Mart başında...
İzmir’de...
CHP'de kurultay heyecanı,
AK Parti’de ilçe kongreleri mesaisi,
MHP’de ilçe kongreleri hazırlığı,
İyi Parti’de il kongresi bekleyişi,
Ve yeni kurulan partilerde teşkilatlanma çalışmaları vardı.
Yani İzmir siyasetini yoğun bir gündem bekliyordu.
Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs, hayatı durdururken, partilerin içe dönük tüm sandık mesaisi ve çalışmalarını da erteletti doğal olarak!
Parti içi yarışlar ertelenmişken uzun yıllardır polemiği-tartışması eksik olmayan İzmir siyasetinin salgın sürecinde kendisini izole edeceğini, dayanışma-koordinasyon- bütünlük başlıklarında ülkeye örnek bir tablo çizeceğini düşünmüştüm.
Yanıldım!
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk bu yıl için ‘sınıfta kalmak yok’ mesajı verse de ‘İzmir siyasetinin pandemi sürecinde sınıfta kaldığını söyleyebilirim.
İzmir siyaseti ne yazık ki bu süreçte ülke siyasetine ayak uydurdu!
****
Türkiye’de en fazla vaka ve can kaybının olduğu ilk 3 il arasında yer alan İzmir’de partilerin önemli görevdeki isimleri, ‘sosyal mesafeli’ ya da 'online' dahi mücadele-dayanışma-durum değerlendirmesi başlıklarında bir araya gelmekten kaçındı. 30 Mart’ta sadece 4 il başkanı İl Sağlık Müdürü ile toplantı yaptı... O kadar!
Karşıyaka’da salgının 1. ayında CHP’li Belediye Başkanı ile AK Partili ilçe başkanının ‘virüs’ buluşmasını ‘örnek tablo’ olarak verdik. Bu sürecin bize tek yansıyan belediye başkanı ile farklı partinin ilçe başkanının virüs gündemli buluşması oldu.
Özellikle virüsün getirdiği ekonomik sıkıntıların aşılması için kent siyasilerinin somut adımları, önerileri, farkındalık yaratmaları çok az oldu.
Dayanışma ve bağış kampanyalarında ayrışma yaşandı. Her ikisinde de partiler koordinasyon kurmayı, dayanışmayı birlikte büyütmeyi düşünmezken süreci tek başına götürdüler.
En büyük eksi ise kentin yararına olan bir konunun tartışıldığını göremediğimiz gibi, günler süren sonuçsuz sürece katkı koymayan buram buram siyaset kokan tartışmalara şahit olduk.
Tüm tartışmalarda siyaset dilinin karşılıklı olarak aşırı sert oluşu da hoş değildi.
****
Pandemi sürecinde siyasi olarak çok fazla detay vardı.
Öncelikle belediye başkanları hepsi bir siyasi figür olsa da ‘siyaset’ dışında kalmayı başardılar.
4 partinin belediye başkanlarının İzmir’de virüsle mücadelede başarılı sınav verdiklerini düşünüyorum.
Temizlikten yardımlara kadar tüm başkanlar imkanlar doğrultusunda güzel işlere imza attı.
****
‘Bağış’ ve ‘yurt’ tartışması, ‘sarı yelek’ polemiği, yardımda ayrımcılık iddiaları, ‘İzmir turu’ atışması derken son olarak İzmirliler Günü!
Siyasetinin dilinin değişmesini savunan ve bu konuda ciddi umut olan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, tüm tartışmaların ‘ana aktörü' olmasına rağmen tartışmaların içine girmemeye çalıştı.CHP-AK Parti ve MHP süreç boyunca 'Soyer' tartışması yaşadı.
Soyer sadece İzmirliler Günü tartışmasında eleştirilere cevap verdi.
Oysa selefi Aziz Kocaoğlu AK Parti veya MHP’den gelen eleştirilere yanıt için her hafta açılışlarda bile özel bölüm ayırırdı. Soyer sessiz kaldıkça tartışma ve eleştiriler büyüdü. Soyer İzmirliler Günü tartışmasında yanıt verdi açıklama yaptı, tartışma bitti.
Siyasetin dilinin yumuşamasından yana olan biri için 'yanıt vermemek', 'polemiğe girmemek' doğru bir tavır olabilir belki ancak Soyer’in 'yanıt' konusu dışında tüm tartışmaların 'temelindeki isim olmasını' önüne koyup düşünmesi gerek. Bu durum sadece bulunduğu görevle ilgili değil!
Soyer’in pandemi sürecinde şeffaflık, dayanışma-yardım ve maske konusunda ülkeye örnek işlere imza attığını, kent turizminin salgın sonrası durumu ile ilgili de ciddi mesaisini ‘es’ geçmeyeyim.
****
Tabi siyasi tartışmalarda Soyer çoğu zaman sessiz kaldıkça gözler partisi CHP’ye çevrildi.
İl kongresine kadar aralarında ciddi mesafe bulunan İl Başkanı Deniz Yücel’in kongre sonrası (son 3 ay) ‘Soyer’ refleksinde ciddi bir değişim var. Yücel pandemi sürecinde özellikle işin ‘savunma’ kısmında epey bir mesai harcıyor. Sürekli savunma yapmaktan ne kadar mutludur meçhul!
CHP’de süreçte vekiller ise 2’ye ayrılmış durumda... Soyer’i ateşli savunanlar ve suya sabuna dokunmayanlar!
‘Büyükşehir’ rüyasını rafa kaldırdıktan sonra 15 aydır Soyer ile siyaset yapan Murat Bakan'ın 'Büyükşehir Belediye Başkanı’nı en çok savunan' vekillerin arasında olması doğal!
Ancak pandemi sürecinde Mahir Polat detayı var. Polat, tüm tartışmalara müdahil olup Soyer’i en çok savunan isim oldu. Polat net olarak bundan sonra 'Soyer’le siyaset yapacağının' mesajını veriyor.
Ve CHP’de Soyer çıkışlı tüm tartışmalarda kenarda kalıp ‘izleyici’ olan vekiller de oldu.
Ben bu durumu vekillerin tartışmaların başlangıcında Soyer’e kızdıkları bazı durumlarında olduğunu düşünmekle birlikte salgın sürecinde siyasi tartışmalarda boğulmak istememelerine de bağlıyorum.
Kurultaya 1 ay kala PM üyesi olan Umut Tekin'in, kurultayın ertelenmesi sonrası PM üyeliği uzadı. Tekin, görevini bu süreçte iyi değerlendirenlerden. Hem dayanışmanın büyümesi için mesaisi hem de pandemi sürecinde kanayan yaraları işaret eden çıkışları ve önerileri de kayda değerdi.
***
AK Parti kanadında ise belli ki siyasetin temel noktasında Soyer var ve bu böyle olmaya da devam edecek.
Soyer’in dedikleri yaptıkları AK Parti’nin ana kademesinden, gençlik kolları ve kadın kollarına kadar yakın markajda! Bu konuda çok başarılılar.
Ancak elinde tuzlukla gezen birkaç isim var AK Parti’de…Yani Soyer bir pot kırsa da hemen tuz döksek diye!
Burada yanlış olan bu aktörlerin sadece Soyer üzerinden siyaset yapması. Oysa bu isimlerin tartışma dışında biraz daha yapıcı söylemlere vatandaşın sıkıntılarına yönelik öneri ve adımlarda da bulunmaları gerek. Sadece Soyer eleştirileri ‘siyaset’ olmaktan öteye geçmez yoksa!
AK Parti İzmir İl Başkanlığı’nın virüsle mücadelede yardımları, destekleri sessiz ve derinden yapmaları bence değerli. Ve İl Başkanı Kerem Sürekli'nin online çok sayıda zirveyle teşkilatla durum değrlendirmeleri yapması, çok sayıda rapor alması da dikkat çekiciydi.
Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ ile İl Başkanı Sürekli’nin hastaneler-vaka ve test sayıları ile yardımlarla ilgili verileri kamuoyuna duyurması şeffaflık ve bilgilendirme açısından önemliydi.Ancak daha fazla yapılmalıydı.
AK Parti’nin MHP ile süreçte kan bağışı konusunda duyarlılığı ve farkındalığı da değerliydi.
***
Cumhur İttifakı’nda MHP’nin de tartışmalarının tamamına katılması dikkat çekiciyken, Millet İttifakı ortağı İYİ Parti’nin ise tartışmaların tamamında sessiz kalması daha da dikkat çekti.
MHP geçmiş yıllarda hiç olmadığı kadar sürece müdahil olurken, İYİ Parti ‘Soyer’ odaklı tartışmalar da topa girmemeyi tercih etti!
İYİ Parti İl Başkanlığı’nın pandemi sürecinde genel olarak pasif kaldığını düşünüyorum.
İYİ Parti’de Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekilleri Müsavat Dervişoğlu ile Aytun Çıray’ı ön planda gördük. Çıray ‘karantina’da evinden iktidarın süreçteki yanlışlarını hatalarını, önerilerle birlikte çokça gündeme getirdi. Dervişoğlu da TV’lerde siyasi çıkışlara imza atarken, vatandaşın sıkıntılarının çözümü için de mesaisi değerliydi.