CHP’de 24 Haziran gecesi seçimin ikinci tura kaldığı yönünde yapılan açıklamalar ve sonrasında yenilginin kabul edilmesi ile ortaya çıkan uyumsuzluk görüntüsüne parti içinde yaşanan krizin neden olduğu öne sürülmüştü. Oyların düşmesi nedeniyle Kılıçdaroğlu’nun istifasını vermesi ve Cumhurbaşkanı adayı İnce’nin yeni genel başkan olması yönünde sesler de partide yükselmeye başlamıştı. CHP’nin eski genel başkanı Altan Öymen ve 1995’te CHP’nin çatısı altına giren SHP’nin Genel Başkanı Murat Karayalçın kriz sürecinde hem Kılıçdaroğlu hem de İnce ile görüşmüştü. Arabuluculuk olarak yorumlanan görüşmeler sonrasında İnce olağanüstü kurultay istemediğini duyurmuş, Kılıçdaroğlu da İnce’ye yönelik sıcak mesajlar vermişti.
‘Kılıçdaroğlu gitsin dışarıdan gelen baskı’
Hürriyet’ten İpek Bozbey’e konuşan Altan Öymen, küskünlük gözlemleyip gözlemlemediği yönündeki soru üzerine “Aslında meseleye şöyle bakmak lazım: Hatırlarsanız Muharrem İnce adaylığı açıklandığında rozetini çıkarmıştı. Bağımsız bir başkan adayı olarak çalışacağını söylemişti. CHP elbette adayını destekliyordu. Ancak çalışma düzeni, bu bağımsızlık ilkesine göre kurulmuştu. Temelinde ‘cumhurbaşkanı tarafsız olmalı’ tezi vardı. O gece de İnce’nin ekibi ve parti ayrı ayrı çalışıyordu. Henüz bir araya gelmemişlerdi. ‘Kılıçdaroğlu gitsin, İnce gelsin‘ dışarıdan gelen bir baskıydı.”
Seçim gecesi Muharrem İnce’nin açıklama yapmaması nedeniyle kendi seçmeninden tepki görmesi konusunda ise Altan Öymen’in yaklaşımı şu oldu: “Bence orada bir karışıklık oldu. Tecrübe eksikliği… İki türlü ve iki ittifaklı seçimin ilk denemesiydi bu. Böyle bir insicamsızlık yaşandı. Aday, parti rozetini çıkardığını açıklamış, geçici bir süre için de olsa, bağımsız bir aday olarak davranması esas… Parti merkezi de o duruma göre davranıyor. Seçim gecesi konuşmalarını kimin ne zaman yapacağı konusu belirginleşmemiş… Kısacası, ilk deneme ile ilgili eksikler bunlar. Zaten, başka demokratik ülkelerin de hiçbirinde ne cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adını taşıyan ve bu kadar karmaşık olan bir sistem var, ne de yüzde 10 yüksekliğinde – seçmenleri denklemler çözmeye zorlayan- bir acayip baraj var… Kısacası: koşullarına ve sorunlarına alışılması hayli zaman gerektiren bir durum vardı ortada.”