CHP'de yaşanan imza hareketi İzmir özelinde 'İnce-Kılıçdaroğlu kıyaslaması'ndan çok Aziz Kocaoğlu-Alaattin Yüksel ile bu ikiliye tepkili, bu ikilinin İzmir siyasetine zarar verdiğini düşünenler arasında mücadele şeklinde geçti.
Gürsel Erol’un Genel Merkez önünde oturma eylemi kararı alması sonrası İzmir’den Konak, Çiğli, Bayraklı, Karşıyaka ve Çeşme ilçe başkanlarının Ankara çıkarması muhaliflere karşı örgütlenilmesi adına önemli bir refleksti. Bu 5 başkan sonraki süreci de ‘değişimciler'e karşı iyi yürüttü.
Vekiller arasında ise Mahir Polat, Genel Merkez adına hem İzmir’de hem Güneydoğu ve Doğu Anadolu illerinde ciddi çalışma yaptı.
Sürecin gizli aktörleri arasında Kocaoğlu cephesinde İzmir Eski Milletvekili Ali Yiğit, buna paralel Muharrem İnce cephesinde il eski başkanlarından Suat İstanbul, Kılıçdaroğlu cephesinde ise Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu yer aldı.
2-3 yıl önce il başkanlığı koltuğundan kaçar gibi giden Alaattin Yüksel’in partinin iyiliği adına olduğunu açıklayıp ‘değişim’ mesajları verip sürece öncülük etmesi İzmir delegasyonunda ters tepti. İzmir’de hedeflenen 30-35 imza sayısına ulaşılmamasında temel neden Yüksel’di!
Süreçte hanesine artı yazdıran isimlerin başında İl Başkanı Deniz Yücel geldi.
Örgütteki ‘Kocaoğlu’nun adamı’ imajını sıfıra yaklaştırdı. İmzaların yeterli sayıyı bulamaması halinde hanesine Genel Merkez’den bir artı daha yazdıracak. 59 il başkanının olağanüstü kurultaya karşı bildiri açıklamasında da öncülük eden isimlerden oldu. Her gün basına demeç vermemesi, örgüte aralıklı sağduyu çağrıları da yerindeydi. Tüm bunları yaptı ama içinde bir yerlerde ‘değişim’in de gerekli olduğunu mimikleriyle hissettirdi.
Sürecin en çok konuşulan buluşması Kocaoğlu ile Yücel’in Kordon zirvesiydi.
Kocaoğlu delegeleri imza vermeleri için aradığı günün gecesi Kordon’da en baştan bu yana Genel Merkez’den yana tavır alan Yücel ile gece geç saatlere kadar oturdu. İkilinin imza sürecine yönelik ne konuştuğu hala sır!
Sürecin en sürpriz tavrı İl Eski Başkanı Ali Engin’den geldi. Genel Merkez ve mevcut Genel Başkan Kılıçdaroğlu tarafından vekil listesine dolgu olarak yazılmasına rağmen ‘değişim’e destek vermedi. Kocoağlu ile ilk kez ayrıştı. Kurultay delegesi olarak imza vermedi. Hatta delegelerle de imza vermemeleri yönünde görüştü.
İzmir’de imza hareketinin en sancılı kurultay delegeleri isimleri 2019’da ilçelerinde belediye başkan adaylığı için geçen ilçe başkanları oldu. (Ahmet Pala, Özcan Durmaz, Hakan Şenoyar, Feridun Yılmazlar) Her iki cepheden de ciddi baskı gören bu isimlerden kimi imza verdi kimi ise imza vermedi.
Sürecin en değerli çıkışı Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer’den geldi. İmza hareketinin ortasında hatta imzacıların yeterli imzayı topladıklarını açıkladıkları günlerde kamuoyuna açıklama yapan tek isim Soyer oldu. Soyer ‘manifesto’ gibi mesajında "Birbirimizi suçlamak, ben senden daha iyisini yaparım diyerek, birbirimizi yenmeye çalışmak, gücümüzü daha çok kaybetmemizi ve büyük yenilgiler almamızı kaçınılmaz kılacaktır" diyerek önemli çağrıda bulundu. Soyer, Kılıçdaroğlu ve Genel Merkez’in süreçte verdiği kararların önemine dikkat çekerek 'Lider’e destek verdi.
Sürecin net tavır alanlarından biri de Menemen Belediye Başkanı Tahir Şahin oldu. Genel Merkez'in yanlışlarına dikkat çekti, 'değişim' mesajı verdi. İkili oynamadı. Değişim mesajının paralelinde Menemen delegeleri kurultay için imza verdi.
Sürecin ayrılan ikilileri Tahir Şahin-Cevat Durak ile Alaattin Yüksel-Mustafa Moroğlu oldu. Şahin değişim derken yakın dostu Durak ise imza vermedi. Yüksel 'kurultay' deyip imza verirken eski dostu Moroğlu 'kurultaya gerek yok' açıklaması yaptı.
Genel Merkez adına süreçte İnce’nin karşısındaki MYK üyesi İzmir Milletvekili Tuncay Özkan oldu. MYK üyeleri arasında imzacılarla sayı düellosuna girdi, kamuoyuna açıklamada bulundu, İnce ile sosyal medyada karşı karşıya geldi. Özkan tepkilerin odağındaki isim olsa da süreçteki rolünü Genel Merkez adına en iyi şekilde yaptı. Kurultay olmazsa tabandan Özkan’ın değişimi için ciddi baskı gelecektir. Gözler bu noktada Kılıçdaroğlu’nda olacak.
Gelelim Aziz Kocaoğlu’na... Kocaoğlu uzun süredir Kılıçdaroğlu’na kırgındı. Havalimanında karşılamaması bunun en önemli göstergelerindendi. Kurultaydaki PM listesi ve Tuncay Özkan’ın MYK’ya alınması Kocaoğlu cephesinde ipleri gererken son olarak milletvekili listesi ve Özkan’ın İstanbul’dan İzmir listesine alınışı Kocaoğlu’nu radikal kararların eşiğine getirse de Kocaoğlu frene bastı. 24 Haziran sonrası 2 kez değişim mesajı veren Kocaoğlu’nun öncelikli beklentisi MYK’da Tuncay Özkan, Bülent Tezcan ve Seyit Torun gibi isimlerin devre dışı bırakılmasıydı. Kocaoğlu en başta İnce’nin Genel Başkan olmasına mesafeliydi. Çünkü bence İnce’ye güvenmiyor. Süreçte Kocaoğlu’nu imza hareketinin göbeğine çeken Habertürk TV’de İnce’nin Kocaoğlu’nun adını ortaya atması ve Alaattin Yüksel’in delegeleri araması noktasında ciddi baskı yapması oldu.
Veee Kocaoğlu imza hareketinin 4'üncü günü topa öyle bir girdi ki! İddialar adaylık vaatleri ve belediyede kadro! Perşembe günü imzalar toplanıp toplanmayacağı belli olacak. Eğer imzalar toplanmamışsa Kocaoğlu ilk kez topa girdiği, müdahil olduğu, taraf olduğu parti içi bir meselede kaybedenler tarafında yer alacak! İmzalar toplanmışsa ve kurultay olursa da Kocaoğlu kendisine muhaliflerinin ‘Adam yine kazandı’ demesini sağlayacak.
NOT: Adaylık için 1 Ekim 2018’i işaret etti Kocaoğlu... Kurultay olup olmayacağı belli değilken yazayım. Kocaoğlu aday olmayacak. Kılıçdaroğlu devam etse de, İnce kurultay olup genel başkanlığa gelse de Kocaoğlu ‘Yokum’ diyecek. Tadında bırakacak. Ailesine zaman ayıracak. Genel Merkez’e verdiği ‘değişim’ mesajlarını kendisi adına da kamuoyuna gösterecek.
Ha İnce Genel Başkan olursa Büyükşehir adayını ve bir çok ilçeyi Kocaoğlu belirler. Kılıçdaroğlu devam ederse ise Büyükşehir adayını bizzat Kılıçdaroğlu işaret eder. Ancak İzmir özelinde Kocaoğlu'nu da dışlamaz ve ilçeler için görüşünü alır.