MENÜ
İzmir 22°
Gerçek İzmir
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Başkan İduğ ile gündem: Kimsenin koltuğuna göz diken biri değilim!
Röportaj
23 Kasım 2020 Pazartesi 10:11

Başkan İduğ ile gündem: Kimsenin koltuğuna göz diken biri değilim!

Gerçekizmir’e konuşan Bornova Belediye Başkanı İduğ, koronavirüs salgını ve İzmir depremiyle ilgili çarpıcı açıklamalara imza attı. Belediyecilik anlayışı ve belediyenin mali durumu hakkında bilgiler veren İduğ, ‘hedef’ sorusuna ise, “Ben kimsenin koltuğuna göz diken biri değilim! Benim koltuğum var. Bana 5 yıl görev verilmiş. Sonuna kadar çalışacağım. Partim hangi konuda görev verirse orada yer alırım” yanıtı verdi.

GERÇEKİZMİR - Bornova Belediyesi’nin Cumhuriyet Halk Partili (CHP) Başkanı Mustafa İduğ, Gerçekizmir’i ağırladı.

Başkan İduğ, gazeteciler Gönül Soyoğul, Sercan Avcı ve Mehmet İşler’le gündeme dair söyleşi yaptı.


30 Ekim tarihinde gerçekleşen deprem ve koronavirüs salgını ana gündem maddesi olurken, belediyecilik anlayışı, ekonomi, siyaset ve hedefler de söyleşinin önemli konuları arasında oldu.

“DEPREM BİLİNÇSİZLİĞİNİ GÖRDÜM”

Başkan İduğ ile söyleşimize depremle başladık. Deprem anını, sonrasını, eksikleri, yapılanları, yapılması gerekenleri anlattı İduğ…

“Deprem sırasında makamdaydım”

İDUĞ: Deprem olduğunda makamdaydık, çalışıyorduk. Meclis toplantımızın gündemini yapıyorduk. 4 katlı bir bina ve 1881 yılında yapılmış bir bina. Çalışma arkadaşlarım masadaydı, onları sakinleştirmeye çalışırken depremi bitirdik. Orada sakin olması gereken biri varsa bendim. Sakin şekilde geçirdik ve deprem bitti, binayı boşalttık. Binada hiçbir sıkıntı yok.

“Aklıma ilk Ege Üniversitesi Hastanesi geldi”

Ben deprem bittikten sonra ‘Eyvah, Ege Üniversitesi Hastanesi yıkıldı!’ dedim. Ege Üniversitesi Hastanesi yıkılabilirdi. 1955 yılında yapıldı orası. Oradaki hastalar, acil, yoğun bakım… Pandemi sürecindeyiz.  Öyle bir salladı ki, ilk aklıma orası geldi. Derhal üniversite hastanesinin iyileştirilmesi gerekiyor. Bölüm bölüm yıkılarak sağlamlaştırılması şart… Orası fay hattıdır. 1955 yılında oradan fay hattı geçip geçmediğini herhalde bilemediler.

“Enkaz bölgesine motosikletle gidebildim”

Gelen telefonlarda ‘binalar yıkıldı’ deniyordu. Ama nerede? Yıkılan binaların Bayraklı’da olduğu bilgisini aldık. Binadan çıktığımda trafiğin kilitlendiğini gördük. Motosiklet kullanan birini gördüm. ‘Ben belediye başkanıyım, deprem oldu, beni Bayraklı’ya götür’ dedim. Hemen, ‘başkanım buyur’ dedi, arkasına atladım. Jandarma komutanı, kaymakam ve askeri birliğin olduğu yere doğru gitmemiz gerektiğini söyledim. Onlarla bir araya geldik ve yol haritasını çıkardık. 25 dakika sonra enkaz yerine ulaştık.

“Bu bir deprem bilinçsizliği”

Kızılay Bornova Şubesi Başkanı Cemil Bey’in ekibiyle beraber sivil bir müdahaleye girdiğini ve canları kurtardığını gördüm. İlk anda vatandaşlara ‘yollara çıkmayın’ uyarısında bulunduk. İş makinesi, kurtarıcı gelemiyor. Sokağa çıkmalarını anlıyoruz ama ‘arabaya binmeyin’ dedik. Çünkü herkes Çeşme, Urla, Kuşadası’na gitti.  Bütün yolları tıkadılar. Bu bir deprem bilinçsizliğidir.  Deprem bilinçsizliği derken birincisi; trafiğe çıkıp kilitlemek, ikincisi de deprem alanında çalışmayı engelleyen bir kalabalıktan bahsediyorum. Toplanma alanı ya da boş bir yerde beklemesi gerekirken arabaya binip gitmeyi düşündüler. Bireysel, kişisel hareket edildi. Halbuki o binaların altındaki insanlar kurtarma araçları daha hızlı gelse daha hızlı kurtarılabilir, daha az can kaybedebilirdik. Deprem bilinçsizliğini gördüm.

“TİM KURACAĞIZ”

Bornova Belediye Başkanı İduğ, İzmir depreminden önemli dersler çıkarılması gerektiğini vurgularken, önümüzdeki sürece yönelik yapılması gerekenleri anlattı.

“Bu deprem İzmir depremi değil”

İDUĞ: İzmir depremi olmadı ki! Bu depremin merkez üssü İzmir değildi. Bu, İzmir’e bir sarı kart.  Şimdi üzerimize düşen görevler var. Büyük bir deprem İzmir’de yaşandığında İzmir kalır mı? Kalmaz!

“Riskli binaları yenilemek zorundayız”

2000 öncesi ve sonrasındaki binaların kentsel yenileme anlamında, riskli binaları yenilemek zorundayız. Bu bir finansal organizasyondur. Hükümet tarafından ortaya konulması gereken, kişilerin de cebinden koyacağı ortak bir finansman modeliyle uzun vadeli çözülebilir. Bir finansal model ve bir de vatandaşın bu konuda kesin istekli olması lazım.

“Bütünlük içinde çalışıldı, kimse şov yapmasın”

Bir bütünlük içinde çalışıldı. Ne Kızılay, ne AFAD, ne Büyükşehir Belediyesi ne ilçe belediyelerinin ayrı çalışması söz konusu değildi. İhtiyaca yönelik herkes bir bütündü orada. Burada kimse şov yapmasın! Biz oradaydık. Orada gerçekten çalışan AFAD, Kızılay, Büyükşehir Belediyesi, Bornova Belediyesi vardı. Bayraklı Belediye Başkanımızın mağdur olduğunu düşünüyorum. Olayı yaşayan ilçe orası. Bir an haber geliyor, binalar yıkılmış. Bizim Serdar Başkan’ın yanında olmamız gerekirdi ki önemli olan elinizdeki olanaklarla ne yapabileceğinizi ortak koymaktı. Biz Bornova Belediyesi olarak böyle bir şeyin dışında kalabilir miyiz? Tam tersi, kalbine kadar girdik.

“Belediyeler hazır değildi”

Hiçbir belediye hazır değildi ve hiçbirinde böyle bir organizasyon yoktu. Orada olması gereken çalışmaya herkes elinden geldiğince katıldı. Hiçbir eğitim, tatbikat yoktu. Aldığımız arabalar vardı. İyi ki satın almışız. Bu aldığımız 105 kamyon, sulama tankerleri görev aldı. Bütün hafriyatı Bornova Belediyesi kaldırdı. Araç almak bu konuda bir öngörü mü? Hayır. İhtiyaca yönelik zamanında yaptığımız çalışmaydı.

“TİM kuracağız”

Biz Bornova Belediyesi’nde AFAD gibi çalışan gönüllü bir tim kuruyoruz. Kıyafetleri, malzemeleri biz veriyoruz. Nerede afet olduysa ekip gidecek orada gönüllü çalışacak. Tüm eğitimlerini biz karşılayacağız. AFAD ve AKUT’tan hizmet alacağım. Bu deprem büyük bir ders verdi ve sorumluluk yükledi. 25 kişilik de 40 kişilik de olur.  Büyükşehir Belediyesi’nin Deprem Daire Başkanlığı kurduğunu biliyorum. Belki birleştirerek İzmir Tim’i oluşturabiliriz. 

“İzmir yanlış planlanmış”

İzmir; Kordon, Karşıyaka ve Manhattan bölgesi de dahil olmak üzere yanlış planlanmıştır. Geçmiş dönemdeki amirlerimizi yargılamak için anlatmıyorum. Şehir Plancıları Odası’nı gidin dinleyin. Bu planlar yanlıştır. Manhattan bölgesinde yüksek binalar için Burhan Özfatura döneminde olmuştur, Yüksel Çakmur karşı gelmiştir, sonrasında o planlar göre Aziz Kocaoğlu ile alakası yok katlar verilmiştir. Garajın karşısında 42 kat Kavuklar’a 1997 planlarına göre ruhsat verilmiştir. Siz vermiyorsanız bakanlık veriyor. Bir defa bakanlık verecek, yerel yönetim verecek diye bir şey yok. Bunun birlikte karar verilmesi lazım. Burada siyaset işlemez. Bunun siyasetle bir ilgisi yok. Gerçekten insan ve vatandaş için yapılması gereken bir çalışmadır. Sen beni yerel yönetim olarak ezip geçeceksin, Büyükşehir Belediyesi’ni ezip geçeceksin, gideceksin Ankara’ya alıp inşaatını yapacaksın. O zaman ben niye seçildim? Benim niye bürokratım var? Niye kanunlar var? Bunun üzerinde uzlaşılması gerekir. Yerel yönetim hükümet iş birliğinin tam olarak yerine getirilmesi lazım.

“Gelecek ile ilgili çalışma yapmamız lazım”

Fay yasasından bahsediliyor. Coğrafi risklerimiz ortada. Başlanması gereken şey; fay hattının daha uzağında, zemin etüdü yapılan yerde imarla ilgili bir bütünsel uygulama çalışmasına ihtiyaç var. Bugünden yarına çözmemiz mümkün değil. Bu bir süreç... 2040 yılını bulur. Gelecekle ilgili çalışma yapmamız lazım. Mevcudu 1-2 senede yenilemek mümkün değil ki” dedi.

“DASK zorunlu olmalı”

Bu ülkede DASK konusunda yenilik yapılmalı. Bir şeyi satın alırken mecburen DASK yapılma değil, her sene otomatik yenilenen emlak vergisi gibi DASK olması lazım. DASK zorunlu olmalı ve herkesin maaşından kesilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“Manhattan Bölgesi için 90 metre kazık şart”

Manhattan bölgesi dediğimiz alanla ilgili bana söylenen, orada çakıla ulaşma mesafesi 90 metre… Eğer 90 metreye ulaşılırsa yüksek binaların yapılmasında sıkıntı yok. Orada  90 metre kazık şart.

“KARARLAR ALINDIKTAN SONRA BİZE BİLDİRİLDİ”

Bakanlığın, Bayraklı-Bornova sınırlarındaki Laka Mahallesi'nde bulunan orman niteliğinde 1 milyon 300 bin metrekarelik alanın depremzedeler için konut alanı olarak belirlemesini değerlendiren İduğ, bölgenin zemin etüdü en sağlam yerlerinden biri olduğunu belirtti.

“Rezerv yer kısa sürede bitmez ama doğru yer”

İDUĞ:  Rezerv konut alanı Bornova ve Bayraklı sınırlarında olan bir  yer. Laka… Şehir Hastanesi’nin arkasında olan bir yer. 1 yıl içinde TOKİ aracılığı ile  bitirileceği söyleniyor. Zemin etüdü en sağlam yerlerden bir tanesi… Oranın hafriyatı 1 sene sürer. Kısa sürede bitmez ama doğru projedir.

“Çok toplantı oldu, kararlarda danışılmadı”

Deprem sonrası çok sayıda toplantı oldu. Kararlar alındıktan sonra bize  bildirildi. Danışılmadı. Ama Sağlık Bakanı ile Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın tüm belediye başkanlarını, kaymakamları, milletvekillerini topladığı bir toplantıya katıldık. O gün bize alınan kararlardan bahsettiler. Biz tepki koyduk. ‘Bizim niye haberimiz yok, bize niye danışılmadı?’ dedik. ‘Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Tunç Soyer, genel sekreteriyle, ekibiyle birlikte tüm toplantılara katıldı. Sizin adınıza katıldı’ şeklinde cevap verdiler. 30 ilçe belediye başkanının oraya katılması doğru değil ama Tunç Bey hepsine katıldı. Bizim İzmir’de liderimiz Tunç Soyer. Birlikte, beraber karar alınmış. Benim adıma Tunç Başkan karar verebiliyor. Sonuçta bizi temsil eden kişi...

“İş dünyasından aramayan kalmadı”

İş dünyasından beni aramayan kalmadı. Sadece İzmir’den değil, Türkiye’nin her yerinden aradılar. Bir ihtiyaç listesi yaptım. Çadırların kapılarını açtık. Yatak yoktu, ısıtıcı yoktu, oturma sandalyesi yoktu, tuvaletler uzak, bir kısmı kapalı. İhtiyaç analizinde bunları istedik. Hepsi Bornova Belediyesi’ne bağışçılar tarafından TIR’larla gönderildi. “Büyükşehir Belediyesi’ne neler gönderebiliriz?” dedik. Her gün götürmek yerine bir TIR’la 7 günlük ihtiyaçları götürdük, teslim ettik. Bize gelen inanılmaz bağış var. Herkes yardım etti. Herkese teşekkürler.

“210 evin anahtarını teslim ettik”

Bir kampanya yaptık. 210 konut 1 yıl kullanılmak üzere bağışlandı. Depremzede ailelere anahtarlarını teslim ettik. Eksik eşyaların da bize gelen bağışlarla takdim ettik. 210 tane ev dağıtıldı. İl Başkanımıza, Vali Bey’e bilgi verdim. Vali Bey şaşırdı. ‘210 ev mi dağıttınız?’ dedi. Evet dağıttık. Bornova’daki iş insanları bu bağışı yaptılar. Hatta bir müteahhit ‘elimde ev yok ama 100 bin lira para gönderiyorum’ dedi. ‘Yok, para gönderme, bir kişinin 9 tane evi var, bir yıllık kirası 100 bin lira, 9 evi senin adına kiralıyoruz, parayı oraya öde’ dedik. Süreci bu şekilde yürüttük. 40 milyon lirayı Tunç Başkan’ımız topladı, 24 milyonu devlet gönderdi. 64 milyon artı 224 Büyükşehir’in Uzundere’deki evleri, 210 bizim dağıttığımız var. Bundan sonra gelecekleri de toplayacak olursak mağdur sayısının 4-5 bin olduğu söyleniyor. 

“ÖNLEMLERİ YETERSİZ BULUYORUM”

Başkan İduğ, corona virüs salgınında tablonun ağırlaştığına dikkat çekerek, önlemlerin yetersiz kaldığını ifade etti. İduğ, ilçedeki 3 devlet hastanesinde yoğın bakımların dolduğunu söyledi.

“Durum ciddi”

İDUĞ: Bugün 3 tane devlet hastanesi Bornova’dadır. Hiçbirinde yoğun bakımda yer yok. Dokuz Eylül Üniversitesi dahil olmak üzere ameliyatlar iptal edildi. Sağlık kahramanlarının tahammülü kalmadı. Sıra var. İlçe sağlık müdürü her gün benden 10 tane araba ve şoför istiyor. Veriyoruz. Hasta taşıma, ilaç götürme için…Durum çok ciddi.

“Önlemleri yetersiz buluyorum”

Koronavirüs salgınıyla ilgili alınan genel önlemleri yetersiz buluyorum. Önlem gelecek, gelmek zorunda, sayılar çok arttı. Bu önlemler koronayı durdurmaz, durduramaz. En azından 1 hafta sıkı tedbirler alınabilir. Sağlık kurumları doldu. Durum iyi değil.

“BORÇSUZ BELEDİYEYİZ”

Başkan İduğ’la sohbetimiz belediyeyle devam etti. Belediyenin mali yapısına dair detaylı bilgilendirme yapan ‘tasarruf’ ve ‘borçsuz belediye’ vurguları yaptı.  Tablonun sırrını anlattı.

“2021’e borçsuz giriyoruz”

Koronavirüs ve deprem belediye gelirlerinde herkesin bütçesine göre bir küçülme yaşattı. Bende 31 milyon…  2020 yılı gelir kaybı oldu. 360-400 milyon bütçesi olan yerlerde tolere edilebilir bir rakam.

Ben iş dünyasından gelen, tasarrufu ön planda tutan, şeffaf ve rekabetçi bir belediyecilik anlayışını ekibimle ortaya koydum. Satın alma maliyetleri, kaynakları doğru kullanma, kaynağı kendi içinde projeleri hayata geçirmeyle yürüyoruz. 2020 yılında yapmam gereken tüm yatırımları yapabildim. Hiçbir problemim yok. Sadece önceliklerde değiştirdiklerim var.

Korona sebebiyle Çamdibi’nde havuzu erteledim. İhalesine haftaya çıkıyorum, 2021 yılında yapacağım. Çünkü şu anda kullanılamaz. Dershane binası satın aldım. Uzaktan eğitim başladığı için şu anda hemen taşımam değil güçlendirme yapıp 2021’de açmaya karar verdim. Öncelikle yapmam gereken Naldöken pazaryeri vardı, satın almıştık toprağı. İhalesini hafta yapıp pazaryerini yapıyorum. Yapmam gereken hiçbir şeyi şu an iptal etmiş değilim. Tarihlerini değiştirdiklerim var.

Borçlar tamamen kapandı. Bornova Belediyesi’nin geçmiş dönemle ilgili tüm paraları ödendi. 2020 yılı içinde aldığımız arabaların parası ödendi. 2021’e borçsuz geçen bir Bornova Belediyesi var.

“Şirket gibi yönetim modeline yakın olmak lazım”

Bütçe ve kaynak yönetmek hiç yabancı olduğum bir iş değil. STK’lardan geliyorum, çok ustalarla çalıştım. Bunların hepsinden aldığım şeyler var. 40 senedir ticaret yapıyorum. Kendi işimdeki tasarruf, kaynağı doğru kullanma ana işim. Eğitimim de bu yönde. 6 yıl üniversitede kaynak ve bütçe yönetimi anlattım. En önemlisi, beraber çalıştığım ekip arkadaşlarım piyasadan gelen, tecrübeli iş insanları. Bürokratları onları birleştirerek, etkin bir yönetim anlayışı ortaya koyuyorum. Belediye, yerel yönetimlerin şirket gibi yönetim modellerine yakın olması lazım. Çünkü sonuçta bir holding kadar büyük bir bütçe yönetiyorsunuz.

“40 milyonluk araç kirasından kurtulduk”

40 milyonluk araç kirasından kurtulan bir Bornova Belediyesi var. Bu ne demek biliyor musunuz? Yapılan yatırım 20 milyonsa eğer her sene 40 milyon eklenince 60 milyona çıktı demektir. 40 milyon borçla alınan Bornova Belediyesi’nin eski borcunu ödemesi demektir. Önümüzdeki sene 40 milyon kendiliğinden geliyor. Kira ödemeyeceksin, kaynağı kendi içinde projeler…

“Rekabetçi belediye”

Rekabetçi bir Bornova Belediyesi’nden bahsediyorum. Ne demek rekabetçi? Aldığı ürünün parasını kısa zamanda ödeyen, piyasa fiyatıyla doğru fiyatla satın alan bir belediye, itibarlı bir belediye! Bir şeyde ihtiyaç 100-150 iken bin tane alınıyordu. Niye alıyorsun? İhaleye çıkıyoruz, iyi fiyat alalım… Hayır! 150 tane al, stok yönetimini ortaya koy. Bin taneye ayıracağın bütçe yerine 150’ye ayır, tekrar ihtiyaca göre almayı tercih ediyorum. Niye stok yapayım ki.

Piyasayla rekabet ediyoruz. Kendi İZBAŞ şirketimizi ihalelere sokuyoruz. Yapma yeteneğimiz var, niye İZBAŞ şirketi Bornova Belediyesi’ne hizmet etmesin! Şirket ihaleye giriyor, örnek veriyorum birisi 100 liraya bu işi yaparken 80 lira fiyat veriyor İZBAŞ. Yapılabilir rakam. Başka biri geliyor, 70’e yaparım diyor. İşte rekabetçilik. Bu, tasarruftur. Bornova Belediyesi’nin şu anki bütçesinin yüzde 62’si personel gideridir. Kalan yüzde 38 ile yatırım yapacaksınız, sabit giderleri karşılayacaksınız, mümkün mü? Tabii ki borçlanma kaçınılmaz olur. Biz bu yüzde 38’i doğru kullanmayı model alıyoruz.

Başkan İduğ’a araya girerek “yeni bir yerel yöneticilik modeli mi yarattınız” diye soruyoruz. Başkan İduğ ise CHP Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu işaret ediyor.

İDUĞ:  Bu model, beni Bornova Belediye Başkan Adayı gösteren Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun modelidir. Kaynağı kendi içinde, projeleri anlatan, bizden isteyen Kemal Kılıçdaroğlu modelidir. Benim modelim değil. Ben uygulayıcısıyım. 

“KİMSENİN KOLTUĞUNA GÖZ DİKEN BİRİ DEĞİLİM”

Başkan İduğ’a hedeflerini de sorduk. Bornova’da uzun yıllardır üst üste 2 dönem belediye başkanlığı yapan bir isim olmadığını hatırlatarak….

“Bütün planım bu 5 yıl içine yönelik”

İDUĞ: Ben Bornova için hazırlandım. Benim hayalim Bornova’ya hizmet etmek. Bütün planım, her şeyim bu 5 yıl içine yönelik,  Bornova’da yapılması gerekenlere yönelik. Meclis üyeliğinden aklımda olanlar var. İş dünyasındaki birikimlerim var. Benim burada ekibimle 5 yıl hizmet planım var. Bunu 5’inci yılın sonuna bekleten değil, hızlı bir şekilde bütçeyle orantılı, stratejik, performans programına, faaliyet raporuna göre yapmaya çalışan bir anlayışım var.  Ben kimsenin koltuğuna göz diken biri değilim! Benim koltuğum var. Bana 5 yıl görev verilmiş. Sonuna kadar, dibine kadar çalışacağım. Partim hangi konuda görev verirse orada yer alırım.

“Kentsel dönüşüm bu dönem içine sığmaz”

Kentsel dönüşüm ve kentsel yenileme çalışmaları bu dönem içine sığmaz. Eğer onun içine bu dönem girersem ben ikinci dönem belediye başkanlığını yapmak zorundayım. Bir işi yarım bırakmam.

“40 YILLIK PARTİLİ OLABİLİRSİNİZ AMA…”

Söz dönüp dolaşıp uzun yıllardır içinde bulunduğu iş dünyasına geliyor. İş dünyasının kendisiyle ilgili değerlendirmesini sorduk. İş dünyasının siyasete neden çok fazla girmek istemediğiyle birlikte…

“İş dünyasının siyasete girmesi için koşulların değişmesi lazım”

İDUĞ: Şuanda iş dünyasından yerel yöneticiliğe gelen birkaç örnekten bir tanesiyiz. Örgütlerin, partilerin, iş dünyasındaki girişimcileri siyasetin içine alması büyük avantaj olacaktır. Siyasete girmek cesaret ister. Çok kolay bir karar değil bu. İş dünyasındaki insanlar benimle gurur duyduklarını çok defa ifade ettiler. İş dünyasından siyasete girmek isteyen olur mu? Koşulların değişmesi lazım... Türkiye’de, partilerde, örgütlerde delege sistemi değişmediği sürece çok fazla girmezler.  Ben birini herhangi bir partiye davet etmek istesem gelir mi? Onu ikna edecek masanın etrafında nitelikli insanlar olursa, sorularına cevap verebilirsem, ikna edebilirsem düşünür. ‘Ben katılıyorum’ dedi ve ikna ettik. Yönetimin içinde etkileşmezse o kişiyi tutamazsınız. Yönetimde karar verici olacak, fikrini söyleyecek özgürlükte demokratik masalara ihtiyaç var.

“40 yıllık partili olabilirsiniz ama…”

14 yıldır partinin içindeyim. 5 yıl meclis üyeliğiyle örgütü tanıdım. Belediye başkanlığına girince, örgütü tanıyan, içinde olan biri değilim. Örgütü, meclis üyesini, il başkanlığını, Ankara’yı tanıyan bir yapıdayım. 14 yıllık bir geçmişim var. Yıla göre değil niteliğe göre konuşmak lazım. 40 yıllık partili olabilirsiniz ama etkinliklere katılmamışsınızdır, ilkeleri çok fazla bilmiyorsunuzdur. Ama 14 yılı dolu dolu, içinde yaşadıysanız bu çok büyük farklılık gösterir. O zaman sizi örnek alan, sizin gibi olmak isteyen insanları içeriye kabul edersiniz. Böyle şeyler başladı şu an.

“İlçe ve il örgütüyle, Genel Merkezle uyumluyuz”

Kendi ilçesinde örgütle bu kadar uyumlu çalışan bir yapı birçok ilçede yoktur. Bizde çatışma, kavga yok. İlçe başkanımız, yönetimle, il ve genel merkezle çok uyumlu çalışan bir yapı içindeyiz. Siyaseti genel merkez, il başkanlığı,ilçe başkanlığı yapıyor. Benden beklenen o değil. Ben belediye başkanlığı yapmaya geldim. Ben herkese hizmet ediyorum ve herkesin belediye başkanıyım. Depremde koronada benim için sağ, sol yok insan var. Ben bunun için varım. Siyaset yapacağın zaman var yapmayacağın zaman var. Şimdi yapılacak olan ülkeye kentine hizmet.

“Doğru yaparsanız size katılıyorlar”

İlçede ne AK Parti, ne MHP, ne İYİ Parti’nin doğru olan bir şeyde hiçbir şekilde karşımda olduklarını görmedim. Siz doğru yaparsanız size katılıyorlar. Bilmeden yanlış yaparsak her türlü eleştiriye açığım. Olabildiğince katılımcı anlayışla biz bu işi yapıyoruz. Arabaları satın alacağım, çıktım, matematiği anlattım. Tüm meclis onay verdi. Arabaların satın alınmasına mecliste oy birliğiyle karar verildi. Dershaneyi, binaları oy birliğiyle satın alıyoruz. Pazaryeri açıyoruz, oy birliği… Naldöken’de yer alıyoruz, oy birliği… Hangisinde Mustafa İduğ’un, partinin çıkarı var? Bornova Belediyesi’nin çıkarı var. Çıkarlar ülke lehineyse o konuda herkesin birleştiğini gördüm. Gereksiz yere muhalefet yaparlarsa bence kendileri yıpranır. Bu ülke için bir şeyler yapacaksak, ben gerçek eleştiriye her zaman açığım. Ben Bornova’da bir senkronize uyum olduğunu söyleyebilirim. Aklın yolu bir. Doğru işe herkesin destek vermesi lazım. Yanlış bir şey varsa da beni ikna etmelisiniz. Ben dinlerim. ‘Yok kardeşim, sen şu partidensin’ demem. Birbirinize saygı duyarsanız doğru işler yapmaya devam edersiniz.

“OYUMUZ YÜKSELİYOR”

Mart 2019’da yüzde 57,6 ile seçimi kazanan İduğ’a son oy durumunu sorduk. Söyleşi ülkenin önemli gündem maddesi ekonomi ile bitti.

“Büyüyen bir yüzde var”

İDUĞ: Anket yaptırıyoruz. Oyumuz seçimde aldığımız yüzde 57.6’nın üzerinde… Büyüyen bir yüzde var.

“2021’de ekonomiden endişeliyim”

2021 yılında ekonomiden endişeliyim. Denk bütçeyle çalışan bir belediyeyim. 2021 yılında vergi ödemelerindeki tahsilatların ve devletten gelecek rakamların küçüleceğini öngörüyorum. Bunlar bütçe açığı verecektir. Sendikal görüşmelerde verilen zamlar ciddi anlamda bütçedeki giderleri arttırıyor. Bu finansal yapının tıkanıklıklar getireceğini görüyorum. Birçok belediyenin şimdiden bankalarla kredi anlaşmalarını, limitlerini ve başkanların meclislerden kredi alma yetkilerini maksimum noktada almalarını öneriyorum. Bizim borcumuz yok. Borçlanırsam da 40 milyon TL’lik yetkiyi aldım. Hazırlıklı olmak lazım.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Ülkü burgucu
 23 Kasım 2020 Pazartesi 14:42
Yirmi iki senedir izmir''de k. yaka 60511 de oturuyorum evim hasarlı 1987de yapılmaya başlanmış ve 1991de bitmiş ben 1992de oturmaya başladım bu zaman zarfında daskı heryıl ödedim ben nasıl bir yardım alabilirim şuanda evi terk ettik ev srıyoruz
Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Gerçek İzmir