GERÇEKİZMİR- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Ege Bölge temsilciliği tarafından yapılan açıklamada, koronavirüs salgınıyla mücadelede testin önemine değinildi. Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
1 Haziran 2020’ de normalleşme sürecine geçerken tüm dünyayı saran COVID-19 etkisi ülkemizde de kısmen atlatılmış görünse de, gerekli önlemler alınmadan normalleşme süreci merkezi hükümet tarafından ticari kaygılar gözetilerek başlatılmıştır. COVID-19 tüm dünyada olduğu gibi ırk, cins, mezhep, yaşlı, çocuk, genç demeden ayrım yapmaksızın herkese bulaşabileceğini göstermiş, ayrımsız, şartsız herkesi tehdit etmiştir. Türkiye’ de olduğu gibi sadece ve sadece alın teriyle geçinen, pandemiye karşı sahada, hastanelerde birebir mücadeleden kaçınmayan, işçi sınıfı ve emekçilerin yaşam hakkını yok sayarak, karı ve üretimi önceleyen kapitalist sistem pandemiyi işçi sınıfı hastalığı haline dönüştürmüştür.
Her gün Sosyal medyada iktidarın yandaşları kendilerine 3 günde bir test yapıldığını ifade ederken, biz emekçiler ölüme mahkum ediliyoruz. Başta sağlık emekçileri olmak üzere sahada çalışan belediye emekçileri, fabrikada çalışan işçiler, çarklar dönsün diye hiçbir önlem alınmadan çalıştırılmaktadırlar. Zorunlu hizmet ve mal üreten işyerleri, hariç üretimin durdurulması gerekirken AVM’ler, spor etkinlikleri, düğünler, asker uğurlamaları, patronların çarkları dönsün diye turizmin kontrolsüz açılması, yaşanan felaketin habercisiydi.
COVID-19 salgınının bütün toplumsal hayatı tehdit ettiği bir süreçte ne olursa olsun “çarklar dönmek zorundadır” diyen iktidarın çalışanlar karşısında aldığı sınıfsal tutum işçiler açısından unutulmamalıdır. İşçi sağlığı ve iş güvenliğine yönelik değerlendirmeler yapılırken öncelikle konuyla ilgili risklerin tespiti, sonrasında ise riski bertaraf edecek düzenlemeler çerçevesinde alınması gereken tedbirlerin neler olduğu ve son olarak da bu tedbirleri kimlerin alması gerektiğinin saptanması şeklinde bir yaklaşım esas alınmalıdır. İlişkili olabilecek diğer düzenlemeleri ise destekleyici/tamamlayıcı hükümler olarak göz önünde bulundurmak gerekir.
Özellikle İzmir halkına hizmet veren belediye emekçileri başta olmak üzere, BMC, Çiğli Organize tekstil fabrikaları, özel sekterde çalışan işçiler, kargo çalışanları, PTT çalışanlarında risk artmakta ve pandemi yayılmaktadır.
Bu tespitler doğrultusunda ücretsiz izin ücreti adı altında işçilerin mahkum edildiği 1168 TL tutarındaki sefalet ücreti kabul edilemez. Tüm işçi ve emekçilerin bu süreçte su, elektrik, eğitim, sağlık gibi temel ihtiyaçlarının devlet tarafından karşılanması sosyal devlet ilkesinin olmazsa olmazıdır.
Çalışırken iş kazalarında, meslek hastalıklarında, salgınlarda ölmemek için işçi sağlığı ve iş güvenliği alanını temel örgütlenme ve mücadele alanı olarak ele almak, bu birikim rejiminin değiştirilmesi için kaçınılmaz gereklilik olduğu bilinciyle hareket etmek, işte bütün şiarımız bu olmalıdır.
COVID-19 tüm dünyada (tüm insanlara adil bulaşırken) geçmiş de ve günümüzde devam eden emek sermaye çelişkisi kapitalist sistemin algısı ile hala emek cephesini vurmaktadır. Ama biz biliyoruz ki; bu bitmeyen bir kavgadır, kavga ancak insanların kendi kendilerini yönettiği ve emeğinin karşılığını aldığı zaman sona erecektir. Başlıca talebimiz tüm çalışanlara acil test yapılmasıdır.