Aziz Kocaoğlu’ndan sonra
CHP İzmir’de parti içi ‘beyaz bir sayfa’ açıldı diye düşünmüştüm.
Sandık mesaisine sayılı günler kala son yaşanan gelişmelere bakınca
Açılan beyaz bir sayfa değil
'Geçmişteki sayfanın laciverti' dedirtiyor insana!
***
'CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İl Başkanı Deniz Yücel’in devamına sıcak bakıyor, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer Deniz Yücel’i istemiyor'
İddiası ya da algısı ile seçimlere girmeye hazırlanan CHP İzmir’de;
Mevcut il başkanı ve ilçe başkanlarını hedef alan, örgütün geneline ‘değişim’ ve ‘yeni kadro’ mesajı veren ‘Mavi Manifesto’ ile sürece yönelik net olarak gördüğüm
Uzlaşı askıda, kutuplaşma kapıda!
***
20 yıldır tüm mahallerinde tek liste ile seçim yapılan Gaziemir’de bile çift liste rekabeti yaşanacak olması bize parti içinde sürecin geçmiş yıllara göre daha rekabetli ve daha sancılı geçeceğinin ipucu aslında!
***
Rekabet iyi güzeldir de
‘Daha sancılı’ kısmını açalım;
Fotoğraf ortada.
Havada uçuşan manifestolar….
Kurulan platformlar…
Sosyal medyadan karşılıklı suçlamalar….
Topa açık açık giren belediye başkanları…
Hatta başka ilçeye karışan belediye başkanları…
Boş durmayan eski belediye başkanları…
Ankara’ya gidip İl Başkanı’nın olumlu ve olumsuz kulisini yapan belediye ve ilçe başkanları…
Büyükşehir’in ve ilçe belediyelerinin gücünü arkasına alıp şimdiden yapılan çalışmalar…
Sürece direkt müdahil belediye şirket genel müdürleri…
Müdahil değil miş gibi durup sürecin göbeğinde olan Genel Başkan Yardımcıları….
Liste uzar gider…
Hal bu kadar aktörlü, bu kadar karışık, müdahaleci olunca
Daha sandık konulmadan keskin bir kutuplaşmanın eşiğinde İzmir Örgütü!
****
Üstüne üstlük
İl Başkanı Deniz Yücel ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in de yükselen tansiyonu düşürecek ‘parti içi yarış süreci’ deneyiminin az olması handikap!
Yücel’in bu tansiyonu düşürecek yeterli tecrübesi yok.
Böyle bir niyeti de yok gibi
Zaten potansiyel aday.
Tarafsız şekilde süreci götürmesi de zor!
‘Karışmayacağım’ diyen Soyer’in kendi bizzat karışmasa da birlikte siyaset yaptığı isimlerin girişimleri,yaptıkları, yapmaya çalıştıkları Soyer’in taahhüdünü havada bırakıyor.
‘Büyükşehir gücü’nün yine geçmişteki gibi kongre sürecinin içinde olacağı çok açık.
***
İşin Ankara kısmına gelince.
Genel Merkez’in müdahil olma gibi bir gayreti yok gibi duruyor şimdilik…
Olsa da müdahil olmak bir ismi dayatmak olmamalı.
Dayatamazsınız da.
Demokrasi diye bir şey var!
Dayattığınız anda başka sorunları doğurursunuz.
Genel Merkezin müdahalesi yükselen tansiyonu düşürmeye, kavga gürültüyü önlemeye, belediye başkanlarının kamu gücünü kullanmamasına yönelik olmalı.
***
İşin özü
31 Mart’ta Kocaoğlu’nun vedasıyla örgüt içinde ‘Kocaoğlu ve ekibi-Kocaoğlu muhalifleri kutuplaşması kendiliğinden ortadan kalkmıştı.
CHP İzmir Örgütü
Yeni kongre sürecinin başında daha sandık konulmadan tansiyonu yüksek başladı.
Gidişatta benzer duruyor!
Böyle sürerse
Yeni ve uzun soluklu bir kutuplaşma kaçınılmaz.
Ve böyle giderse
Finalde çok kaybeden olacak, çoooooook!
Kazanan mı?
Kaybeden çok olduktan sonra!