Alaattin Yüksel
Ekrem Bulgun
Selçuk Ayhan
Zikri Dursun-vekalet
Kemal Karataş
Üçlü kayyum yönetimi
Kemal Karataş
Rıfat Nalbantoğlu
Ekrem Bulgun
Rıfat Nalbantoğlu
Tacettin Bayır
Ali Engin
Bedri Serter
Alaattin Yüksel
Asuman Ali Güven
Deniz Yücel
2001’den sonra Ocak 2018’deki il kongresine kadar 17 yılda 16 kez il başkanı değiştiren CHP İzmir’de, 5 yıl bu koltukta kalmak, iki il kongresinde arka arkaya başkan seçilmek ve bunu en genç il başkanı unvanıyla yapmak marifettir/başarıdır.
***
Sancılı kutuplaşmış bir kongreye giderken il başkan adayı bulmakta zorlanan Aziz Kocaoğlu’nun imdadına Ali Engin-Yekta Varnalı yetişir, ikili dönemin Büyükşehir Meclisi CHP Grup Sözcüsü ve siyasette henüz ilk yıllarını yaşayan Deniz Yücel’i başkan adayı olarak önerir…
Kocaoğlu’nun ‘evet’ demesiyle hiç ummadığı bir görev için yola çıkalı 5 yıl oldu Deniz Yücel için.
Kocaoğlu’nun il başkan adayının Yücel olacağını ilk yazan gazeteci olarak o gün Yücel’in 5 yıl boyunca il başkanlığı koltuğunda kalacağını birçokları gibi ben de öngörmemiştim. Nedeni de yukarıda bahsettiğim tabloydu...
***
Yücel 5 Aralık günü "Bir arkadaşımız (Fulya Alçay) adaylık için istifa etti. Bir kaç hafta sonra aranızda biri daha olmayacak" diyerek ilk defa sinyalini verdiği istifasını 26 Aralık günü yaptığı basın toplantısıyla resmileştirdi.
***
İl başkanlığı ateşten gömlek görevdir.
Yıpratıcıdır… Yorucudur… Fedakarlık ister… Ve genelde finalde eleştirilirsiniz.
Deniz Yücel’le ilgili onlarca eleştiri yazılabilir…
Çoğuna da CHP’yi uzun yıllardır takip eden bir gazeteci olarak katılırım ancak Yücel’in artılarının ve katkılarının da CHP için değerli olduğunu düşünenlerdenim.
En başta 17 yılda 16 kez değişim yaşanan koltukta 5 yıl görevde kalmak tebrik ister.
‘Ağabey’ modelinin eskimesine ‘genç il başkanı modeli'nin ağırlık kazanmasına vesile olmuştur.
Mesela kimsenin adamı olmaması, ekipçiliğe fazla prim vermemesi.
En önemlisi de kazandırdığı yeni il binası olsa gerek… Her zaman hatırlanacaktır.
Genelde geçmiş il başkanlarına karşı yönetim içinde 3’erli 4’erli bazen yarıyı bulan muhalif gruplar oluşmuştur. Yücel’in her iki döneminde de böyle bir tablo oluşmadı.
Geçmişteki il başkanlarının yönetim içinde A Takımı olurdu... Yücel 30 yöneticiyi de başkan yardımcısı yaptı.
Yöneticilere sorumluluk vermekten çekinmemesi, verdiği görevi takip etmesi, gerektiğinde kim olursa olsun içeride revizyon yapması da adalet yönünden değerli.
Dışarıdan bir çok isimle yaşanan süreçlerle ilgili görüş alışverişi yaptı. ‘İlla benim dediğim olacak’ tavrı olmaması da koltukta güç zehirlenmesi yaşamadığının en güçlü göstergesi.
Beraber çalıştığı isimlere sordum, “Kurumsallığa önem verdi, yazışmalardan, parti binasına gelenlerin karşılanmasına kadar dikkat etti” dediler.
Parti içinde kişi/kişilerle basın üzerinden tartışmaya girmedi.
Genel merkezle il başkanlığı arasındaki koordinasyonu sürekli diri tuttu.
Özellikle ikinci dönemi, makamda değil sahada oldu.
Ve ikinci döneminde partiye başka partilerden bir çok geçiş oldu.
Hiyerarşiye hep önem verdi, disiplin mekanizmasını çalıştırmaktan geri durmadı.
Bence; geride kalan 5 yılda Yücel'in en büyük hatası İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'i Menemen'de başkanvekili seçimi sürecinde dışarıda tutmaya çalışması başka bir deyişle birlikte bir mesai yapmamasıdır... Bu da seçimin kaybedilmesinde etkendir. Siyasi en önemli doğrusu da Genel Merkez’e karşı parti içi imza hareketinde Aziz Kocaoğlu ile ayrı hareket etmesi ve Genel Merkezin yanında durmasıdır. Bu tavır da onun zorlu bir koltukta 5 yıl kalmasının önünü açmıştır.
***
Gelelim finale…
2010’dan bu yana yani Kılıçdaroğlu döneminde İzmir’de Genel Merkezin gönderdiği genelge doğrultusunda milletvekili adaylığı için istifa eden hiçbir il başkanı, il yöneticisi, ilçe başkanı istifa ettikleri dönem milletvekili seçilmeyi başaramadı.
Deniz Yücel bunu ilk olarak başarmaya en yakın isim konumundadır!