimsel gerekçelerini açıklaması gerekir. Ama bunu açıklayamıyorsa, gerçekten de Elektrik Mühendisleri Odası ve İTÜ‘deki bazı hocaların yaptığı çalışmalardaki gibi bu uygulama israfa neden oluyorsa, zaten ekonomisi batmış durumda olan ülkeyi bu alanda da batırmak, özellikle de enerjide dışa bağımlı bir ülkeyi bu şekilde daha da dışa bağımlı hale getirmek doğru bir tutum değildir. Bu nedenle bu uygulamadan bir an önce vazgeçilmesi gerekiyor” açıklamasını yaptı. (İlkses Gazetesi)
Sayfa başına git