MENÜ
İzmir 22°
Gerçek İzmir
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
DEVA Partili Ösen: Tek formülle zor, bir satranç bu!
Politika
30 Mart 2023 Perşembe 08:30

DEVA Partili Ösen: Tek formülle zor, bir satranç bu!

Siyasete giriş kararı, kurucu il başkanlığı ve parlamento için yola çıkış süreçlerini anlatan DEVA Kurucu İl Başkanı, ‘ittifak içi ittifak’ formülü konusunda “Tek bir formülle hepsini çözmeniz çok zor. Türkiye’de farklı dinamikler var. Cumhur İttifakı’nın göreceli olarak çok farklı gücünün olduğu iller ve bölgeler var. Sürekli bir satranç oyunu bu” mesajını verdi. Ösen, Babacan’ın sahadaki karşılığı, Kılıçdaroğlu’na tabanın bakışı ve sandık hedefi hakkında da önemli mesajlar verdi.

GERÇEKİZMİR - DEVA Partisi Kurucu İl Başkanı ve Milletvekili Aday Adayı Seda Kaya Ösen, Bir TV’de yayınlanan Politika Durağı’nda Sercan Avcı’nın sorularını yanıtladı. 

Siyasete giriş kararı, kurucu il başkanlığı süreci ve parlamento için yola çıkış süreci hakkında önemli açıklamalarda bulunan DEVA Kurucu İl Başkanı, ‘ittifak içi ittifak’ formülü, Genel Başkan Ali Babacan’ın sahadaki karşılığı, Millet İttifakı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na tabanın bakışı ve 14 Mayıs sandığı hedefi hakkında da önemli mesajlar verdi. 

”DOĞRU ZAMAN, DOĞRU YER, DOĞRU KİŞİ...”
Sözü siyasete atılma kararını anlatarak başlayan DEVA Kurucu İl Başkanı Seda Kaya Ösen, “Doğru zaman, doğru yer, doğru kişi… Bunlara çok inanıyorum. Hayatta bazen öyle köşe noktalarına geliyorsunuz ki, orada artık bir yerden başlamanız gerekiyor. Benim de DEVA Partisi ile yolculuğum böyle oldu. Hiçbir zaman siyasete girmek istiyorum gibi bir bakış açım yoktu açıkçası. Ben çok iyi bir sivil toplumcu olduğumu düşünüyorum. Bu açıdan da gurur duyuyorum. Çünkü sivil toplum Türkiye’de hak ettiği yeri bulamamış bir olgu. Bugün batı medeniyetlerine baktığınız zaman sivil toplumun çok kuvvetli olduğunu görürsünüz. Siyaset erkleri vardır ama sivil toplum ve medya dördüncü, beşinci güçtür. Ülkedeki sorunları gören, sistemi denetleyen, kanun yapma konusunda inisiyatif alan çok önemli aktörlerdir. Bu düşünceyle 22-23 yaşımdan beri sivil toplumda da aktif olarak çalışmaya başladım. İş insanları dernekleri ve federasyon başkanlıkları yaptım. Siyaset de çok aklımda olan bir şey değildi. Fakat bu tarz görevler yaparken siyaseti vatandaşlardan çok daha yakın gözlemleme imkanı buluyorsunuz. Seçim dönemi siyasetçiler sizi ziyaret ediyor, işin iç yüzünü görüyorsunuz. Eğer etik değerlere sahip bir kadınsanız gördüğünüz şeylerden çok da memnun kalmıyorsunuz. Çünkü günün sonunda siyaset bugün orta yaşlı erkeklerin tekelinde bir şey. Değişmesi için uğraşıyoruz ama hala öyle. Nüfusun yarısı kadın, üstelik çok da genç nüfusu olan bir ülkeyiz. Ama baktığınızda tüm yöneticiler orta yaş üstü erkekler. Bu hiçbir kadın gibi beni de mutlu eden bir tablo değildi. Bunun dışında siyasetin bir meslek olmaması gerektiğini düşünüyorum. ‘Ben siyasetçiyim’ demek doğru bir şey değil. Herkesin bir mesleği vardır. Ama belli bir dönem ülkesine hizmet etmek için siyasete girer, işi bitince de kalkar. Koltuklardan güç devşirmeye karşı bir insanım. Hayattaki birikimiz, bakış açımız, bugüne kadar yaptığımız işlerle bu koltuğa ne verebiliriz diye bakıyorum. Bu eleştirilerimi de uzun yıllardır dile getiriyorum. Bir yerden sonra da bu kadar eleştirip bana teklif geldikten sonra da reddetmek kendimle çelişmek olacaktı. Hem kadınlar neden siyasette yok diye her yerde konuş sonra sana, ‘Hadi gel, tut işin ucundan. İzmir’i bu değerlerle sen kur’ dendiğinde, ‘Yok, ben istemiyorum’ demek çelişmek olacaktı. Bunun için siyasete girdim. DEVA’da girmemin sebebi de bu değerlere çok sahip çıkılıyor olması. Yaklaşık 3 senedir buradayım. O günden beri de bu saydığım değerlerle ilgili hiçbir sıkıntı yaşamadım partimde. Doğru yerde olduğumu düşünüyorum. Genel Başkanımız Ali Babacan’ın duruşu da zaten bu şekilde. Siyasete girmek bu işin en zor kararıydı kesinlikle. İş hayatından bir anda ayrılmak zorunda kaldım. Çünkü il başkanlığı tam zamanlı bir iş bildiğiniz gibi. DEVA kısmı biraz daha kolay bir tercih oldu. Daha doğal geldi o, Genel Başkanımıza duyduğum hayranlıktan da dolayı. Milletvekilliği aday adaylığı da açıkçası yol buraya getirdiği için. 3 sene kurucu il başkanlığı yaptıktan sonra ilk seçimde de sizin sıfırdan kurduğunuz bir teşkilat… Onların bir talebi var, beklenti var, öyle yaratılmış bir enerji var. Bunun da bir yerde devam etmesi gerekiyordu” diye konuştu. 

ADAYLIK KARARI 
DEVA Kurucu İl Başkanı Ösen ardından milletvekilliği aday adaylığı kararı hakkındaki ‘Kafanızda var mıydı yoksa Genel Merkez mi sizi itti?’ sorusunu da “Valla karşılıklı… Hepsi… Daha önce aklımda olan bir şey yoktu. Çünkü siyasetle ilgili çok kariyer hedefi olarak girmedim bu işe. Farklı hedeflerim var. Siyasetin dönüşümü, kadınların ön planda olması, Cumhurbaşkanlığı sisteminin değişmesi gibi ideallerle girdim. Geldiğim noktada adaylık hem kendi düşüncem hem de Genel Merkez’imizin görüşü nispetinde gelişti” sözleriyle yanıtladı. 



“BİR BOCALAMA VE TEMPOYA ALIŞMA DÖNEMİ OLDU”
Ösen kadın bir kurucu il başkanı olarak yaklaşık 3 yıl süren görevi ve kendisini en çok nelerin zorladığı hakkında ise şunları söyledi: Kurucu il başkanı olmak ekstra zormuş zaten. Bunu girdikten sonra anladım. Çok oturmuş bir parti olduğu zaman orada aslında bazı şeyler çok belli oluyor. Her şeyin yolu yordamı sizin önünüzde belirlenmiş oluyor. Kurallar, kaideler kesinleşmiş oluyor. Her şeyden önce orada kurumsallığı sağlayan sistemde bazı insanlar kalıcı oluyor. Bürokratlar dediğimiz o arayı toparlayan insanlar hep orada kalıyor, gelen başkanlar birazcık kendi kişisel perspektiflerini katıyorlar o kadar. Ama kurucu il başkanlığı bambaşka bir hikaye. Sıfırdan bütün sistemi siz kuruyorsunuz. Hiç siyaset yapmamış birine kurucu il başkanlığını da vermek birazcık DEVA Partisi’nin misyonuyla da örtüşüyor. Çünkü DEVA Partisi’nin misyonu hiç siyaset yapmamış insanlar siyasete girsin, yeni bir kan enjekte edilsin bu yozlaşmış sisteme… Zor olan kısımları var tabii ki. Bir bocalama dönemimiz oldu, siyasetin temposuna alışma dönemimiz oldu. Ama işin güzel tarafı da kendi sistemimizle kurduğumuz için bugün bir aile gibiyiz. Daha çok amatör bir ruhla sivil toplum örgütü gibi çalışıyoruz. İyi tarafları da bunlar. Zor tarafları da tabii ki medya blokajı. Biliyorsunuz partimiz ana akım medyaya çıkamıyor. Kendimizi anlatmakta zorlanıyor. Çok ivedi teşkilatlanmak zorunda kaldık bunun için. Çünkü evinde oturan ve dışarıya çok çıkmayan bir insanın DEVA Partisi’ni öğrenme şansı yok. Dolayısıyla bunlara teşkilatla ulaşacaksınız. Şükürler olsun, bugün 30 ilçenin 28’inde teşkilatlanmış bir DEVA Partisi var. Üstelik İzmir olarak teşkilatlar arasında en büyük dördüncü teşkilatız. Kendimizce başarılı olduğumuzu söyleyebilirim.

GERİ DÖNÜŞ VAR MI? 
DEVA Kurucu İl Başkanı adaylık istifasının ardından sürecin nasıl işleyeceğini anlatırken, geri dönüş kapısının açık olup olmadığı hakkında da, “Biz istifa eden il başkanlarını yerine kongresi yapılmış illerden, kongreye seçilmiş il yönetimlerinden imza yetkisi olan bir arkadaşımız geçici olarak görevlendiriliyor. Yani başkan vekili olarak çalışıyor seçim sonuna kadar. Seçim sonunda da seçilemeyen arkadaşlardan dönmek isteyen olursa onların durumu ayrıca GMYK’da değerlendirilecektir. Ama her durumda zaten bize çizilen haritada seçim döneminde şu anda partiyi bir koltuk değişimi ile yormadan bu süreci geçirdikten sonra yaz aylarında ilçelerimizde kongre süreci başlatacağız. Bu yaz hepsinin kongresi yapılacak. O zamana kadar inşallah 30 ilçeye tamamlarız. Devam etmek isteyen arkadaşlarımız aday olacak seçimlere girecek, etmek istemeyenler yerine başka arkadaşlarımızla devam edeceğiz. Muhtemelen yaz sonu gibi de bir il kongresi yapılacak. İlde de adaylarımız olacak, büyük ihtimalle yeni bir arkadaşımız da gelebilir. Kendimle ilgili şu anda bir tasarrufum yok. Taksimetreyi sıfırlayıp düzenli olarak başlatma sürecine seçimden sonra biz de gireceğiz” açıklamasını yaptı. 


”TEK BİR FORMÜL ÇIKACAĞINI DÜŞÜNMÜYORUM”
Ösen masadaki DEVA Partisi, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi için ortak liste öngören ittifak içi ittifak formülü hakkında yaptığı açıklamada ise, “Biz biraz ketumuz bu konularda sanırım. Ben de bu süreçte öğrendim ketum olduğumuzu. Herkes her şeyi konuşuyor, bizde hiçbir şey yok. Bazı kesin olan şeyler var. Biz en az 41 ilde kendi logomuzla seçime gireceğiz. Çünkü biz hiç seçime girmemiş bir partiyiz ve bizim için önemli bir konu bu. Kendimize de güveniyoruz. Bugün Türkiye’de 7 ilde miting yaptık. Türkiye’nin 7 bölgesinde miting yapabilen bir partiyiz. Anketlere yansıyanlardan çok daha büyük bir oy oranımız olduğunu biliyoruz. Bunu 41 ilde kendi logomuzla seçime girerek de göstermemiz gerekiyor. Ama bir taraftan Türkiye tarihi bir seçime doğru gidiyor. Yeni sistemde bizim gibi Türkiye’ye eşit dağılmış bir oy oranı olan parti, dezavantajlı duruma düşüyor. Yani siz eğer bölgesel bir partiyseniz bu seçim döneminde çok fazla dezavantajınız yok. Çünkü aynı yerden oy alıyorsunuz diğer illerde de boş geçiyorsunuz. Meclis çoğunluğu birçok zaman Cumhurbaşkanlığı sisteminin biraz gölgesinde kalıyor ama çok önemli faktör. Bizim en büyük hedefimiz bu sistemi değiştirmek. 6 partinin aynı masada oturup mutabakat sağlamasının en büyük sebebi zaten bu sistemi değiştirmek. Bu hedefi yakalamak için mecliste çoğunluğa ihtiyacımız var. Bunun için de bazı yerlerde ortak çalışmak zorundayız. Bunlar nereler? Özellikle 5 ila 8 arası milletvekili çıkaran iller. Çünkü bu illerde bu sistem çok daha farklı işliyor ve oralarda çok büyük bir fark yaratılıyor. Çok küçük birkaç milletvekili çıkaran illerde zaten o illerin istidadı çok belli oluyor, oralarda o kadar elzem değil. Büyükşehirlerde özellikle İstanbul ve Ankara’da da, milletvekili sayısı çok fazla olduğu için temsil birazcık daha rahat olabiliyor. Geride kalan bazı şehirlerde ortak bir çalışma yapılıyor. Bunların bazılarında bir tek partinin listesinden girebilir diğer 5 parti veya 4 parti. O şehirde kim güçlüyse onun listesinden girilebilir. Veya iyi bir aday hangisinde varsa; özellikle Anadolu şehirlerinden bahsediyorum. Çünkü küçük şehirlerde adayın kimliği de çok önemli. İyi bir aday kimde varsa onun arkasından girilebilir. Anadolu’nun bazı illerinde bu 3 parti ittifak çalışması da olabilir, bazı yerlerde CHP ile ortak bir çalışma da olabilir. İYİ Parti sanırım biraz daha kapalı bu ortak liste çalışmasına. Ama diğer 5 partinin böyle bir görüşmesi var. Ben tek bir formül çıkacağını düşünmüyorum bundan. Büyük ihtimalle DEVA Partisi, İstanbul, Ankara, İzmir veya Bursa’da kendi listesiyle giriyor ama Giresun’da şöyle girecek. Karadeniz’de, Güneydoğu’da şöyle girecek diye çok cevaplı bir formül çıkacağını düşünüyorum. Çünkü biraz da böyle çalışılması gereken bir seçim bu. Tek bir formülle hepsini çözmeniz çok zor. Türkiye’de farklı dinamikler var. Cumhur İttifakı’nın göreceli olarak çok farklı gücünün olduğu iller ve bölgeler var. Sürekli bir satranç oyunu bu. Sanıyorum satrancın sonucunun ne olduğunu önümüzdeki hafta çarşamba, perşembeye kadar da öğrenemeyeceğiz” ifadelerini kullandı. 

SEÇİLİRSE NASIL BİR VEKİL OLACAK? 
DEVA Kurucu İl Başkanı parlamentoya girmesi durumunda en büyük artılarından birinin İzmirli olması olacağını ifade ederek, “İzmirli vekil olmuyor genelde, ithal vekil konusunda bir rekora imza atıyoruz her seçimde. Gerçek bir İzmirli olarak, İzmir’in gerçek sıkıntılarıyla ilgili aktif bir siyaset yapmayı planlıyorum. İzmir’in hak ettiği kadar yatırımlardan pay alamamasıyla ilgili çalışmalar yapmayı hedefliyorum. Bir diğer şapkam da iş insanı olmak. Bu seçimi kim kazanırsa kazansın sonrasının çok zor, uzun ve yorucu bir ekonomik yolculuk olduğunu bilecek kadar da iş hayatına hakimim. Böyle dönemlerde bizler gibi reel sektör deneyimi olan ve bu işin mutfağından gelen ve iş insanlarının gerçek sıkıntılarını bilen insanların mecliste çok büyük artı yaratacağına inanıyorum. Tabii ki diğer önemli şapkam da bir kadın ve kız çocuğu annesi olmam. Cumhur İttifakı’nın bütün propagandası kadınların özgürlüğünü nasıl kısıtlayabiliriz, onların hayatını daha ne kadar zorlaştırabiliriz üzerine kurulu ve pazarlık yapıyorlar. Koskoca adamlar bunu yanlarında hiçbir kadın olmadan yapıyorlar. Böyle bir ortamda Millet İttifakı tarafının da kadınları ön plana koyması gerektiğini düşünüyorum. Bu seçim aynı zamanda bir turnusol testi olacak. Biz sorduğumuz zaman siyasi parti liderlerine hepsi kadınların daha fazla siyasette olmasını istiyor, herkes yeni yüzler ve gençler diyor ama iş liste yapmaya geldiği zaman kadın yok” diye konuştu. 

“EN ÇOK KADIN İL BAŞKANI OLAN PARTİYİZ”
Siyasette cinsiyet eşitliği ve partinin bu konudaki tutumu üzerine açıklama yapan Ösen, “3 yıldır bu işle uğraşıyoruz ve hiç taviz vermedik. Yüzde 35 cinsiyet kotamız var, bu kotayı her ilçe teşkilatımızda koruyoruz. Ama tabii ki il başkanlığı ve ilçe başkanlığı dediğiniz kotalarla çözülemeyecek işler. Kimseyi kotayla il başkanı ya da ilçe başkanı yapamazsınız. Ama burada da cesaretlendirmek ve teşvik etmek çok önemli. Bizim bugün Türkiye genelinde 6 tane kadın il başkanımız var. Aslında 12 idi. Bazıları yolda pes etti. En çok kadın il başkanı olan partiyiz. Aynı şekilde İzmir’de de 6 tane kadın ilçe başkanımız var. Bugün DEVA Partisi İzmir üyelerinin yüzde 42’si kadın. Milletvekili aday adaylığı için başvuranların da yüzde 30’u kadın. Biz bir de ana akım bir partiyiz, daha sol görüşlü bir parti değiliz. Hiç öyle olmadığı halde kadın eşitliği sol tarafından sahiplenilir. Ama biz bir merkez partisi olmamıza rağmen bunu yakalayabiliyoruz. Ama hep teşvikle. Kadınları üye olmaya teşvik ediyoruz. Üye olduktan sonra görev almaya teşvik ediyoruz. O korku çemberi kırılana kadar destekliyoruz sonra zaten kadınların kimseye ihtiyacı olmuyor. Erkeklerden daha çok çalışıyorlar, en önde koşuyorlar. Başarılı olan il başkanlarını da görüyoruz yani Canan Hanım örneğinde olduğu gibi” dedi. 



“DÜRÜST, ÇALIŞKAN ADAM... EN ÇOK BU İKİSİ”
DEVA Kurucu İl Başkanı, “Ali Babacan ile ilgili vatandaştan en çok duyduğunuz şey ne?” sorusunu ise şu sözlerle yanıtladı: Dürüst, çalışkan adam. En çok bu ikisi. Genel başkanımızın dürüstlük ve çalışkanlıkla ilgili çok oturmuş bir imajı var. İzmir gibi AK Parti’nin asla iktidara gelemediği bir şehirde bile her gittiğimiz mahallede genel başkanımızla ilgili bir tane kötü söz duymadım. Türkiye’de en uzun süre bakanlık yapan kişilerden bir tanesi. Hakkında bir tane şaibeli dosya yok. İzmirlinin genel başkanımıza büyük bir teveccühü var. Kendisine karşı bir sevgisi var.

‘KILIÇDAROĞLU’ SORUSUNA YANIT 
Tabanın ve teşkilatın Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına bakışını da aktaran, “Teşkilat özelinde bir ikna sıkıntımız yok. Bizler zaten cumhurbaşkanı adayı kim olsun noktasında ya da ortak liste olsun noktasında da bizim istişare mekanizmamız parti içinde çok güzel çalışıyor. Bu konularla ilgili il raporları yolladım genel merkezimize, bizden talep edildi. Herkesin fikirlerini dinledikten sonra, hepsini konsolide ederek bir rapor hazırladık. Her adayın kendine göre artısı ve eskisi vardı. Yani hiçbir aday konusunda yüzde 100 herkes destekliyor gibi bir şey söz konusu olamaz. Her adayın belli özelliğine karşı çıkacak insan vardır. Ama teşkilat olarak bizim görevimiz o eksi görenleri ikna etmektir. Bizim şu andaki mesaimiz bu konuya daha kuşkucu bakanları ikna etmek olması gerekir. Ama Kemal Bey değil de başka biri olsaydı, bizim genel başkanımız olsaydı. Mesele Ekrem Bey, Mansur Bey ya da Meral Hanım olsaydı da gene içine sinmeyen insanlar mutlaka olacaktı. O zaman da başka insanları ikna etmek için çalışacaktık. Sonuçta teşkilat olarak bizim görevimiz bu. Bizim bu konuda hiçbir sıkıntımız teşkilat içerisinde yok. Seçmenlerimiz ve üyelerimiz bazında bu konuda hayal kırıklığı veya kafa karışıklığı yaşayan, ya da daha farklı beklentileri olan insanlar olabilir ama her gün geçtikçe bunun aslında sağcılarla solcular arasında veya liberallerle muhafazakarlar arasında bir seçim değil bunun aslında demokrasiyi isteyenler ve totaliter rejimi isteyenler arasında bir tercih olduğu noktasına herkes geliyor. Burada artık kimsenin ben şunun kaşını gözünü beğenmedim, bu da aslında eskiden solcuydu deme lüksünün olmadığı noktaya geldik. Bu anlattığımız zaman herkes tarafından da anlaşılıyor” dedi. 

“ŞÖYLE RAHAT BİR TEMİZ YÜZDE 5-6’LARLA ALMAMIZ LAZIM”
Ösen 14 Mayıs sandığında hedef ve beklentiyi şu sözlerle anlattı: 
İzmir’den baktığınız zaman Türkiye’yi çok iyi tahlil edemeyebiliyorsunuz. Ama Türkiye’de genel olarak baktığınızda bir iktidar yorgunluğu var. Değişen bir şeyler ama bizim bu seçimi yüzde 1-2’lerle değil şöyle rahat bir temiz yüzde 5-6’larla almamız lazım. En az cumhurbaşkanlığı kadar meclis oranımız da önemli. Bu sistemi değiştirmek için meclis çoğunluğunu elde etmemiz lazım. Bugün küçük hesaplar yapmanın zamanı değil. Bugün hepimizin sırt sırta verip en az 5 puan farkla bu seçimi göğüslememiz gerekiyor. Benim umudum var, seçim güvenliği konusunda çok iyi çalışıyoruz. İnşallah kazanacağız ama rehavete kapılmadan çalışmamız gerekiyor. 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gerçek İzmir